Karanlık evin merdivenlerinden yukarı çıkarken, hala aklımda telefon sapığım vardı. Kızı merak etmiyorum desem yalan olurdu. Merak ediyordum.
Sessiz ev daha bir sessizleşirken, odamın kapısını açarak içeriye girdim. Odama girmemle burnuma dolan sigara kokusuyla kaşlarımı çattım. Karanlık odayı aydınlatmak için elim duvardaki ışığa gitmiştiki bir ses beni durdurdu. "Açma." Ani duyduğum sesle derin nefes alarak, sinirle gözlerimi kapattım. Sırtımı kapıya dayadığımda tanıdık sarhoş olduğu belli olan ses tekrar konuştu. "Geldim."
"Ne işin var burada?" Aksi sesimle iç çekti. "Sana sapığı getirdim Şafak. Ben sana kendimi getirdim." Anlamsız ve anlamak istemediğim cümleleriyle nefesimi tuttum. "Hassiktir." Diye fısıldanmamla, ağzından kaçan hıçkırıkla ağlamaklı bir sesle konuştu. "Özür dilerim." Yatağımdan hışırtılı seslerle kalktı. Yere düştüğünü duymamla, ona korkarak bir adım attım. "Sana aşık olduğum için özür dilerim." Durdum. Yavaş bir şekilde elim duvara gitti, odayı lamba aydınlatırken. Donmuş bir şekilde yerde bacaklarını kendini çekerek ağlayan kıza baktım.
Akmış makyajı yüzünü gölgelemesine rağmen güzel yüzüne bakarak iç çektim. Siyah kısa saçları yüzünü neredeyse kapatmıştı. "Akasya." Diye mırıldandım yanına ilerlerken, yanına yaklaştıkça burnuma dolan alkol kokusuyla yüzümü buruşturdum.
Onunla aynı hizada olmak için yere oturduğumda, ağlamalarının yerini iç çekişler bırakmıştı. Onu ağlarken ilk defa görüyordum. Omzumu omzuna yaklaştırarak başını tutarak, omzuma doğru düşürttüm. Sessiz bir şekilde omzumda yatarken, sessizliği ben bozdum. "Anlamıyorum." Kasılmıştı. "Ben gerçekten anlamıyorum."
"Seni seviyorum." Diye fısıldadı titreyen sesiyle. "İki yıldır değil, sekiz yıldır."
"Sen benden nefret ediyorsun."
Güldü. "Nefret?" Başını kaldırdığında ona doğru baktım. Göz göze geldik. "Benim sana bakarken içim titriyor be. Fark edemedin." Gülüşü kahkahalara dönüştü. Yatağa doğru uzanarak sigara pakedini ve çakmağı aldı. Zarif elleriyle çıkardığı sigarayı küçük dolgun dudaklarına aldı. Titreyen elleriyle sigarasını tutuşturduğunda dumanı içine çektiğinde gözlerimi ondan çekmek istedim. "Manzaram iyi ki sensin." Bakışlarımı ondan çekerek karşıya doğru baktım. Sigara dalını bana uzattığında sessizce aldım.
"Elma ağacının orada tanışmıştık senle. Hatırlamıyorsundur ama olsun. Sonra abimle gelmiştin bizim eve, heycanlanmıştım. Belli etmeyeyim sırf senden nefret ettiğimi düşün diye elimdeki meyve suyunu üstüne dökmüştüm. Abimin en yakın arkadaşı olduğunu öğrendim, benim için bir fırsattı bu. Sizden önce okuldan çıktığım için bana ters düşen okula koşa koşa geliyordum. Abimi özlemelerim falan dibine kadar yalandı. Asıl özlediğim kişi sendin. Anlamamıştın ama olsun. Beni ilk gördüğünde saçlarım uzundu o kadar çok seviyordum ki onları. Ama sen sevmemiştin. Elime aldığım makasla kesmiştim onları yamuk ve dibinden kestiğim için dalga geçmiştiler." Bakışları bana döndü. "Dalga geçmiştin." Ona baktığımda gözlerini benden kaçırarak karşıya baktı.
"Senin haberin yokken o kadar hayattımda yer kaplıyordun ki. Kendi hayatımda kendimden çok senin yerin var. Dolup taşmıştım bir şekilde senle iletişime geçmem lazımdı. Bende bu yola baş vurdum. Olmayacaktı, olmayacak ama olsun. Buna değerdi. Kısa bir süre de olsa seninle ilk defa düzgün bir şekilde konuştum."
"Volkan." Diye araya girmiştim ki bakışları bana döndü. Dudaklarını yalayarak gülümsedi. "Onun en başından beri haberi var. İşi çıktı gibi göstererek beni okuldan almanı istemesi falan hepsi kurgu. Zaman geçirmemizi istiyordu sadece. Beni seveceğini inanıyordu."
"Volkan nasıl yani nasıl." Kuramadığım cümleyi o toparlayarak açıkladı. "Annemin öldüğü günden iki hafta sonra odamda gülme seslerimi duymuş. Onun ölümünden sonra ruh gibi gezdiğim için şaşırmış ilk önce odama girdiğinde senin fotoğraflarına baktığımı fark etmişti. Abimin yüzünde gördüğüm tek şey benim gülmeme mutlu olan bir ifadeydi. İlk önce seni benden dinledi sonra elinden gelen her şeyi yapacağını söyledi. Ve Kübra da yardım etti."
Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Bunları sindirmem uzun sürecekti. "Beni sevmeni falan beklemiyorum. Ya da beni sevmen için senden sevgi de dilenmeyeceğim. Bu yükü artık ben taşıyamıyorum, paylaş-" Kollarımı beline sararak cümlesini yarıda kesmesini sağlamıştım. Kendime doğru çekerek burnumu saçlarına daldırdım.
"Kokunu alamıyorum." Diye mırıldandım dudaklarım boynuna değerken. "Şu sikindirik şeyi içme bir daha."
"Tamam." Dedi titreyen sesiyle. "İçmem."
"Ve o Baran denen piçten de ayrılacaksın."
"Tamam." Bana daha çok sığındı. "Ayrılırım."
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A'şk • Texting
Short StorySapık: Kıvırcık buklelerini seviyorum. Sapık: Senin aksine gerçekten saçlarını seviyorum. Sapık: Elaya çalan gözlerini. Sapık: Kaşının kenarındaki küçük beni. Sapık: Gülünce kısılan gözlerini. Sapık: Herkes senin okulda ki halini seviyor. Sapık: Am...