Öpücük

567 41 59
                                    

12. BÖLÜM

-

"Bu neyin peşinde?" Yekta ters bakışlarını direkt olarak Sarp'a yönlendirdiğinde aynı anda ayağa kalkması bir oldu. "Nereye?" Neden bilmiyorum ama içimde beliren telaşla ben de hızla ayağa kalktım. Gözlerini yüzüme çevirdiğinde ela gözlerinin koyulaştığını görmem çok da zor olmadı. Gerçekten sinirlenmişti. "Neyin peşinde olduğunu öğreneceğim." Sarp'la Asya'nın oturduğu masaya yöneldiğinde hızla ben de peşinden gittim. Ortamın gerileceği belliydi. 

"Selamun Aleyküm." Yekta masaya eğilerek iki elini koyduğunda Asya'nın ters bakışlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Sahi ya Asya... Bu kadar gurursuz olamazdı değil mi? Sarp'ın başkasını sevdiğini bildiği halde burada oturup onunla kahkaha atıyor olamazdı, değil mi? Belki de öyleydi. Çok değil... 3 yıl. Bu 3 yıl da onu tanıyamamışım gibi hissettiriyordu artık. Sanki ikimizde birbirimize yabancıymışız gibi. 

"Aleyküm selam kardeşim." Sarp ayağa kalktığında tokalaşmak için Yekta'ya elini uzattı. Yekta Sarp'ın elini sıktığında anladığım kadarıyla tüm öfkesini Sarp'ın sıktığı elinden çıkartmıştı. "Gücünü bende mi deniyorsun lan?" Sarp elini Yekta'nın elinden çektiğinde elini sallayarak kotunun cebine soktu. Bana baktı sonra. "Kızıl, selam sabah yok mu?"

"Selam." Mırıltıyla çıkan sesimi duyup duymadığını bilmiyordum açıkçası. İçimden merhaba ya da selam gibi selamlaşma kelimelerinin hiçbirini onun için sarf etmek gelmiyordu. Çok fazla abartıyorum belki de... Belki de Asya'yla sadece arkadaşça oturuyorlardı. Ben ve Yekta gibi. Abartılacak bir şey yoktu. "Hayırdır?" Yekta kaş göz yaptığında Sarp gülerek saçlarını kaşıdı. 

"Öyle muhabbet etmeye geldik."

"Tanışalı eminim ki bir gün bile olmamıştır, maşallah." Yekta iğneleyici laflarını sıralarken Asya birden "Sana mı soracağız muhabbet edip etmeyeceğimizi?" diye Yekta'ya diklendi. Müdahale etsem mi etmesem mi kararsızdım. Gerçi Yekta'nın tek başına altından kalkacağından eminim de... "Farkındaysan seninle konuşmuyorum." Yekta Asya'ya resmen üçüncü kişi muamelesi yaparken susmakla yetindim. Ne de olsa Asya benim hala arkadaşımdı. Burada onu gömemezdim, hakkım yoktu. 

"Kardeşim sorun ne?" Sarp merakla Yekta'ya baktığında Yekta doğruldu ve Sarp'a baktı. Aralarındaki boy farkı gülmeme neden olurken şu durumda gülmek saçma olacağı için içimde tutmaya çalıştım. Hiçbir zaman ciddi ortamlarda ciddi olamayan ben tabii ki de bunu başaramadı ve güldü. Ben niye böyleyim ya? "Eski arkadaşım da buradaymış." Asya'nın dediği şeyle kafam hızla ona dönerken şaşkınlıktan dudaklarım önce aralandı ama daha sonra aynı hızla kapandı. Diyeceklerim resmen boğazıma düğüm oldu. Bana... Bana eski arkadaşım mı demişti? "Sen bana mı dedin eski arkadaşım diye?"

Cevap vermediğinde sinirle gözlerimi açıp kapattım. Artık burnuma kadar gelmişti. Şu son zamanlarda yaptıkları bana o kadar fazla geliyordu ki. Birde üzerine haklıymış gibi hareketler sergiliyordu. Onu tanıyamamak cidden artık sinirlerimi bozuyordu. Onca günleri, ayları beraber geçirdiğim insan şu an bana bir yabancı gibiydi. İnanamıyordum, gerçekten. "Eski olmak için önce arkadaş olmak gerekiyor, değil mi?" İçimdeki alev topu dışarıya çıkmak için kendini hazırlamıştı resmen. Püskürecektim, ilk defa. İlk defa belki de Asya'ya ters davranacaktım. "Anlamadım?"

"Sen benim o tanıdığım kız değilsin Asya. O yüzden arkadaşım da değilsin. Ne zaman bu 'kötü, bencil' imajından sıyrılırsın o zaman konuşuruz, kaybettiğimiz arkadaşlığımızı." Bir şey demedi. Bence diyemezdi de. Ne diyecekti ki? Sonuna kadar haklıydım. Kimse onun bu yaptıklarına dayanamazdı. Ben bile iyi dayanmıştım. "Ben buyum Lavinya, anla artık."

ŞAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin