biraz uzun bir konuşma yapacağım. neredeyse 1 aydır yeni bölüm eklemiyorum onuhn için gerçekten özür dilerim sınav haftası falan yoğundum.hikyenin okunma sayısının artmasını falan bekledim :)
1.si buydu.2.si hikayeye artık sınır koyuyorum.SINIR + 15
+ 15 olduğunda yeni bölüm gelecek. ;) neyse iyi okumalar...
Yağız’la birlikte arabada hastaneye doğru gidiyorduk. Yağız’ı daha önce hiç böyle görmemiştim. Yıkılmış gibi bir hali vardı. Okuldan ne zaman çıktık, ne zaman bu arabaya bindik hiçbir fikrim yoktu. Sanki olaylar kendiliğinden gelişmiş ben ise dışarıdan izliyordum.
Yağız tanıdığım kadarıyla insanlara kendini hep ‘ her zaman işi alaya alan, ciddiyetsiz ,egoist, zengin züppe’ olarak tanıtmıştı. Bugün annesinin hastanede olduğu haberini öğrendikten sonra gerçek Yağız’ı görmüştüm. Yağız aslında annesinden başka değer verdiği insan olmayan, yalnız büyümüş o küçük çocuktu. Şu an bu arabada ne işim olduğunu inanın bende bilmiyordum. Düşüncelerimi bölen şey ise klasik İphone sesiydi.
Yağız telefonunu açıp “ Efendim , evet hastaneye gidiyoruz.”
Karşısındakini biraz dinledikten sonra bana şöyle bir göz attı. “ yanımda. Hem ben nerden bileyim Özgür geldi işte. Neyse tamam hastanede buluşuruz o zaman” deyip kapattı.
5 dakika geçtikten sonra Antalya merkezdeki lüks bir hastaneye geldik. Hastaneye geldikten sonra danışma bölümündeki görevliyle konuştuktan sonra annesinin ameliyatta olduğunu öğrendik. Ameliyathane’nin olduğu kata çıkıp oradaki koltuklarda ameliyatın bitmesini bekledik.
Yağız koltukta kafasını yere eğmiş ,gözlerini kapatmış bir şekilde bekliyordu. Onun bu çaresizmiş gibi görünen haline dayanamadım ve onun omzuna dokundum. “ Yağız iyi misin?”
Kafasını kaldırmadan cevap verdi “ Ne zaman kötü olduğumu gördün kedicik . iyiyim tabi ki.”
Onun bu hallerine sinir oluyordum. “ Şu ‘ben yıkılmaz, güçlü ve mükemmelim’ havasından ne zaman kurtulacaksın. Buna bir son ver artık.”
“ Ne yapayım burada kız gibi ağlayayım mı ? Biliyor musun ? Ağlamak zayıflıktır ve çaresizliktir. Ben asla zayıf ve çaresiz değilim. Çünkü ben Yağız’ım anlıyor musun ? Ben ANNEMİN OĞLUYUM.”
Bu sözleri hafifçe bağırarak söylemişti. Sesinden öfkeli olduğu her halinden belliydi. Yavaşça kafasını kaldırdı. O an ona sarılma isteği duydum. Çünkü YAGIZ ALTINER AĞLIYORDU. Gözlerinin kenarı kızarmış ve gözlerinden yaşlar akıyordu.
Hiçbir şey umursamadan ona sarıldım. Bana sımsıkı sarıldı. Elim kendiliğinden saçlarına gitti. Saçları göründüğü gibi değildi. Yumuşacıktı sanki pofuduk , yumuşak yün gibiydi. Burnuma o erkeksi ve mükemmel kokan parfümü geldi. Bu koku için her şeyi yapabilirdim.
Kafasını yavaşça omzuma koydu. Saçlarındaki elimi çekecektim ki elimi durdurdu. Ağlamaktan sesi boğuklaşmıştı. “ elini çekme lütfen iyi geliyor , devam et.” Saçlarını okşamaya devam ettim. Yağız o boğuk sesiyle konuşmaya başladı.
“ Annemde saçlarımı her zaman böyle okşardı. Annem benim her şeyim biliyor musun ? İkimizde çok yalnızdık ve birbirimizden güç aldık. Eğer ona bir şey olursa ben yaşayamam anlıyor musun ? Ben… ben o Berk denen piçten , annesinden en çok ta babamdan nefret ediyorum. Çünkü bildiğimden beri annem beni tek başına büyüttü. O gerizekalı çocuk sana neler dedi bilmiyorum. Annesi başından beri babamın beni görmesini engelledi.
Annemin her gece gizli gizi ağlamasının ,benim Amerika’da yalnız başıma büyümemin, benim kadınlara güvenmememin hepsinin suçu o kadın,çocuğu ve babam denilen adam. Ama ben o adamı mahvedeceğim. Yaptığı her şeyin bedelini ödeyecek.”
Ben ise “ Peki Berk’in suçu ne bu olaylarda ?”
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı “ Peki benim ve annemin suçu neydi?”
Bunun üzerine hiçbir şey söyleyemedim. Zaten söyleyecek bir lafım yoktu. Sadece “ Haklısın” dedim. Birkaç dakika hiçbir şey söylemeden öylece durduk. Koridordan birkaç ses duyduk.
Başımı o tarafa çevirdiğimde Özgür’ü ,Berk’i ve Berk’in yanında çok genç görünen bir adam ve güzel bir kadın vardı.
Yağız gelenleri görünce kafasını hemen omzundan kaldırdı ve hemen ayağa fırladı. Hepsinin yüzünde endişe vardı. Özgür hemen yanımıza gelip “ Kanka , Meral Teyze iyi mi ? Hem durumu nasılmış ?”
Yağız Özgür’e bakmadan Berk’in yanındakilere bakarak cevapladı. “ Hayır durumu iyi değil. Biz geldiğimizde annemi çoktan ameliyat’a almışlardı.BUNLARIN burada ne işi var ?”
Son söylediği cümleden adeta nefret akıyordu. Berk’in yanındaki adam “ Oğlum bak” Yağız adamın sözünü keserek
“BEN SENİN OĞLUN FALAN DEĞİLİM. SEN DE BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN”
Adam “ Kapa çeneni Yağız. Terbiyeni aşma ve doğru konuş. Biz buraya annenin nasıl olduğunu öğrenmeye geldik. Hem buna da hakkımız var.”
“ Sen o hakkı annemle boşanıp o orospuyla evlendiğinde kaybettin. Sen ne terbiyesinden bahsediyorsun ; bana terbiyeden bahsedecek en son kişi sensin. Şimdi yanındaki piçi ve orospunu al ve buradan siktir ol git.”
Babası Yağız’ın üstüne yürüyerek “ Sana doğru konuş dedim terbiyesiz seni. Annen seni böyle mi yetiştirdi ?”
“ Annemin beni senin gibi yüzsüz ve şerefsiz yetiştirmediği kesin.”
Olay giderek kızıştığı için Özgür hemen araya girdi. “ Yağız tamam abi. Yeter bu kadar . hem hastanedeyiz unuttunuz mu? Selim Amca sen de üzerine fazla gitme. Şu an ne dediğini bilmiyor. Rüya sende Yağız’ı al şuradan bahçeye çıkar. Biraz sakinleşsin.” Bu dediği üzerine harekete geçip Yağız’ın kolundan tutup bahçeye doğru çıktık.
Bahçeye çıktığımızda kolumu elinden kurtardı. Ve en yakın banka yöneldi. Ben de onu yalnız bırakmamak için peşinden gittim. Banka oturduktan sonra dakikalarca etrafı izledik. Sessizliğimizi ise tekrardan klasik İphone sesi bozdu. Telefonu cebinden çıkartıp arayan kişiye bakıp bir ‘of’ çekip telefonu cevapladı. “ Ne var Sinem ?” Bir süre dinledikten sonra cevap verdi.
“ evet,hastanedeyim. Annem ise hala ameliyatta.” Sinem bir şey dediğinde “ hayır kesinlikle gelmene gerek yok , yeterince kalabalık zaten burası” Sinem tekrardan bir şeyler söylediğinde Yağız kaşlarını çattı.
“ Hayır burada değil. Hem ben nereden bileyim Rüya’nın nerede olduğunu , bekçisi miyim ? burada olsa da seni ilgilendirmez zaten.” Deyip telefonu kapattı.
“ niye benim burada olmadığımı söylemedin.” Yağız tekrardan eski haline dönmüş gibiydi. Sırıtarak “ Çünküüüü… canım istedi.”
“ ben de doğru düzgün bir cevap beklemiyordum.”dedim
Sadece omuz silkti. “Hayatı alaya almak daha kolay kedicik, Daha yaşanılabilir oluyor o zaman. Ben senin gibi değilim kedicik. Hayatı fazla kafana takma.” Bunu dedikten sonra yanağımdan makas aldı ve hafifçe gülümsedi.
Gülümsediğinde yanağındaki gamzesi tekrardan görüldü. Bu çocuk her zaman gülümsemeli. Çünkü çok daha tatlı ve yakışıklı oluyordu. Yağız birdenbire kahkaha atmaya başladı.
Ne oldu şimdi ya.
Gözünden yaş gelesiye kadar güldü.kahkahalarının arasında “ Biliyorum” demeyi ihmal etmedi. Dayanamayıp “ Psikopat mısın sen ? durduk yere ne gülüyorsun.”
Gülmeyi bitirdiğinde “ Sesli düşündün kedicik.”
Şaşkınlıktan ağzım açık kaldı, şu an kesin domates olmuşumdur. Elimi yanağıma koyup , yanağımı okşamaya başladı. “Teşekkürler kedicik. Sen yanımda olunca daha iyi hissediyorum. Bütün sıkıntılarımı ve dertlerimi unutuyorum. Biliyorum tanışalı daha üç gün bile olmadı.”
Cümlesini bitirdiğinde bana daha da yaklaştı ve yanağımdan öptü.
YAĞIZ ALTINER BENİ ÖPMÜŞTÜ.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİ SEVDİKÇE
Fiksi RemajaYağız annesine yaslanarak " Yanıyorum anne anlıyor musun ? onun başka birini sevdiğini, onun ismi geçtikçe gözlerindeki parıltıları gördükçe yanıyorum... Ben ne yapacağım ha! onu unutmayı çok istedim... Onu sevmek istemedim bile. Ona SEN BENİ SEVD...