Bana seslenen abim ile uyandım. "Uyan uykucu yeni okuluna hazırlan" gözlerimi zorluklarla araladım ve abime "sanki ilk yeni okulum abi!" Diye uykulu seslendim.
"Doğru nerdeyse şehirde ki tüm okullara gittin ama Nehir hanım bu son okul, eğer bu okuldan da atılırsan doğru şirkette çalışmaya başlayacaksın." Dedi. O şirket babamdan abime kalan şirketti ve benim okumayacağımı anlayan abim beni kendi aklınca tehdit ediyordu.
"Öğ ıyy o iğrenç insanlarla bir arada, üzgünüm abi ben zaten okulda her gün sürtük görüyorum bir de sekreterlere bakmaya ihtiyacım yok."
Bana hafif sinirli bakıp, "bu okuldanda atılma ki seni göndermeyeyim şirkete! Hadi abicim ben çıkıyorum ; kahvaltını yap, yeni okul forman dolabında ve en önemlisi uslu dur tamam mı güzel kardeşim hadi görüşürüz." Dedi ve odamdan çıktı.Yataktan kendimi kurtarıp dolabıma doğru yürüdüm ve karşıma gelen; etek ve gömlekten oluşan formayı inceledim. Kötü değildi. Banyoya girdim ve dünden kalan beni bir duşa soktum. Kısa bir duşun ardından kıyafetlerimi üzerime geçirdim ve yaz kış giydiğim siyah botlarımı giydim. Saçlarımı gevşek bir şekilde topladım. Göz altlarımın ne denli olduğunu görünce çok az bir kapatıcı ve eyeliner çektim. Ha doğru bir de okul çantası. İlk defa bir devlet okuluna gidecektim. Kolejler bile beni okulundan atmışken bu okul beni en fazla bir gün falan tutardı herhalde.
Odamdan çıkıp koridorun sonunda ki merdivenlere ulaştım. Bu evde ki hiç bir çalışanı sevmezdim ve ben ne kadar onları sevmiyorsam onlarda aynı şekil de beni. Ama tabi ki de seviyormuş gibi yapıyorlar. Yanıma gelen çalışan hazır olan kahvaltıyı göstererek "kahvaltınız hazır" dedi. Ah bu kız var ya, bir keresinde arkadaşlarım gelince abime laf yetiştirmek için odamı dinlerken yakalamıştım. Abimle hiç bir zaman ne derdimi ne kendimi anlatmışımdır. Bu nedenle de abim hep beni merak etmiş ama bir türlü çözememişti.
Çalışana döndüm "kahvaltı yapmayacağım" "ama abiniz yapmanızı sö..." falan derken ben kapıya doğru ilerlemiştim. Bahçeye geldiğimde ise bu villaya yakışan kocaman bir bahçeydi. Bu ev bana hep soğuk gelmişti. Ama bahçesi öyle değildi...
Neyse lafı uzatmadan. Arabanın kapısının bir şöför ile açılmasıyla arabaya bindim. Çok geçmeden şöför de bindi ve okula doğru sürmeye başladı. Geldiğimiz okul normal derecedeydi. Ne çok güzel ne çok pasaklı ikisi arası.
Şöför yine kapımı açmak için kalkarken ben onu beklemeden açtım. Ve bütün gözlerin bende buluştuğunu farkettim. Umursamadan yoluma devam ettim ve nöbetçi öğrenciye müdürün odasını sorduğumda bana eşlik etti.
Okulun soğuk duvarlarında ilerlerken, kapının yanında yazan 'Müdür' yazısını gördüm. Müdürün odasına girince keltoş ve normal kilo da müdüre dönerek "Nehir Aslan sınıfımı sormak için geldim" Müdür abimi tanıdığı çok belli edercesine bana yakın davrammaya başladı. "Merhaba Nehir hanım sınıfınız 12-C bir şey isterseniz odama gelmeniz yeterli ve bu arada abiniz Sarp beye selamlarımı iletin" bu laflarından sonra abimin bu okula da yüklü miktarda bağış yaptığını anladım. Cevap bile vermeden odadan çıktım.
Sınıfımı 3 katlı okulda aramaya koyuldum ki çok geçmeden buldum. Sınıfa girince herkes ilk önce beni süzdü. Boş yer olmayan sınıfta, en önde 1 kişilik yer ve en arkadada 4 kişilik yer vardı. En arka sıraya geçtim. Dikkat çekmeden bu okulu bitirmeliydim. Yanıma gelen sarışın beyaz tenli bir çocuk "Merhaba yenisin herhalde ben Can" dedi. "Ben Nehir" dedim uzatmadan. Bu okulda arkadaş istemiyordum. Zaten benim arkadaş grubum vardı. Onları okul dışı görüyordum çünkü onlarda benim gibi okullarında fazla duramadan atılıyorlardı.
Sesimin soğukluğundan arkadaş canlısı olmadığımı anlamış olacak ki direk lafa girdi. "Oturduğun yer yanı ve önündeki 2 sıraya oturma sadece bir uyarı!" Bu kimi uyarıyordu. Sakin ol Nehir sakin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı
Teen FictionBu şehre sığamayan biri ve onun gibi düşünen bir çete... Çetenin sevdikleri olduğu düşmanları ve bu çetelerin nefret dolu savaşları... Bu nefret aşka dönüşebilir mi? Bence okumanız gereken kitapların en başı olmalı. Bu kadar iddalıyım çünkü yazd...