"Onu. Geri. Ver."
"Beni öpmeden olmaz." Sirius sırıttı, karşısındaki sarışın kıza bakarak tek kaşını kaldırdı.
"Black, sen ve bir birinci sınıf arasında kalsam bile seni öpmezdim." Marlene sertçe baktı, fakat içten içe duvar ve Sirius arasında olmak onu eğlendiriyordu.
"Bana yalan söyleme Mckinnon, sen de istediğini biliyorsun." Hala kıza delicesine sırıtıyordu.
"Anahtarı bana ver ve kimse günü hastahane kanadında geçirmesin."
"Bu neden bu kadar önemli?"Sirius omuzlarını silkerek sordu.
"Sana söyleyemem." Yüzünü ayaklarına çevirdi.
"Pekala. Sen kazandın." Marlene'in kulaklarına fısıldadı, hafifçe elini kavradı ve altın anahtarı eline bıraktı.
Sirius Black Marlene Mckinnon'a iyi mi davranıyordu? Bir şeylerin yolunda olmadığı kesindi.
"Teşekkürler, Black. Ama bunu neden yapıyorsun?" Siriusun kulaklarına hafifçe konuşuyordu.
"Ne yapıyormuşum?" Aslında kızın neyi ima ettiğini biliyordu, ama bunu ondan duymak istiyordu.
"Bana iyi davranıyorsun. SEN benimle iyi geçiniyorsun." Yüzü al al oldu, duygu değişikliği konusunda kafası karışıyordu.
"Çünkü,-derin nefes aldı,-birini gerçekten umursarsan böyle davranırsın." Black bunu söyleyip oradan uzaklaşmaya başladı.
"BEKLE," nefes nefese adamın peşinden koştu. "Teşekkür ederim." Fısıldadı, hafifçe yanağını öptü.
Ve şimdi Siriusun aklından geçen tek şey buydu;
BU KIZ NEDEN LANET OLASICA BAĞIMLILIK YAPIYORDU?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts Like Hell☆Blackinnon One-Shots
Fantasía"Adama göre bir ölüm, ancak bu kadar acıtabilirdi. Çünkü Sirius Black, ilk kez kendisinden bir başkasını bu kadar sevmişti. Kadın ona verdiği tüm aşkla birlikte, cansız bedenini bırakmıştı geride. Keşke hiç cesur olmasaydı. Aşık olduğu sonsuz cesare...