*2*

26 6 12
                                    


Kendimi nasıl kontrol edeceğimi bilmiyordum. Selim kulübe gitmememi tembihlemişti ve iş konusunda birbirimizin emirlerini daima dikkate alırdık ama bu defa başkaydı. Bile isteye ölüme gitmişti ve benden buna göz yummamı bekliyordu.

Gidersem ne yapabileceğimi düşündüm. Muhtemelen Selim haklıydı. Bu kurban sayısını ikiye çıkartmak için yapılmış bir intihar girişimi olurdu ama onu ölüme terk edemeyeceğimi de biliyordum. Hem beraber ölmenin nesi kötüydü ki?

Onu orada bırakamayacağımdan emin olduğumda hızla yataktan çıktım ve makyaj masamın yanına ilerledim. Hala çok dağınıktı ama bir süre daha böyle kalmaları gerekiyordu. Gözlerim aynadaki tersimle buluştuğunda yüzümü buruşturmadan edemedim. Bir harabeyi andırıyordum. Bir harabe gibi hissediyordum.

Dolaptan hızlıca siyah bir pantolon ve beyaz asklı bir badi çıkardım ve giymeye çalıştım. Bacaklarım birbirine dolaşıyor ve heyecandan nasıl ayakta duracağımı bilmiyordum. Korkudan... Giyinmeyi başardığımda koşarak çıkış kapısına ilerledim. Bunun gerekli olabileceğini düşünerek mutfak dolabından bir bıçağı elime almayı düşündüm ama bunu yanımda taşımam mümkün görünmüyordu. Bu yüzden yatak odamdan bir çakı seçtim ve cebime koyduktan sonra hızla çıkış kapısına geri koştum. Kaybedecek vaktim yoktu. Ama kapının kolunu aşağıya indirdiğimde açılmadığını fark ettim. Kapı açılmıyordu. Bu cümle beynimde dört dönerken çektiğimin acının etkisiyle yere çöktüm ve sırtımı kapıya yasladım. Beni bu kadar iyi tanımasından nefret ediyordum. Elimi kolumu bağlamıştı. "Hayatımda tanıdığım en bencil insansın!" diye bağırdım beni duyabilmesini dileyerek.

Gözlerim sulanmıştı ve kendimi ne kadar tutabileceğimi bilmiyordum. Ne olursa olsun o benim 15 yılımdı. Onun kendini böyle feda etmesine izin veremezdim. Son bir umutla ayağa kalktım. Odama doğru koşarken bacaklarım birbirine dolanıyordu. Selim'in odasının yanından geçerken iki saniyeliğine duraksadım ve o çok sevdiğim beyazlarla döşeli oda düzenine baktım. Tekrar bu odaya dönebilmesi için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Odama ulaştığımda balkon kapısının kapalı olduğunu görüp titredim. Kilitlemiş olabilir miydi?

Kapıya koştuğumda yarısı camdan olan kapının arkasındaki prangalı özgürlüğü görebiliyordum. Sadece birkaç adım ötemdeydi. Son bir umutla kapının kolunu indirdim ve açılmasıyla gülümsemeden duramadım. Şimdi önümde tek bir engel vardı. 2. Kattan aşağı nasıl atlayacaktım? Dün o adamın buradan atladığına gözlerimle şahit olmuştum ama bu sadece ruh hastası olduğunu düşünmeme neden olmuştu. Şimdi aynı ruh hastalığını yapacağıma inanamıyordum. Aşağısı çimenlikti ve solmuş çimenlikler gözüme hiç de etkileyici gelmiyordu. 4 apartmanın da bir kısmı bahçenin bu noktasına bakıyordu ve bazı balkonlarda çamaşır asan ya da sigara içenleri görebiliyordum.

Yine de bu riski almaya değerdi. Hem bir yerlerimi kırarsam yardım için çok da uğraşmam gerekmeyecekti. Balkon korkuluğuna yanaştım ve bir ayağımı üstünden geçirdim. Ayağım bir an boşluğa düştüğünde korkuyla korkuluğa daha sıkı tutundum. Aynı işlemi diğer ayağıma da uyguladığımda balkonun zeminiyle hiçbir bağlantım kalmamıştı ama atlamak için cesaretimi nasıl toplayacağımı bilmiyordum. Aşağı bakamıyordum, soluk çimenlerin mezarım olacağı düşüncesinde nasıl kurtulacağımı bilmiyordum ama bir çığlık sesi duyduğumda gerçek hayatla kopmuş bağlantılarım tekrar yerine geldi ve verdiğim ani tepkiyle düşeceğimi sandım. Balkondaki kadınlardan olduğunu biliyordum ve sanki bunu doğrulamak için "Kızım atlama aşağı! Komşular, gencecik kız balkondan atlıyor!" Tüm siteyi inletebilecek bağırışıyla bir şey yapmam gerektiğini fark ettim ve kendimi aşağı bıraktım. O adam yapabildiyse ben de yapabilirdim.

Her şey ağır çekimde gerçekleşiyor gibiydi. Kollarımı birkaç kez havaya savurdum ama hiç faydası olmadı. Ben hiç uçamamıştım ama her gün yüksek bir mesafeden aşağı düşüyordum. Yine öyle oldu ve ben yere çakıldım. Bacağımda keskin bir acı vardı ve bileği burktuğumdan emindim. Ayakta düştüğümden kalçam acımıyordu ama ayak bileğim koşmama engel olacaktı.Yine de tüm gücümle koşmaya başladım. Taksi durağı eve çok yakındı ama yanıma para almadığımı ancak durağa geldiğimde fark ettim.

Lydia'nın BahçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin