Geçen 2 hafta boyunca Alistair'i aramadım.O da beni aramadı. Big Mac'e gidip sorduğumda ise ayrıldığını söylediler. Veda etmeden gitmiş miydi yani? Gerçi onun gözünde neydim ki veda etsin.
***
Maillerimi kontrol ettim. Üniversitenin kamp etkinliği vardı bu haftasonu. Şimdiye kadar ki kamplara gitmemiştim ama belki değişiklik de kafamı dağıtırdı. Kyra,Mike benim tanıdıklarımdandı.Onun haricinde kalabalık bir ekiptik. Mike, Kyra'ya açılacakmış bunun için kampta süprizine yardımcı olmamı çok istedi. Çadırımı uyku tulumumu ve termosumu da aldıktan sonra üniversiteye gittim. Burda toplanıp kalkacaktık.
-Selam Mike nasılsın?
-Selam iyidir. Bak bu arkadaşım Henry.
-Selam Hera, Mike senden çok bahsetti, tanıştığıma memnun oldum.
-Ben de.Kyra nerde?
-Fotoğraf makinesini topluyordu en son.Eksik bir şey olmaması için kontrol edip duruyor.
-Dur ben ona bakayım.
-Selam Hera, Henry ile tanıştın mı ? Çok iyi çocuktur.Hem bi dene sende ne zamana kadar yalnız kalacaksın.
-Ah Kyra..
***
Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra kamp yapacağımız dağ yamacına varmıştık.
Renk renk ağaçlar baş döndüren keskin kızılçam ve akçam kokuları ve uzun uzadıya çarşaf gibi bir gölet...Ortam büyüleyiciydi. Yağmur çiselediği için toprak yumuşaktı zor hareket ediyorduk. Herkes gruplara bölündü ve çadırları kurmaya başladı. Ben Kyra ile kalacaktım.Mike ve Henry de yan çadırda kalacaktı.Çadırları bitirdikten sonra en sevdiğim kocaman kamp ateşi için ağaç dalları toplamaya dağıldık. Kyra Mike ile gitmek isteyince Henry de benimle geldi. Kocaman bir kütüğü hiç zorlanmadan taşıyan kocaman bir çocuktu Henry. Bazen bazı bakışları bana Alistair'i hatırlatıyordu.Güzel,samimi ve eğlenceli bir arkadaşlığı vardı. Beraber odun topladıktan sonra ateş yandı kamp ateşi etrafında yendi,içildi,şarkılar söylendi,hikayeler anlatıldı.Gerçekten mutlu hissetmiştim. Daha önce katılmalıydım. Saat gece yarısına geliyordu. Ay gölet üzerinde yükselmiş küçük yakamozlar işaret ediyordu. Büyüleyici bir manzaraydı. Kamp ateşinin etrafındaki bütün çiftler öpüşmeye başlayınca huzursuz oldum,ayaklandım. Benle birlikte Henry de kalktı. "Yürüyelim mi?"dedi ve göl kenarında yürüyüşe çıktık.Gölün içindeki küçük kırmızı balıkları zar zor seçebiliyordum.Nilüferler açmış su üstünde süzülüyordu.Biraz daha yakınlaşıp fotoğraf çekmek istedim ama alkol ve kaygan zeminin etkisiyle kaydım.Henry sımsıkı belimden kavradı ve beni kendine çekti.Burun buruna gelmiştik. Henry'nin soluğunu boynumda hissedebiliyordum.
-Ah ne sakarım ama..
-Evet gerçekten sakarsın..
-Imm evet gitsem iyi olacak.Gideyim değil mi ben..
Ne kadar kıpırdansam da Henry'nin kolları arasında milim kıpırdayamamıştım.Henry'nin yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi ve beni yanağımdan öptü.. Burnumdan öptü ve dudaklarımdan... O kadar şevkat dolu ve kibar öpüyordu ki zor ayakta duruyordum.Kollarımı boynuna doladım ve beni kendine çekmesine izin verdim.Nefesim kesiliyor zor nefes alıyordum.Kampa döndüğümüzde halen birkaç kişi ateşin başındaydı.Mike ve Kyra ortalıkta yoktu.
-Ben uyusam iyi olacak sanırım.İyi geceler.
-İyi Geceler.
Çadırın kapısını açmamla bir adım arkaya atlamam bir oldu ve Henry ile çarpıştık.Mike ve Kyra çırılçıplak çadırda uyuyorlardı.
-İstersen bizim çadırda uyuyabilirsin. Rahatsız etmeyelim çifte kumruları.
-A yok ben ateş başında dururum sen çadırından olma lütfen zaten sabaha az kaldı.
-Nerden baksan 6-7 saat var.Ayrıca donarsın. Sen geç yat ben otururum ateş başında.Hem yarın tracking var dinlenmelisin.
-Yok yok sen odunları kırdın,çadırları kurdun ateşi yaktın.Çok yorulmuşsundur sen yat çadırında.
-Hera tamam inat etme artık.
Biz atışıp dururken birden yağmur bastırdı.Herkes çadırlarına koşuşturdu. Henry ve ben de çadıra girdik.
-Tamam zaten çok yorgunuz ikimizde şuraya kıvrılalım uyuyalım sadece.Sana uyar mı?
-Uyar da senin uyku tulumun nerde?
-Ben kullanmıyorum. Sen Mike'ınkini kullanabilirsin.
-Tulumun fermuarını çeker misin? Teşekkürler.
***
Saat kaç olmuştu bilmiyorum. Ama soğuktan bir türlü uyuyamıyordum. Bir yandan soğuk rüzgar diğer yandan yağmur ayaklarım çelik gibi olmuştu.Henry de yattığından beri hiç kıpırdamıyordu.Biraz ısınma umuduyla içeri tarafa döndüm ve Henry ile göz göze geldik. O da uyumamıştı.
-Çok soğuk. Sen üşümüyor musun?
-Çok değil,biraz.Biraz bana yaklaş ısınırsın çadırın uç kısımları daha soğuk olur.
Henry kafamı koluna aldı ve beni göğsüne yasladı.Sıcacıktı ben uyku tulumuyla olmama rağmen daha soğuktum.
-Küçük bir soba gibisin.Sıcacık..
İyice Henry'e sokuldum.Henry elini saçlarımda gezdirmeye başladı.İyice mayışmıştım.
-Sadece uyuyacağız tamam mı? Uslu dur.
Henry ufak bir kahkaha attı. Göğsüne dayanmış başımı sarsan ufak bir kahkaha..
-Tamam tamam uslu duracağım.Sen uyu..-Hera...Hera...
-Hımm..Hımm..
-Herkes uyanacak birazdan kalk istersen.
-Biraz daha uyusam olmaz mı?
-Hah,tamam uyu bakalım uykucu..-Haydi herkes kalksın çok işimiz var haydiii!!!! Çadırın sallanmasıyla irkildim.Çok güzel uyumuştum.Gerindim.Aklıma geldi ve şöyle bir bakındım.Henry yoktu. Toparlanıp çadırdan çıktım. Mike ve Kyra buruşuk suratlarla etrafı topluyordu.
-Selam
-Selam Hera.Kusura bakma seni de yerinden ettik.
-Sorun değil.
-Gecen güzel geçti galiba.Henry'i sabah senin çadırdan çıkarken gördüm.
-Hımm evet yatacak yer bulamayınca mecbur yağmurdan kaçtık.Kıkırmadayı gerektiren bir şey olmadı.Susabilirsiniz.
-Tamam tamam kızma aa Selam Henry.
-Selam Mike selam Hera..
-Selam..-Haydi millet ikişerli grup olun!Tracking başlasın.Tatyana'nın dağıttığı kitapçıktaki mantar türlerini inceleyin akşam yemeğimizi yenen mantarlardan yapacağız tracking yaparken toplayacağız.En çok mantar toplayana eşsiz bir şarap hediye edeceğim.
-Hımm fena değilmiş.
-Hera ben Mike ile gitsem lütfen lütfen.
-İyi tamam satışlara doyamadın.
-Hanımefendi buyrun gidelim.
-Yine sana kaldım galiba Henry.
-Ah ne demek benim için şereftir.Bir şarabı hak ettik bence.
Henry'nin komik ve samimi halleri beni güldürüyordu. İyi vakit geçiriyorduk. Birçok fotoğraf çektim. Henry sayesinde bir sürü mantar topladık. Zehirliyi zehirsizden kolaylıkla ayırabiliyordu. Bazen uzun uzun göz göze gelsek de yürümeye devam ediyorduk.Dönüş patikasına girdiğimizde ayağımın dibinde bir pati izi gördüm.
-Aman tanrım!Ne kadar da büyük.
-Orman burası ayı ya da kurt olabilir muhtemel.
-Haklısın bir an önce dönsek iyi olur,vahşi hayvanlara brunch kurabiyesi olmak istemem.
-Senden de ne kurabiye olur ama hahaha.
-Ah teşekkürler.
Geri döndüğümüzde tek tek sepetteki mantarlar sayılıyordu.Yenebilecek mantarlar sayılıyor zehirli olanları sayılmıyordu.
-Ve kazanaaan Henry-Hera'nın sepeti.Tebrikler.Bardaux şarabı sizindir.
-Ay süper süper kazandııık.
Heyecanım geçince Henry'e sarılmış olduğumu fark ettim
-Ups özür dilerim.Heyecanlandım kusura bakma.-Haydi bakalım toparlanalım arkadaşlar yolumuz uzun.Teşekkür ediyoruz herkese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skeur
Fiksi RemajaHera, üniversiteli bir gençtir. Hayata tek başına tutunmaya çalışır. Hayatında pek fazla insan yoktur yeni insanlarla tanışmayı pek sevmez. Tâki otostop çektiği arabadaki gence kadar...Daha önce hiç görmediği içine kapanık fazla sakin bu genç kimdi...