Eylül'den.
Telefonlar aniden kapanınca. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile.
Eylül: Annemin sesiydi Ali!
Ali: Benimde annemdi!
Oğuz taşın geldiği yere gitti.
Oğuz: Burada hiç kimse yok. 5. Kata nasılda taş fırlattılar acaba.
Esma: Yanlışlıkla aradılar herhalde. Onlar değildir.
Gözyaşlarımı silip Ali'ye sıkıca sarıldım.
Eylül: Ali onlar yaşıyo! Anne ve babalarımız yaşıyo.
Ali: Yaşıyorlar! Ve bizde onları bulucaz.
Ali'den ayrılıp. Yüzüklerimizi taktık.
Ertesi gün.
Gece neredeyse hiç uyumamıştım. Nasıl olurda yaşarlar ki! Öldüler! Gözümün önünde öldüler! Bu kolyeler! Nasıl olurda benim görmemi sağlar ya! Nasıl!
Yatakta doğrulup göz yaşlarımı sildim. Direk komidinin üstündeki telefonuma uzandım. Ali'den mesaj geldiğini gördüm.
...Eylül'ün telefonu...
Ali: Eylül, herkes uyurken gitmemiz lazım. Yarım aaat sonra kapıdayım.
Eylül: Nereye gidiyoruz?
Ali: Onları bulmaya.
Eylül: Tamam geliyorum.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Hemen hazırlanıp aşağıya indim. 5 dakika sonra Ali geldi.
Arabadan inip yanıma geldi.Ali: Hadi arabaya bin gidiyoruz.
Eylül: Nereye?
Ali: Gidince görürsün.
Arabaya yol aldık. Yaklaşık 20 dakika sonra dağlık bir alana gelmiştik. Ali arabadan indi. Bende onunla birlikte indim. Evin önüne doğru yaklaştık. Ali cebinden anahtar çıkardı ve kapıyı açtı.
Eylül: Burası kimin evi?
Ali: Bilmiyorum. Sadece dün gece evde bir kutu gördüm. O kutunun içinde buranın adresi ve bu evin anahtarı vardı.
Eylül: Tamam girelim.
Eylül kapıyı ittirdi. Yavaşça ilerlemeye başladı. Ali'de arkasından geliyordu. Salon gibi bir yere girdiklerinde karşılarında iki çift koltuk, televizyon ve kocaman bir sandık vardı. Eylül sandığa yaklaştı. Oldukça tozlanmıştı. Hemen sandığın kapağını kaldırdı. Birkaç mektup ve bir hali vardı.
Ali: Hastanedeki morg gibi kokuyor.
Eylül Ali'ye baktı. Alide yanına eğildi. Mektupları kaldırdılar. Mektupların arkasında kurumuş kan izlerini görünce ikiside şaşırdı. Halıya hiç bakmadılar. Direk mektupları okumaya başladılar. Eylül sesli bir şekilde okumaya başladı.
Eylül: Bugün onu kaybedişimizin 18. Günü. Hepimizin psikolojisi oldukça bozulmuş durumda. Hergün korkuyla yaşıyoruz. Polislerden ,karakollardan kaçıyoruz artık. Evlerimizden çıkmaz olduk hepimiz. Ama eğer bunu yapmasaydık çocuklarımızı geride bırakmak zorunda kalıcaktık. Peki ya şimdi ne olacak? Polisler kapımıza dayanırlarsa, ya da ölürsek, çocuklarımıza kim bakıcak ki? Umarım iyi olabilirler. Umarım bu sırrı sonsuza kadar kimse bilmez...
İkiside oldukça şaşkındı. Ali diğer mektupu aldı. Zarfında çıkardı. Bu sefer o okumaya başladı.
Ali: Tam 12 yıl oldu. Onu öldürmemizden 12 yıl geçti. 12 yıldır hiçbirimiz rahat uyuyamadık. Bugün Eylül bana " Anne birini öldürünce hapse mi giriliyor" Dedi. 12 yaşında bir çocuk bunu nerden öğrendiki? ( Artık psikolojileri o kadar bozulmuşki bunu bile anlamakta güçlük çekiyolar) Artık hepimiz yavaş yavaş çöküyorduk. Rahat bir gün yaşayamıyorduk, mutlu olamıyorduk. Bu büyük sırrı kimseye söyleyemiyorduk. Ve artık çocuklarımız bile bu durumu anlamaya başlıyordu.
Eylül: Ne?! E-eylül mü? Ali noluyor ya?
Eylül gözyaşlarını tutamadı. Ali de tutamadı bu sefer. Sarıldılar. Eylül'ün telefonu çaldı.
Eylül: Gizli numara! Yine!
Eylül sinirle açtı telefonunu.
X: O sandıkta bir cesed var!
Eylül: Ne?!
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
Uzun süreden sonra herkese selamlar! Beklenmedik Aşk'ı ne kadarda özlemişim! Umarım sizlerde bölümü beğenirsiniz. Kısa bir bölüm oldu ama maalesef ödevler falan derken anca bu kadar yetiştirebildim. Bu arada sezon fragmanı iptal oldu!
Sizleri çok seviyorumm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmedik Aşk
AdventureBeklenmedik bir aşk. Tesadüf sandıkları gerçeklerle yüzleşen iki genç. Peki ya bir ölüm, nasıl bir aşkı başlatabilirdi? İşte bu sorunun cevabı büyük bir aile sırrı...