16. BÖLÜM
-
Öylece sınıfına girişi gözümün önünden gitmezken biten ilk dersin habercisi olan zille kafamı sıraya gömdüm. Hayatımda bir sürü şey oluyordu ama hepsi o kadar saçma ilerliyordu ki ben hızlarına dahi yetişemiyordum. Yekta'nın yersiz tavrı canımı sıkmaya yetmişti. Öyle ki gece arabada bana o sıcak gülümsemesiyle bakan o değilmiş gibi davranmıştı. Zaten kafamı yeterince karıştıran bir Atakan vardı.
"Lavinyacığım." Birden irkilerek sınıf hocamız Esra hanıma baktığımda başımda dikilmiş elindeki tükenmez kalemiyle bana gülümsüyor olduğunu gördüm. Kadının gülümsemesi saniyesinde beni gerçek hayata döndürürken ellerimle yüzümü sıvazladım. "Buyurun hocam."
"Proje seçim kağıdını getirmemişsin tatlım. Bir an önce seçimini yap ve bana teslim et. Benim sisteme girmem gerekiyor, bir tek seninki kaldı." Proje seçim kağıdı dedi her neyse o şu an bende yoktu ve belki de düşüneceğim en son şeydi. Derin bir nefes alırken "O kağıt sanırım bende yok." Hafifçe tebessüm etmeye çalıştığımda kafasını anlayışla salladı ve kolları arasındaki dosyasından bir kağıt çıkarttı. "İstediğin iki dersi seç ve bana getir. Çekinme, kağıttaki her dersin branşına sahip öğretmen kadromuz okulda mevcuttur. Kafanı dağıtabileceğin, eğleneceğin dersleri seçmeni tavsiye ederim. Ha bir de," Bir kağıt daha uzattı. "Bu da kulüp formu. Alması zorunlu değil ama sana tavsiye ederim ki hepsi çok eğlenceli. Özellikle tiyatro tavsiye ettiklerimdendir. Çok eğlenceli vakitler geçiriyoruz. Tiyatro sınıfı resmen ikinci evimiz haline geliyor."
Tiyatro sınıfı laneti bir türlü peşimi bırakmıyordu resmen. Alın tiyatro sınıfınızı başınıza çalın deyip bağırarak sınıfı terk etmem için son saniyeler falandı şu an. Tiyatro sınıfından da, son zamanlarda yaşananlardan da nefret ediyordum. Keşke hiç dönmeseydim Türkiye'ye deyip ağlayacaktım birazdan. "Teneffüsünü sınıfta mı harcamak istiyorsun gerçekten?" Başımda dikilen Melisa'yla sıçradım. Şu an Melisa'nın yüzüne bakamamam normal miydi? Yekta yüzünden ondan çekiniyor oluşum kabul edilebilir bir şey miydi? "Başım ağrıyor, biraz dinlensem iyi gelecek."
"Dün akşamdan sonra şaşırmadım başının ağrımasına." dedi Melisa. Yanıma gelişinin sebebi gerçekten belli olmuştu. Dün akşam, Yekta'nın yanında durmam onun da canını sıkmıştı anlaşılan. Bu hikaye de eksik parçalar vardı. Madem Melisa, hala Yekta'yı seviyordu o zaman neden Buğra'ylaydı? "Dün akşamdan kastın ne?"
"Yekta'yla kaldıysan, geç dönmüşsündür haliyle de uyuyamamışsındır diye düşünmüştüm." dedi Melisa. Samimiyetten uzaktı. Daha çok sevdiği kıskanan bir kız vardı karşımda. Beni ve Yekta'yı kafasına taktığı o kadar belliydi ki. "Kafan da ne var bilmiyorum ama sandığın gibi bir şe-"
"Olamaz da zaten Lavinya." dedi Melisa sırama ellerini yerleştirerek. Yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdığında irkilerek kafamı geriye çektim. Şu an ki bakışları hiç normal değildi. İçten değildi, sıcak hiç değildi. Soğuktu, buz gibiydi. Hep bahsettiği ama nefret ettiği 'O' Melisa buradaydı sanki. "Bu hikayede herkes kendine bir rol kaptı Lavinya." dedi buz gibi sesiyle. Yalan yoktu, ürkmüştüm. Ses tonu ve bakışları bunun için yeterli tek etkendi. "Herkes rolünü oynadı ve oynadığı rolün bedelini ödedi..." diye devam etti. Ne demeye çalışıyordu, anlamıyordum. Beynim durmuş gibiydi.
"Herkes, ödedi." dedi Melisa tekrar. "Anlamıyorum?" dedim en sonunda. Gerçekten dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Hikayeden kastı neydi? Ne rolünden bahsediyordu? Kim neyin bedelini ödemişti? Ben mi çok salaktım, o mu çok akıllıydı? "Bu hikaye de sana yer yok Lavinya." dedi Melisa ifadesini değiştirmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH
Teen Fiction"Sen ne saçmalıyorsun? Şu her şeyin üstesinden gelirim, herkes beni dinler havalarından çık artık!" diye yüzüne püskürdüğümde alayla kalktı kaşları. Bir şey diyecekti. Bu bakış onu belli ediyordu. Son sözünü söyleyip gideceğini belirten bakıştı bu...