8. BÖLÜM
-
"Hoş geldin Asya." Aslı Asya'ya sarıldığında Asya'da ona sarıldı ama yüzünü buruşturmayı ihmal etmedi. Şey... Asya Aslı'dan pek hoşlanmıyordu. Bu yüzden de ona çok samimi davranmıyordu. Arada kalsam da tek kelime etmiyordum çünkü ikisi de benim için değerliydi. "Hoş buldum." Asya mırıldandığında Aslı gülümseyerek ondan ayrıldı. "İyi ki geldin. Artık beraber takılırız."
"Ya evet inşallah." Asya mırıldanmıştı ama maalesef söylediğini Aslı duymuştu. Aslı bozulsa da sesini çıkartmadığında gülümseyerek bana baktı. "Dün gece nasıldı? İyi geçmiştir umarım. Arayacaktım seni ama Atakan vardır yanında diye aramak istemedim." Sorduğu soruyla ve kurduğu cümlelerle heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Gülümseyerek ona baktım. Hala mutluydum ben yahu. "Güzeldi. Bayağı iyiydi." Alnımdaki öpücüğü adeta tekrar hissettiğimde titredim resmen. Aslı sevinçle ellerini çırptığında bana sarıldı. "Çok mutlu oldum. Zaten sizi şiplediğimi biliyorsun."
Tam ona cevap verecekken arkadan tanıdık bir sesin bana seslenmesiyle o tarafa döndüm. Melisa bana sesleniyordu. "Melisa'yla birkaç bir şey konuşacaktık. Sonra size katılsam?" Asya kafasını isteksiz olsa da onaylayarak salladı. Aslı'ya baktığımda sinirli bakışlarını Melisa'ya yolluyordu. Aslı gibi şirin bir kız Melisa'ya bakarken nasıl bu kadar ürkütücü olabiliyordu pek bir fikrim yoktu ama bunu önemsemedim. Aralarındaki meseleyi çok merak ediyordum. Yekta'yı sevmedikleri için onlardan hoşlanmıyor oluşu saçmaydı bana göre. Tamam, belki bu makul olabilirdi ama bu keskin bakışların başka sebebi vardı.
"Gerçekten şu sarıyla bu kadar samimi olmandan hoşlanmıyorum. Onun gibi bir kızla takılma bence." Aslı hiç çekinmeden parmağıyla Melisa'yı işaret ettiğinde parmağını tuttum ve indirdim. Melisa Aslı'nın bu tavrına sinir olsa da tek kelime ya da tek bir hareket etmeden oturduğu yerden aynı bakışlarını atmaya devam etti. "Sen Asya'ya okulu gezdirsene."
Onu takmıyor oluşum sinirini bozmuş olsa gerek bana trip atan bakışlarını yolladıktan sonra yürümeye başladı. Asya'ya git manasında kafamla işaret verdiğimde "Beni bununla çok fazla baş başa bırakma." Diyerek peşinden yürümeye başladı. Kafamı gülerek olumsuz anlamda salladıktan sonra Melisa'nın tek başına oturduğu masaya ilerledim. Masaya oturduğumda sinirli bakışlarını yok ederek gülümsedi bana. "Geçen seferki tavrım için gerçekten özür dilerim. Sadece Atakan iyi değildi ve ona iyi gelecek tek şey bana göre sendin. Bu durum sinirimi bozdu çünkü o benim kardeşim gibi. Hatta fazlası. Ve kardeşime yardımım dokunmadığı için sinirliydim." Yüzüne baktım bir süre. Doğaldı. Makyaj olarak sadece rimel vardı gözlerinde. Başka hiçbir yerinde makyaja dair tek bir iz yoktu. Dün geceki görüntüsünden o kadar uzaktı ki...
"Neden böylesin? Dün gece farklıydın şimdi ise daha farklı. Gerçekten amacın ne Melisa?" Sorduğum soruyla gülümseyerek kafasını sağa yatırdı. Ellerini birbirine kenetleyip bacaklarına bastırdığında yutkundu. "Ben iyi biri değilim. Ailem tarafından fazla ilgi görmediğim için sürekli şımarıklıklar yapardım bu yüzden insanlara çok kötü davranıyordum. Bu bir süre sonra bende alışkanlık olmaya başladı. Oldu da. Sonraysa ben bazı şeylerin farkına vardım ve iyi olmaya karar verdim. Bu yüzden de değişiyorum. Okula geldiğimde şirin ve iyi bir kız imajı vermeye çalışıyorum çünkü bana göre ilk iş dış görünüşte. Aynada baktığımda gördüğüm kız şirin bir kız ve ben bununla kendimi iyi hissediyorum. Dün gece ise bunu sana göstermek için öyle giyindim. Normalde artık siyah renkten uzak duruyorum." Tuhaftı Melisa. İyi olmaya çalışıyordu ama içinde bir yerlerde o kötü kızı yatırıyordu. Bana göre o aslında iyiydi. İyi olmasa bu kadar güzel gülümseyemezdi. Ya da bakamazdı. Bu güzel, içten ve sıcak bakışlar bir kötüye ait olamazdı bana göre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH
Teen Fiction"Sen ne saçmalıyorsun? Şu her şeyin üstesinden gelirim, herkes beni dinler havalarından çık artık!" diye yüzüne püskürdüğümde alayla kalktı kaşları. Bir şey diyecekti. Bu bakış onu belli ediyordu. Son sözünü söyleyip gideceğini belirten bakıştı bu...