Önünde durduğum güzel eve baktım. Buralardaki en güzel evdi bana göre. Tek katlı küçük ve şirindi. Yeşile boyanmış duvarlarında bazı küçük çatlaklar vardı ama bu güzelliğini gölgelemiyordu. Camlarının kenarlarında beyaz panjurlar vardı. Ve mermerlerin de ise rengarenk çiçekler. Bayan Carter yaşlı bir kadın olmasına rağmen bahçesindeki çimenler çoğu evin bahçesindekilere göre çok canlıyı. Daha fazla zaman kaybetmeden heyecanla kapının önüne gidip zile bastım. O küçük köpeği ve Bayan Carter'ı çok özlemiştim. Kısa bir tatile çıkmışlardı. Ve daha 2 gün önce döndüler.
Kapı her zamanki yavaşlığı ve gürültüsüyle açılırken arkasında o buruşmuş yüzü gördüm. Sırıtışım daha da büyürken hemen Bayan Carter'ın kollarının arasına girdim.
"Kendinizi çok özlettiniz Bayan Carter"
"Ah tatlım, bende seni çok özledim." deyim ellerini yanaklarıma koydu ve gözlerimi yüzümün etrafında dolaştırdı.
"Sen ne kadarda güzelleşmişsin böyle."
"Bayan Carter, sadece 1 ay oldu. Hala aynı kızım."
"Her geçen gün güzelleşen bir kızdan bahsediyoruz." Kıkırdadıktan sonra içeriden gelen havlama sesleriyle bakışlarımı o tarafa çevirdim.
"Sanırım seni özleyen birileri daha var." Deyip Apollo'nun önünden çekilen bayan Carter'a sevecenlikle gülümseyip bana uzattığı tasmayı aldım ve eğilip Apolloyu sevmeye başladım.
"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin bebeğim." Bana havlayarak karşılık verdikten sonra kıkırdayarak tasmasını taktım ve bayan Carter a el salladıktan sonra kaykayıma bindim.
***
Apollo nun pisliğini poşetle aldıktan sonra iğrenerek onu çöpe attım, desem inanmayın. O iğrenç şeyi elime alacağımı düşünmüyorsunuz değil mi? Evet, bende öyle düşünmüştüm.
Etrafı kontrol ettik den sonra kimsenin görmediğine emin oldum ve tekrar beni kaykayımın üstünde sürüklemesine izin verdim.
Biraz daha ilerledik den sonra karşıdan bana doğru gelen silueti birine benzetmeye çalıştım. En sonunda Zayn olduğunu anladım ve onu incelemeye başladım. Baştan aşağı siyahtı. Havanın sıcaklığından yararlanmış siyah salaş bi atlet giymişti. Altına da dar siyah bir jean. Saçları onu gördüğüm zamanlardakinden farklıydı. Karışıktı. Ellerini saçlarına atıp tekrar hafifçe karıştırıp ifadesiz bir suratla bana doğru ilerlemeye devam etti.
Artık ona yiyecek gibi bakmaktan vaz geçip hafifçe tebessüm ettim. Yüz ifadesini hiç değiştirmeden yanımda durduğunda
"Nasılsın?" dedim. Cidden böyle basit konuşmalar bana göre değil. Hadi ama ben durduk yere tebessüm bile etmem ki. O hala yüz ifadesini değiştirmeden
"İyi." Dedi. Soğuk davranıyordu. Dünkü gibi değildi. Garip bir bakış attıktan sonra konuşmaya çalıştım.
"Ek iş." Dedim Apolloyu gösterirken. Hala o şekilde bakarken hafifçe başını salladı.
"Benim şimdi gitmem lazım. Görüşürüz."Dedi ve cevabımı beklemeden hızla yanımdan ayrıldı.
Arkasından şaşkınca bakarken Apollonun sabırsız çıkan sesiyle hayata döndüm ve Zayn'e sıkı bi küfür yapıştırıp hareket etmeye devam ettim.
***
Yorgunluktan ayaklarım kopma aşamasına gelmişken gün batımında evin anahtarlarını deliğe soktum ve çevirdim. İçeride bi çığlık sesi duyduğumda Aym'nin arkamada bıraktığım dağınıklığı yeni gördüğünü anladım. Kendisi tam bir pimpirikli olduğu için her hafta sonu temizlik yapar. Beni de bu temizliğe alet etmek için bi taraflarını yırtıyor ama ben ne yapıyorum tabi ki de koltuğuma oturuyorum ayaklarımı uzatıyorum ve televizyonumu izliyorum. İşte bu tam da ben oluyorum. Tanıştığımıza memnun oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞIMDA DURAMAZSIN
Fanfiction"N-ne diyorsun sen?" Diye sordum en şaşkın sesimle. Şok olmuştum. "Konuşmak kelimesi 'sana eşek şakası yapacağız' anlamına gelmiyor abicim" diye devam ettim titrek sesimle. "Jenifer, biliyorum kabullenmesi zor bir durum ama bu bizim görevimiz. Bunu...