TEPKİ

162 10 1
                                    

arkadaşlar yayınladığım notu kesinlikle okuyunuz.

Gözlerimi kulağımın dibinde çalan Made İn USA ile açtım. Demi’nin sesi mükemmeldi ve çok güz<el bir kadındı. Ama kim sabah sabah o sıcacık yataktan kalkmak isterdi ki… Bunları boş verip telefonumdaki alarmı kapattım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ki kendime gelebileyim. Aynaya bakma gereği duymadan üzerimdeki pijamaları çıkartıp okul formalarımı giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım ve bugün açık bıraktım. Yüzüme biraz pudra ve dudaklarım çok fazla çatladığı için dudak balımı sürdüm. Kim demiş kızlar geç hazırlanır diye. Saate baktığımda saat 08:10’du. Servisin gelmesine 5 dakika vardı. Çantamı sırtıma takıp odadan çıktım. Direk ayakkabılığa gidip konvers’lerimi giydim. Kapıdan tam çıkacağım sırada Efe koşarak yanıma geldi.

Bu çocuk niye erkenden kalkıyordu ki? “ Abla akvaryumla alışveriş merkezine gidecek miyiz?” Ben onu tamamen unutmuştum.! Çaktırmamaya çalışarak “ Evet gidiyoruz. Çıkışta Chris ile beni almaya gelirsiniz. Oradan sonra gideceğiz. Neyse ben kaçtım bay bay”  sonrada eğilip Efe’yi öptüm ve apartmanın kapısına koşarak çıktım. Kapıdan çıktığım an servis yeni gelmişti.

Servise bindiğimizde gözlerim Merve’yi aradı fakat yoktu. Ben de boş bir yere oturdum. Okula geldiğimizde servisten ilk önce ben indim. Okula girip direk sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde hiç kimsenin olmadığını gördüm.

Daha fazla aç kalmamak için çantamdan telefonumu ve cüzdanımı çıkarıp kantine indim. Kendime domates-kaşarlı tost ve meyve suyu aldım ve göz ucuyla Merve’yi aradım. Kantinin en tenha köşesinde Özgür ve Yağız ile oturmuştu.

Bu sırada Merve beni fark etmiş elini kaldırıp masaya çağırdı. Masaya gittiğimde Merve’nin yanındaki boş yere oturdum. “ Günaydın.” Dedim hepsine birden. Merve “ Boş ver günaydını. Sen bana dün ki taş,kaya,meteor ve sevimlilik abidesi çocuğu anlat bakalım.”

Özgür sinirle “ Hop,hop yavaş gel kızım. Hem sana ne el alemin çocuğundan. Biz neyiz burada bostan korkuluğumu.”

Merve “ Sen şimdi niye benim hevesimi kırıyorsun. Sonra tartışsak olur mu? Neyse anlat hadi rüya dinliyorum.”

“ Chris dediğim gibi yarı İngiliz- yarı Türk. Türkiye’ye ise kısa bir süreliğine geldi. Ayrıca Merve sen sormadan ben söyleyeyim manken falan değil.” Merve derin bir iç çekti. “ Çocuk hem İngiliz, hem t5aş, hem seksi hem de İngiltere’de yaşıyor. Lanet olsun ya benim niye öyle bir sevgilim yok. Kızım vallahi çok şanslısın.”

Merve’nin sesi Özgür’ün ona dik dik bakmasıyla sesi sonlara doğru kısılmaya başladı. Kırdığı potun farkına vardığında hemen düzeltmeye çalıştı. “ Tabi hiç kimse benim sevgilimin yerini tutamaz. Özgür siz Yunanistan göçmeni değil misiniz? Belki soyunuzda bir İngiliz gelen vardır. Yani tabi Chris gibi İngiliz değils- 

Özgür’ün sinirli sesiyle Merve daha fazla devam edemedi. “ Kes sesini Merve. Başlatma İngiliz’ine de, göçmenine de. Bıktım senin şu yabancı hayranlığına. Ben hariç Justin ve diğer 5 velet için kurduğun hayal kalmadı.” “ Tabi kuracağım Justin ve 1D’den bahsediyoruz burada. Boru mu yani. Hem sen bana söz vermiştin hani tatil için Londra’ya gidecektik. Bizim çocuklar okul açıldığı halde Yunan adalarında tatildeler. Aşk olsun Özgür ben gözünde bu kadar küçüldüm mü?”

Özgür ağzını açıp ona cevap vereceğinde çocuğun ağzına lafı tıkadı resmen. “ Tamam Özgür sus konuşma. Ben anladım seni.”

Merve’nin diğer çocuklardan kastının ne olduğunu anlamadım. “ Merve diğer çocuklar kim?” “ Grubun diğer geri kalanı. Tatil için Yunan adalarına gittiler. Yazılılar başlayasıya kadar gelmeye niyetleri yokmuş” diye yanıtladı.

Daha sonra ‘Yağız’a dönüp “ Neyse Yağız konser biletlerini aldın değil mi?” yağız’ın morali bir şeye bozulmuş gibiydi. Sıkıntıyla iç geçirdi. “ Aldım Merve. Hem Londra hem İtalya biletini.” Ne zamana aldın peki?”

Yağız “ Konserler Mayıs ve Haziranda. Ne bakma öyle! Turne tarihleri öyle denk gelmiş. İtalya konserinden sonra Londra’ya geçeceğiz. Londra konserinden sonra sen Türkiye’ye, ben de Amerika’ya geri döneceğim.” Ne konserinden bahsediyordu bunlar.

Yağız’a dönüp “ Ne konseri bu ben anlamadım.” Yağız cevap vermeye tenezzül etmeye bile gerek duymamıştı ve kafasını başka yöne çevirmişti. Ne olmuştu buna şimdi.

Merve Yağız’ın bu hareketine göz devirip “ Sağ olsun bir tanecik kuzenim ben- lafını keserek “ Siz kuzen misiniz? Bana bundan hiç bahsetmemiştin ama.” “ O detayı atlamış olabilirim. Şimdi benim yabancı ünlülere büyük bir ilgim var biliyorsundur herhalde?”

Özgür kısık sesle “ Bilmeyen mi var? Bütün okul biliyor zaten.” Yağız ile ikisi gülmeye başladı. Merve ikisine de öldürücü bakış attı.  Devam edip “ Neyse ya ben One Direction’ın Londra ve Amerika konserlerine gitmek istiyorum sağ olsun Yağız Amerika konserlerine bilet bulamamış ama İtalya’ya ve Londra konserine gideceğiz. Hem gezmek için hem konser için. Kız kardeşim ile ikimiz gidecektik ama annem ve babam izin vermedi. Neymiş efendim kız başımıza ne işiniz var orada diye izin vermedi.

Ben ağlayıp zırlayınca babam Yağız ile gitmemize izin verdi. Yağız zaten üniversiteyi orada okuyacaktı. Biz konserlerden sonra buraya döneceğiz Yağız da hazır gitmişken bir daha üçak yolculuğu çekmemek için! Bir yıl erken dönüyor Amerika’ya. Tabi teyzem dün akşam bunu öğrenince küçük bir bayılma geçirdi. Hazır Yağız’da Amerika’ya gitmişken onun yanına mı yerleşsem. Ne dersin Yağız?”

Yağız Özgür’e piç bir gülümsemeyle baktı ve “ Olur kuzen, sen Amerika’ya yerleş bak biz gecelere nasıl akıyoruz.” Özgür iyice çileden çıkmış gibiydi. “ Yağız gaza getirme şunu. Hem sen gitmek için kimden izin aldın.” Merve “ Babamdan.” Dedi. Bu sırada zil çalmıştı.

Sınıfa doğru gitmek için ayaklandık. Yağız’ın erkenden gideceğini öğrendiğimden beri boğazıma koca bir yumru oluştu. Yutkunamıyordum sanki. Merve ile Özgür önden yürümeye başladı. Yağız ise tek başına arkalarında yürüyordu. Biraz sonra yapacağım sürtükçe bir şeydi ama kendime engel olamadım.

Yağız’a yetişip kolundan tuttum. Durdu ve ilk başta koluna sonrada bana baktı. “ Ne var?” diye sordu. Sesi buz gibiydi sanki ve gözleri nefretle bakıyordu. bana öyle bakarken ne diyeceğimi unutmuştum sanki. “ Aaaa… ben şey. Gerçekten Amerika’ya dönecek misin?” Boş bir sesle  “ Evet”

“ Peki benim bundan niye haberim yok. ?” kelimeler ağzımdan çıktığı zaman ne dediğimin farkına varmıştım. Kaşlarını şaşkınlıktan havaya kaldırdı. Çarpık bir gülümsemeyle “ Olması mı lazım. “ Tereddütsüz “ Evet” dedim. Eğleniyormuş gibi bir hali vardı. “ Peki hangi sıfatla?”

“ Anlamadım.”  “ Hani sen dedin ya gideceğimden haberin olması lazımmış. Diyorum ki hangi sıfatla yani neyimsin de haberin olacak.” Gözlerim dolmaya başladı.  “ Arkadaşınım.” Bu dediğime kahkahalarla gülmeye başladı. “ Arkadaşınmış!           Hani sen diyordun ya ‘ sen benim hiçbir şeyimsin, sen kimsin’ falan tanıdık geldi mi? Aradan öyle çok bir zaman geçmedi. Ne çabuk gözünde değişmişim de haberim yokmuş. Rüya senin sevgilin yok mu? Git onunla ilgilen. Şu konuda anlaşalım. İkimizde birbirimiz için tam bir yabancıyız.” Deyip arkasını döndüğü gibi sınıfa gitti.

Tabi arkasında ağlayan beni bırakarak.

SEN BENİ SEVDİKÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin