Hoseok elinde market poşetleriyle döndüğünde Yoongi'yi yatağının üzerine enlemesine uzanmış bir şekilde tavanı izlerken buldu.
Kaçmaya çalışıp çalışmadığını bilmiyordu ama onu evinde görmek Hoseok'a dayanılmaz bir haz veriyordu.
Bak! diye bağırmak istiyordu evrene karşı. Bu sefer ben kazandım, o benim evimde, benim yanımda. Duydun mu? Bu sefer ben kazandım!
Muhatap olarak kimi aldığı belirsizdi, bu Yoongi'nin eski sevgilisi de olabilirdi, Hoseok reddedildiğinde onunla dalga geçen sınıf arkadaşları da olabilirdi hatta Tanrı bile olabilirdi.
Ona karşı duran herkes, şimdi önünde diz çöküp özür dilemeliydi.
"Yoongi, aç mısın?"
Yoongi'den ses gelmedi.
"Yoongi!"
Hoseok poşetleri açmadan mutfaktan ayrılırken kaşlarını çatmaya başlamıştı bile. Yoongi neden ona cevap vermiyordu?
Kendi odasının karşısındaki küçük odaya girdiğinde Yoongi'nin uyuyor olduğunu görünce iç geçirdi. Onu neredeyse her gece uyurken penceresinin önündeki ağaca tırmanıp izlemesine rağmen, her seferinde aynı duyguları hissediyordu.
Yatağın üzerindeki bedene yaklaştı ve dizleri üzerine çöküp ayak bileğini kontrol etti. Demirin geldiği yerler biraz aşınmış, çokça da kızarmıştı. Yoongi bundan kurtulmak için epey uğraşmışa benziyordu.
"Yakında," diye fısıldadı Hoseok, dizleri üzerine doğrulup Yoongi'ye doğru eğilirken.
"Yakında çok mutlu olacağız. Sadece sen ve ben. Başka hiç kimse olmayacak."
Eliyle Yoongi'nin alnındaki saçları okşayıp kenara çekti ve alnına hafif bir öpücük kondurdu.
Hoseok odadan ayrılırken Yoongi hafifçe gözlerini araladı.
Yakında, diye düşündü. Yakında, buradan kurtulacağım. Mutlu olacağım. Sadece ben.
///
"Hey! Orada mısın?"
Yoongi ayak bileğini salladı, zincirlerden çıkan şıngırtı sesleri sinirini bozdu.
Olayların böyle gelişeceğini kim tahmin edebilirdi?
Üniversitede nam salan, herkesin ona gıptayla baktığı Yoongi ne hallere düşmüştü. Acınasıydı. Jungkook'a da hak vermeye başlıyordu Yoongi yavaş yavaş, Jungkook'un yerinde o olsa, o da aynısını yapardı.
Ne de olsa vasıfsız bir şekilde hayatını sürdüren bir parazitten farkı yoktu. Belki de Hoseok, ona Tanrı tarafından verilen bir cezaydı, kim bilir?
Hoseok odanın kapısında belirdiğinde gözleri buluştu, elinde tahta kaşık olan adamın içi titredi. Yoongi'yi ona böyle bakarken hayâl ettiği geceler -zor geceler- gözünün önünden geçti.
Dilini gayriihtiyari bir şekilde alt dudağında gezdirdi ve sordu.
"Bana mı seslendin?"
Yoongi gözlerini devirmek ve ona laf çarpıtmak istiyordu, tabii ki sana seslendim, bu lanet yerde sen ve benden başka biri mi var? diye ona karşı diklenmek istiyordu.
Ancak kendine olan özgüvenin kalan son birkaç parçaları da az önce ufalanıp yok olmuştu. Yoongi, şu an dünya üzerindeki en özgüvensiz adam sayılabilirdi.
"Acıktım."
Hoseok kafasını salladı, elindeki kaşığı bırakmadan diğer elini cebine atarak küçük anahtarı çıkardı. Yaklaşarak ayak bileğindeki hafif paslı demir parçasının kenarından soktu. Yoongi bileğindeki ağırlığın yok olduğunu hissettiğinde elini oraya götürüp ovuşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence // Yoonseok
Фанфик"Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımı biliyorsun, değil mi Yoongi?" {300818-270719} [Kısa hikaye]