9

3K 396 77
                                    

Mezarlığa girdi. Ölüme geldi kendi ayaklarıyla. Ölüme şimdi daha yakındı. Sevdiğinin mezarına geldiğinde bomboş ve çiçeksiz olduğunu görünce daha çok ağlamaya başladı.

"Yalnız doğdun, yalnız öldün." Elindeki çiçekleri mezara bıraktı. Mezar başına ölü öpücükler kondurdu. Ölü toprak yeşillendi. Tıpkı Mete'nin yeşil gözleri gibi.

"Yakışmış mı elbise?" Mete'nin cıvıl cıvıl kahkası geldi kulaklarına.

"Ölüm sana, bu elbise de bana yakışmadı."

Onun ilk geldiği günü düşündü Kaan. Tanrım, nasıl da utanmıştı. Daha o gün anlamıştı onun öylesine biri olmayacağını. Daha sonra onu öptüğü ilk günü hatırladı. Yeniden utanmasına engel olamadı. Sanki dudaklarını tekrar hissetmişti. Kalbinin hızlanmasına engel olamadı.

"Yalnız doğdum, yalnız öleceğim."

Ve odaya tedaviden geldiği yorgun anları düşündü. Nasıl da anlamamıştı? Gözlerinin önünde nasıl eridiğini görmemişti.

"Geceleri yıldızlar konsun koynuna. Öpücükler saçılsın yaşamayı sevdiğim boynuna. Tanrı okşasın dökülen saçlarını. Ve beni de alsın yanına bir gece yarısı."

mágoa. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin