kar küresi.

549 41 33
                                    

[söz verdiğim gibi sonundaaa yeni bölüm. Bir sene uzun zamandı, biliyorum...]

Marlene saçlarını aynada son kez düzenleyerek derin bir nefes alıp ortak salona indi. Bembeyaz ve uzun bir elbise giyinmişti, parlak sarı saçlarıyla melek gibi görünüyordu.

Remus yanında oturan Sirius'u dürtüp gözüyle gelen Marl'ı işaret etti. Takım elbisesiyle çoktan hazır oturan Sirius kıza doğru döndü. Büyülenmiş gibiydi, bir şey söyleyemiyordu. Yerinden kalktı, yaklaşıp ince belinden tutarak dudaklarına öpücük kondurdu.

"Nefes kesiyorsun."

Kız gözlerini saçları yüzüne düşen ve kravatı hafif sarkık olan Sirius'un dudaklarından çekemeden kendinden emin bir şekilde gülümsedi. "Biliyorum."

Bu gün yıldönümleriydi. 7.sınıfın ocak ayıydı. Sirius onu güzel bir yere götüreceğini söylemiş, güzel giyinmesi için tembih etmişti. Marl'ın elinde küçük bir paket vardı.

Yarım saat sonra Sirius, kızın gözlerini kapatıp belinden tutarak bir yerin önüne getirdi.

"Pati gözümü açmak istiyorum artık gelmedik mi?"

"Bir kaç dakika daha aşkım, geldik."

Tahta kapıyı açtı ve içeri girip kızı da içeri getirdi, gözlerini açtı.

Üçsüpürgeydi burası. İkisinden başka kimse yoktu. Her yer güllerle ve mumlarla süslenmişti ve ortada çok güzel bir yemek masası vardı. Marlene gülümsedi. Burası ilk kez dışarı çıktıkları yerdi. Masaya oturdular, bir süre tatlı muhabbet ve bir kadeh şaraptan sonra, Sirius asasıyla şarkı açıp ayağa kalktı, kıza yaklaşıp elini uzattı.

"Sevgilim olma şerefine sahip olan Marlene Laila Mckinnon acaba bu dansı bana lutfeder mi?"

Marlene gülümseyerek Sirius'un elini tutup kalktı. Bu onların şarkılarıydı. A thousand years.

Başını Sirius'un boynuna yaslayıp gözlerini kapatmış, huzurla ritme uygun dans ederken başını kaldırdı, dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu.

"Benim de sana bir hediyem var."

Kollarından ayrılıp masadaki küçük paketi alıp Siriusa yaklaştı, paketi ona uzattı.

"Hadi aç."

Sirius kızın gözlerine, daha sonra pakete baktı ve açtı. İçinde küçük bir kar küresi vardı. Işıl ışıl parlıyordu. İçinde aynı ikisine benzeyen, dans eden bir çiftin figürü vardı.

"Bu sihirli bir kar küresi." Gülümsedi ve ellerini Sirius'un kürede olan ellerinin üzerine koydu.

"Şimdi gözlerini kapat."

Sirius hâlâ anlamayarak gözlerini kapattı. Gözlerini kapatır kapatmaz Marlene ile olan en güzel anıları gözünün önünde canlanmaya başladı. İlk kavgaları, dudaklarını ilk öpüşü, güldükleri, eğlendikleri tüm anlar, birbirilerine olan aşklarını itiraf ettikleri gün. Hepsi.

"Eğer olur da bir gün bir süreliğine uzak kalırsak bu kürenin hep yanında olmasını istiyorum. Eğer beni özlersen sadece dokun ve gözlerini kapat. Şimdiye kadarki ve şimdiden sonra olacak tüm anılarımız bu küçük figüre toplanacak. Çünkü ikisine de kalbimizden ve zihnimizden bir parça yerleştirdim. Seni binlerce sene sevmeye devam edeceğim. Ruhum nerede olursa olsun sana ait kalmaya devam edecek."

Sirius kızın gözlerine baktı. İçini aşkla dolduran, mutlu geleceğini gördüğü gözlerine.

"Marls, benim seni hatırlamak için bir küreye ihtiyacım yok. Benim seni hatırlmaya da ihtiyacım yok. Senin asla benden uzak olmana izin vermem. Buna bir gün bile dayanamam." Yaklaşıp belinden tutarak dudaklarını öptü.

"Seni seviyorum."

****

Küreyi ellerinin arasına aldı. Gözlerini kapattı. İçi acıyor, azkabanın soğuğundan kemikleri, o güçlü omuzlarıyla bile kaldıramadığı acı yüzünden kalbi titriyordu. O gitmişti. Tüm anılarını, sıcak tenini, parlayan gözlerini götürerek gitmişti. Çaresiz ağlamalarının tüm o hıçkırtılarından ve titremelerinden ciğerleri ağrıyordu. 

"Buna bir gün bile dayanamam..."

"Seni seviyorum, Marl, her şeyden çok."

"Evet, evet aşkım, bir bebeğimiz olacak!"

Gözlerini kendi canını daha fazla acıtmak istermişcesine sımsıkı kapattı. Kaçıncı kez bilmiyordu. Belki de yüzlerce, binlerce kez her şeyi tekraren yaşatmıştı kendine. Ve hepsi aynı sonlukla bitiyordu. Tüm kalbiyle bir çocuk gibi masalın sonluğunun değişmesini dileyerek tüm anıları tekraren yaşatıyordu zihnine. Ama o sonluk asla değişmiyordu; Sirius, gözlerinin parıltısı ölmüş, bembeyaz halde yerde yatan aşkını her defasında tekraren görüyordu ve küre, ışığını her geçen gün daha fazla kaybediyordu.

Zeynepmoony bebeğime teşekkürler.

Hurts Like Hell☆Blackinnon One-ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin