Tanrıya şükür müdahale eden polisler arasında tanıdıklar da vardı ve kelepçeden kurtulmamda yardımları dokundu.
Kadın benim koluma girdiğinde şaşkınca ona baktım.
"Hey etrafta bir sürü yakışıklı varken lezbiyen olarak görünmek istemem."
Yüzüme alay dolu bir gülümseme yerleştirip bayan(!) polis memuru'nun sinirden morarmasını izledim. Sanırım arabadakiler dahil, bu alaycı gülüşüm bardağı taşıran son damla oldu.
"Hemen şu alay dolu çeneni kapatıp önüme düş."
Diye tısladı suratıma. Dişlerini sıktığını kasılan çenesinden anlayabiliyordum. Sakin kalmaya çalışıyordu ama onu rahat bırakacağımı sanmıyorum.
"Kalçalarımı izlemezsen olur."
Sinirle işaret parmağını girişe tuttu.
"Tanrım gözlerin seyiriyor. Skin olmalısın dostum."
"Geç.hemen."
Ellerimi sakin ol anlamında havada salladım ve yavaş adımlarla karakoldan içeri girdim. Burnuma acayip kokulargeldi. Hemen parmaklarımla burnumu kapattım.
"Neler olmuş buraya böyle. Kokuya bak.Bir gün birazcık gecikiyorum ve buranın havası değişiyor."
"Burası hep böyle kokar."
arkama döndüm.
"seni hiç görmemiştim. sen dün geldin değil mi?"
kadın şaşkınlık dolu bakışları ile beni süzdü.
"Nerden bilyorsun?"
"Birincisi, ben buranın daimi müşerisiyim. Yani buranın kokusu böyle değildir. İkincisi dediğim gibi, daimi müşteriler her bi boku bilir.Üçüncüsü, beni herkes tanır. Ona göre ayağını denk al."
"Herneyse. Devam et."
"yolu biliyorum. Sen işine dönebilirsin."
"Yürü."
"Genelde inatçılığımla bilinirim."
"Kaçmayacağını nerede bileyim."
"Uza."
Kadın ın korktuğu her halinden belliydi. Hemen arkasını döndü ve hızlı adımlarla ilerledi. İstediğim zaman birini korkutmayı iyi biliyorum.
Hemen ifade odasına doğru ilerledim. ellerimi şortumunceplerine soktum ve içeri girdim.
"Hey Jimy. Dostum randevu evlerinden vazgeçmelisin."
"Sen de şu siktiğimin dükkanlarıyla uğraşmaktan vazgeçmelisin."
"Benim tek eğlencem.İçine etmeyin." dedim masadan uzaklaşırken.
Etrafta kaslı, döğmeli yani kısacası tehlikeli öküz gibi herifler vardı. Ve ben yarısından fazlasını tanıyor, yürürken de selanmlaşıyordum. Sonunda daimi yerime geldim. Oturmadan önce gözüme esmer yakışıklı bir çocuk göründü.Gözlerini bana çevirdi ve sırıttı.Ben de sırıtım ve göz kırptım.O hala sırıtıp beni izlerken,ifademi alacak memuruna dönüp sandalyeme oturdum.
"N'aber babalık. Bakıyorumda saçlar beyazlamış."
"Ahh Jenifer. Burada olmanın nedeni babam ve sen de bunu biliyorsun.Çocukluk arkadaşıyız."
"Ah hatırlarma."
"seni bu gün göremeyince merak ettim.Şimdi seni arayacaktım."
"Ne yapabilirim Dylan? Her gün seni ziyarete gelmeden duramıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞIMDA DURAMAZSIN
Fiksi Penggemar"N-ne diyorsun sen?" Diye sordum en şaşkın sesimle. Şok olmuştum. "Konuşmak kelimesi 'sana eşek şakası yapacağız' anlamına gelmiyor abicim" diye devam ettim titrek sesimle. "Jenifer, biliyorum kabullenmesi zor bir durum ama bu bizim görevimiz. Bunu...