38

2.6K 270 58
                                    

Yine aynı yerdelerdi.

Havaalanındalardı.

Louis üzgünce bir nefes aldı. İnsan içinde oldukları için dostça sarılmaları gerekiyordu. "Harry." diye mırıldandı.

"Tuvalete gidelim mi?"

Harry, Louis'nin ne düşündüğünü bilmeyerek onayladı. Bavulu bir yere bırakmışlardı. Zaten Louis onunla uğraşacak değildi.

Tuvalete girdikleri zaman şanslarına kabinler boştu. Harry'yi tişörtünden çekti ve bir kabine soktu. Ardından kabini kilitledi.

Harry gözlerini irice açıp Louis'ye baktı. "Louis? Ne yapıyorsun?"

Louis klozetin kapağını kapattı ve üstüne oturdu. Harry'yi kendine çekti. "Sevgilimle vedalaşıyorum?"

Harry sırıtarak Louis'nin bacaklarının üstüne oturdu. Bir eli kalçasını okşarken bir eli de belini okşuyordu. "Seni çok özleyeceğim." diye fısıldadı Louis.

Dudaklarını, kalın dudaklara sürterken ilk adımı Harry yaptı. Birbirlerine büyük bir iştahla öperlerken bedenlerine son kez dokunuyorlardı.

Bir süre birbirlerini göremeyeceklerdi.

Louis dilini içeri itti ve sıcak ağızda son kez dolaştırmaya başladı. Louis dilini nereye sürterse sürtsün Harry hep inliyordu.

Louis zorlanacağını hissetti ama durmak da istemiyordu.

Harry kollarını en sonunda Louis'nin boynuna sardı ve saçlarını okşamaya başladı.

Doyamıyorlardı birbirlerine. Aralarındaki arzu her geçen gün büyüyordu.

Zaten hangi iki aşık birbirine doyardı ki?

Harry, Louis'nin alt dudağını emmeye başladı. Louis inleyip daha sert öpmeye başladı.

Çıldıracağını hissediyordu.

'Bop' sesi çıkararak öpüşmelerini kestiler. İkisi de nefes nefese kalmıştı.

Alınlarını birbirlerine dayadılar ve derince nefes almaya başladılar. "Doyamıyorum sana, Harold."

Harry nefes alışlarının arasında gülümsedi. "Doyamıyorum sana, Louis."

Louis bu sefer daha narin öpmeye başladı. Harry de ona aynı şekilde karşılık vermeye başladı.

Bu öpüşme içlerinden geçen her şeyi anlatıyordu. Harry'nin çenesi titremeye başlamıştı.

Gözlerinden yaşlar akmaya başladığı zaman Louis kendini geri çekti. Louis'nin de dudakları titremeye başlamıştı.

"Ağlama, Harry." dedi burukça gülümseyerek. Harry'nin saçlarının birkaç tutamını kulağının arkasına koydu. "Bedenen yanında olamasam bile mesajlarımla, ruhumla yanında olacağım."

Harry yere dikti ve birkaç damla peş peşe pantolonuna düştü. "Seni seviyorum, Louis."

"Seni seviyorum, Harold."

Tuvalette, kucak kucağa son kez içten bir şekilde sarıldılar. Harry kendini geri çekti ve Louis'nin bacaklarından kalktı. Kabinin kilidini açtı ve dışarı çıktı. Louis de ardından çıktı.

Tuvaletten çıktılar ve Louis, bavulunu bıraktığı yere gidip bavulunu aldı. Bir yerinde sorun gözükmüyordu.

Tekrar aynı noktaya geldiler. Louis durdu ve Harry'ye baktı. Harry ise bakışlarını kaçırdı ve birkaç damlanın düşmesine izin verdi.

Louis elini yanağına koydu ve yavaşça okşadı. Sessizce fısıldadı. "Seni seviyorum."

Harry göz yaşlarının arasında burukça gülümsedi. "Seni seviyorum."

Louis elini çekti ve bavulunu alıp uçakların olduğu yere yürümeye başladı. Harry ağlamamak için alt dudağını ısırırken Louis durdu ve arkasına döndü.

Gülümseyerek el salladı. "Mesaj atacağım!"

Harry, "Bekleyeceğim." dedi ama sesi pürüzlü ve kısık çıkmıştı. Sadece el salladı.

Louis ise kez baktı ve sola dönüp dalgınca yürümeye başladı.

Love Song // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin