Kavga

146 13 1
                                    

Bu sabah alarmımın sesi ile uyandım. Kısa duş okul kıyafeti ve çalışana ördürdüğüm balık sırtı modeli ile hazırdım. Çanta ve botları unutmayalım. Odamın olduğu koridorun sonunda merdiven ile aşağıya indim. Kahvaltı hazırdı ve abim oturmuş beni bekliyordu. Ben kahvaltı etmekten nefret ederdim ama abim sanki bana inat gibi zorla kahvaltı yaptırmaya çalışırdı.

Abimi görmezden gelip dış kapıya doğru ilerledim abim bana sesleniyordu "Nehir bir kere de abi sözü dinle ve kahvaltı yap." Duymamazlıktan geldim ve evden çıkıp arabaya doğru yürüdüm. Şöför kapımı açtı arka koltuğa oturdum ve ardında o da şöför koltuğuna oturdu. Hep bir arabam olmasını istemiştim. Şimdi diyorsunuz; istesende bir araba kullanamazsın, ehliyetin yok, yaşın küçük falan filan ama paranız varsa kurallar size işlemiyor. Bir kere abim, çok yakınmam ve istemem üzerine bana araba aldı ama çok hızlı sürdüğümü anlayınca arabayı elimden aldı. O gündem beri ya şöför ile ya abim ile okula gidiyorum. Hiç olmadı taksi ile. Bu iğrenç bir histi araba demek özgürlük demek başını alıp girmek demek ama hız yaptığında bile kızan insanlar varsa... umarım öyle insanlar size uğramaz.

Okula gelmiştik. Arabadan indiğimde dünkü kadar gözler üzerimde olmasa da bazıları bana baktı. Kimseyi takmadan sınıfıma yürüdüğümde ayağımın  takılması ile yere düştüm. Dizlerim kanamıştı ellerim ise sadece çizik. Bunlar benim için hiç bir şeydi. Ama beni düşürene gününü gösterecektim.

Beni düşürene baktığımda ona sargıda ki burnunu göstererek "Demek ilk gün dayağı yetmedi daha da istiyorsun Onur" dedim ve yerden hışımla kalkıp ona tokat atacaktım ki elimi havada yakaladı. Ona elimi kaldırdığımı gören dünkü iki arkadaşı yanımıza gelirken Onur onları hissetmişçesine size ihtiyacım yok der gibi elini havaya kaldırdı. O sırada bana "Bana neden bağırıyorsun ki sen ayağıma takıldın güzelim." Ne kadar rahat ve keyfi yerindeydi. Onun keyfini bozma zamanı gelmişti. "O ayağını alırım, başkalarıda benim gibi takılmasın diye bir yerine sokarım." Diyince. Ben farketmeden yanımıza toplanan küçük gruptan "OF!!" sesleri duyuldu. "Onur bana bakıp sözler değil yumruklar konuşsun okul çıkışı görüşelim" dedi. "Kaçmak yok" dedim. Tamam anlamında kafasını salladı ve bizi duyan herkes "kavga" diye bağırırken sınıfa doğru ilerledim.

Bu kavgadan korkmuyordum çünkü kendimi bildim bileli boks ile uğraşıyorum. Ne kadar zayıf gözüksem de kaslarım epeyce var. Bizim kurucular ile her çarşamba boks maçı yapıyoruz ve acayip sarıyor.

Sınıfa girince bu gün birinin gelmediğini öğrendim Daha fazla Onur'a tahammül edemeyeceğimden  Cenk denen bir çocuğun yanına oturdum. Cenk, Beni devamlı rahatsız ediyordu hani şu asılma dedikleri şey varya aynen onları sergiliyordu.
-Nehir, adın çok güzel.
-biliyorum.
-pek konuşmayı sevmiyorsun galiba
- seni sevmediğim aşikar
- aaa bu kadar sert olma belki bu akşam bir şeyler içeriz
- siktir git benle muhattap olma başına bela alırsın.
- ov güzelliğin kadar atarlısında.
- kes sesini.
Sesi kesildi ve uyumaya başladım. Resmen salak ya akıllı insan beni bulmaz. Öyle böyle okulun bitmesine 5 dk kalmıştı bazen Onur ile göz göze geliyorduk ve ben o beyinsizden hemen gözlerimi çekiyordum ancak o bana bakmaya devam ediyordu. Derken teşefonuma mesaj gelmişti.
0505 *** ** ** :
- ******* sokağımda buluşalım. Korkup gelemeyeceksen şimdiden söyle.

Bu ne demeye çalışıyor ben öyle korkak birisi değilim. Kendinle karıştırdı herhalde hemen cevabımı yazdım.

- üzgünün ama beni kendinle karıştırdın galiba
Yazdım çok geçmeden cevabı geldi.

- bu görüşeceğiz demek sanırım.
Yine rahat tavırlara bürünmüştü. Acaba ben onu pataklayınca böyle rahat takılabilecek miydi?

- gözlerini oyucağımdan sanırım beni göremeyeceksin .

Mum Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin