YENİDEN MERHABAA :) OKUMA SAYISA GUN GEÇTİKÇE YUKSELİYOR BU HERÇEKTEN ÇOK GUZEL AMA VOTELER VE YORUMLAR ÇOK AZ BUNUN İÇİN UZULUYORUM :( NEYSE CANINIZI SIKMAYAYIM NE BİLEYİM İÇİMDEN GELDİ YAZAYIM DEDİM :D İYİ OKUMALARRR
Hepimiz yemek salonunda oturuyorduk.Şimdi hepimizin yaptıklarını size tek tek anlatacağım.Tahmin ettiğiniz gibi Percy ve ben tıkınıyorduk.Bu arada Percy bir yandan da Annabeth'le kehaneti konuşuyorlardı.Jason ve Frank bilmediğim bir şey hakkında konuşurken Piper ve Hazel ise kampların son durumlarını tartışıyorlar,bir yandan da Annabethin kehanet ile ilgili yorumlarını dinliyorlardı.Leo be bana gelirsek...Leo gemi hakkında düşündüklerini bana anlatıyor ve bende onu dinliyorum.Gerçekten güzel fikirleri var.Son olarak Annabeth ayağa kalktı.
"Kehaneti tamamen açıklığa kavuşturacağım."dedi.Bizde pür dikkat onu dinlemeye başladık."İlk dize zaten gerçekleşti.Biz,yedili,ve Allison yola çıktık.Denizde olmamamız gerek ve iki titanımız var.Biri gökle ilgili olduğuma göre bu Atlas.Diğeri de büyük ihtimalle;denizde yol alamayacağımız için Okeanus.Ve sonunda...Bunu söylemek istemezdim ama..Piper veya Allison kaybolacak."
Bu konuşmadan sonra herkes odalarına çekildi.Herkesin kafasını dinlemeye ihtiyacı vardı çünkü artık zorlu görevdeydik ve bundan sonra hiçbir şey kolay olmayacaktı.Yatağıma yatıp uyumaya çalıştım.Tam uykuya dalacakken gemi sarsıldı ve ben hemen kılıcımı alıp güverteye fırladım.
Gördüğüm manzara çok garipti.Bize saldıranlar gerçekten kuş muydu?Ama yaklaştıkça bunların normal kuşlar olmadıklarını anladım."Stymphalian kuşları."dedi Annabeth güverteye çıkarken.(Stymphalian Kuşları, Savaş Tanrısı Ares'in evcil hayvanları olarak anlatılan Stymhalian Kuşları, insan yiyen efsanevi mitolojik canavarlardı).İlk görüş alanıma Frank girdi.Kuşlara ardarda oklar fırlatıyordu.Birkaç tanesini haklamıştı ama o bir kuş vurdukça diğerleri daha çok hücum ediyordu.Leo'nun ateş püskürttüğünü gördüm.Hazel sis ile onları oyalamaya çalışırken Percy ve Annabeth omuz omuza vermiş kılıçlarla savaşıyorlardı.Jason uçarak onları yukarıda engellemeye çalışıyordu;Piper ise yanına gelenleri hançerle yok ediyor diğerlerine ise büyükonuş uygulamaya çalışıyordu.Sonra baktım ki onlar savaşırken ben niye burada dikiliyorum.
Sonra hücuma geçtim.Önüme gelenleri kılıçlarımla yok ederken diğerlerinin yanına ulaştım ve beceriksizce onlara yardım ediyordum.Sonunda hepsi toza dönüştüğünde rahat bir nefes aldık.Kimseye bir şey olmadığını görünce sevindim ve hafiften gülümsedim.Tek yaralanan Jason'du.O da sadece birkaç sıyrıkla atlatmıştı.E,nede olsa onlarla beraber uçmuştu.Piper onu zorla revir'e götürürken Percy yanıma gelip "İlk defa savaşmana göre gayet iyiydin Ally.Çok zor bir akşam geçirdik.Biraz dinlen." dedi gülümseyerek.Bende ona gülümseyip başımı salladım be odama indim.
Saatin kaç olduğunu umursamadım ve dula girdim.Ilık bir duş iyi gelmişti ama insanın duştayken bile 'Ya şimdi canavar saldırırsa' diye telaşlı oluyordu.Sonunda çıkıp giyindim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah kalktığımda gerçekten çok şaşırdım çünkü kötü bir rüya görmemiştim ve hiç huzurlu değildim.Üstümü giyinip saçlarımı topuz yaptım ve kahvaltıya gittim.
*******************************************
Yemek salonuna girince herkese "Günaydın."dedim ve yerime oturdum.Herkesten 'Gunaydın.' gibi mırıltılar çıktı.Gerçekten çok huzursuzdum.Yemeğimi bile yiyememiştim düşünün artık!Annabeth bunu fark etmiş olacak ki "Ally iyi misin?Huzursuz görünüyorsun."dedi.Gülümseyerek "Birşeyim yok sadece uykumu alamadım."dedim.Ne? 'Gece rüya görmedim ve içimde kötü bir his var desem daha mı iyi olurdu?Şimdi fark ettimde Jason daha iyi gözüküyor.Sıyrıkları kapanmış.
Kahvaltıdan sonra Percy'le biraz kılıç antremanı yaptık.Daha sonra Annabeth geldi ve 'Sevgilimi çalıyorum.' diyerek Percy'yi götürdü.Bu hallerine gülümsemiştim.Gerçekten yakışıyorlardı.Kılıcımı kınına sokarak ok atan Frank'in yanına ilerledim.Hem ok atıp hem de Hazel'le konuşuyordu.Yanlarından geçerken onlara gülümsedim ve beni gören Hazel hemen yanına çağırdı.Yanına gidip oturdum ve konuşmalarına ortak oldum.
Sohbetin ortasında Frank sordu "Bugün günlerden ne?" "16 Mayıs."dedim.Bunu dememle Frank biraz kızararak "Ihım.. Şeyy..Benn..Gidip Leo'ya bakiyim."diyerek oklarını yere bıraktı ve koşarak uzaklaştı.Meraklı gözlerle Hazel'e dönerek "Neden böyle yaptı şimdi?"diye sordum."Şeyy,bizim yıl dönümümüz yaklaşıyor.Tam 1 yıl olacak.Tanrım buna inanamıyorum."dedi ve başını önüne eydi.32 diş gülümseyerek "Ovv,çok tatlısınız."dedim.Bu söylediğime kahkaha attı ama kırmızı yanaklarından utandığı belliydi."Ee,senin erkek arkadaşın var mı?"dedi."Ah,hayır."dedim.Bana inanmayan gözlerle baktı.Sonra gözleri bir noktaya takıldı ve "Oklarla aran nasıl?"diye sordu.
Evet,Hazel'in sorusu üstüne ok atmaya çalışıyordum ve Frank yanımıza gelmişti.İlk oku yaya yaktım ve isabet alıp oku attım.On ikiden.Frank oka şaşkın gözlerle baktı,sonra bana dönüp"Bu çok iyiydi."dedi.Bu dediğine gülümseyip teşekkür ettim ve yayı bırakıp yorgun olduğumu söyledim ve odama gittim.
Odamda oturmuş kitap okurken Leo içeri girip "Yemek hazır."dedi.Sonra elimdeki kitabı fark edip koridora doğru bağırdı "Annabeth.İnsanları kendine benzetmeye başlamışsın."Ben bu söylediğine gülerek yerimden kalktım be Leo'nun ardından yemek salonuna doğru yürümeye başladım.Giderken Annabeth yanıma gelip "Bu gemide benden başka kitap okuyan insanları görmek,ya da duymak,gerçekten onur verici."dedi gözündeki sahte yaşı silerken.Buna ikimizde kahkaha attık ve yemek salonuna girip yerlerimize oturduk.
BİR SAATTE BU BOLUMU YAZDIĞIMA ;YAZIP BİTİRDİĞİME İNANAMIYORUM :D NEYSE UMARIM BEĞENİRSİNİZZ :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Melezin Maceraları ✅
Fiksi PenggemarPercy Jackson ile ilgili bir fan fiction.Umaım beğenirsiniz :D