"Merhaba! Bu gün... aslına bakarsanız günün bir önemi yok, saatinde öyle. Ben Jk ve önceki kayıtlara nazaran saçlarım oldukça gür ve son derece sağlıklıyım."
Jk saçlarını eliyle düzelttikten sonra elindeki içeceğinden bir yudum aldı.
"Bu gün hastaneyle olan randevumdan döndüm. Söylememe gerek var mı bilmiyorum, siz zaten ilk kayıttan öğrendiniz ne olduğunu ama ben yine de söyleyeyim, Kanserim. Ama öyle basit ufak bir şey değilmiş doktorun anlattığına göre, anlayacağınız oldukça geç kalmışım."
Gülümsedi ve "Az zamanım kalmış!"diye konuştu. Sesinde zerre duygu yok yüzüne nazaran.
"Bu videoyu en sona koymamın nedeni adam akıllı veda edebilmek için aslında, ölüm döşeğindeyken kameramı açamam değil mi? Hem yalnız yaşarım ben, kim yardım eder ki?"
Omuzlarını silkip içeceğini tamamen bitirip kenara koyunca boğazını temizledi ve gülümsemeye özen göstererek devam etti konuşmasına.
"Ben 18 yaşında olan Jeon JeongGuk ve kanserim. Kanserin gri renginden kurtulmak istiyorum, bu yüzden lütfen mezarıma renkli güller bırakın. Beni bütün sevdiğim renkler içinde gömün, inanın mutlu olacağım o zaman.
Sevgili abiciğim, anneciğim sizlere veda etmek istemiyorum çünkü vedaların en zor kısmı ailenden ayrılmaktır. Seni üzersem eğer affet beni anne, seni seviyorum."Derin bir nefes alıp devam etti konuşmasına. Giydiği beyaz gömleğin yakalarıyla arada oynuyor, düğmeyi ilikleyip geri açıyordu sürekli ama bunu yaptığının farkında bile değil.
"Ölmeden önce iğrenç gözüküyordum değil mi? Saçlarım dökülmüş, zayıflıktan kemiklerim sayılıyor değil mi? Berbat haldeyim büyük ihtimalle. Bu yüzden lütfen şimdi gözlerime bak ve o anı unutmaya çalış; bak ben buradayım en gür saçlarım ve tombul yanaklarımla beraber. Bak gülüyorum üstelik!"
Tavşan dişlerini göstererek gülümsedi.
"Benim için artık veda vakti sevgili ailem, lütfen doya doya bakın şimdi bana. Bu beni son görüşünüz olacak, bundan sonrası tekrarım olacak çünkü. Hiçbir zaman şu anda hissettiğin gibi hissetmeyeceksin bana baktığında bu yüzden iyi bak bana, seni seviyorum. Üzülmeyin, olur mu? Üzülmeyin ki ben de üzülmeyeyim gittiğimde."
Başını eğdi ve bekledi biraz ardından gözleri hafiften dolmuş bir şekilde tekrardan girdi kadraja.
"Bu hayattan aşık olmadan öleceğim anne, çok üzücü değil mi? Ben gittiğimde babamı sevdiğini söyle tekrardan. Benim yerime aşık olun birbirinize her gün, olur mu? Umarım mutlu olursunuz. Benim için artık veda vakti sevgili büyüklerim. Öpüyorum yorgun gözlerinizden, güzel kalbinizden.
Hoşçakalın."Jk'in gözlerinden ufak bir damla düşerken kamera kapandı.
+Ekran ve ekranla beraber bütün salon karardı.
Kim Taehyung, Jungkook'un her zaman sarıldığı battaniyesine sarılmış. O gittiği günden beri doğru düzgün uyumuyor, o kızarmış gözleriyle perişan halde.
Hiçbir şey yememiş, bir şey içmemiş sigaradan başka.
"Aşık oldun, Jungkook. Öyle bir sevdin ki, iliklerine kadar hissettin mutluluğu."
Hemen yanında solmak üzere olan papatyaların kokusu tüm odayı sarmalamış adeta. Bilirsiniz, papatyalar ölünce kokar.
"Haksızlık değil mi ama bu? Veda bile etmedin bana, son kere sevemedim seni. Kokunu çekemedim doya doya içime, bu battaniye yeter mi ki bana? Belki bir, belki iki gün sonra gidecek kokun. Özleyeceğim seni Jungkook. Hatta bak, seni şimdiden özledim."
Kapalı perdeler ve pencere içeriye boğuk bir hava katıyor bu sıcak yaz gününde.
"Gökyüzünden nefret edersin sen, değil mi? Bu yüzden minik bir balık oldun okyanusun en derin kıyısında. Bir balık alacağım, Jungkookie. Bana söylediğin gibi hayatımı ve kendimi seveceğim ama önce gönlümce ağlamak istiyorum bu gece. Ne olursun affet beni bu gecelik, olur mu? İzin ver gözyaşlarım temizlesin kalbimi bu gece."
Taehyung hıçkırıklarını saklamaya çalışarak başını gömdü battaniyeye ve göz yaşlarıyla ıslattı olduğu yeri.
Her bir ölüm beraberinde yeni bir hayatı getirir.
Bundan sonraki hayat acılarıyla yeniden doğan Kim Taehyung'un hayatıydı.
O günün ardından Tae dediğini yaptı ve sahile yakın bir yerde tuttuğu evinde minik Japon balığıyla beraber yaşamaya başladı. Jk'in gidişinin ardından yalnız yattığı yatağında fazladan bir yastık daha koydu ve ona sarılarak uyudu her gece. Çünkü Taehyung'tu işte bu, sarılamadan uyuyamazdı Jungkook'a.
——-
Son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sky is in your heart ℘ Taekook
Fanfiction"Jeon 18 yaşında kanser hastası bir oğlandı ve durumu hiç iyiye gitmiyordu."