20. BÖLÜM + CİMBOM
Herzaman yaptığım gibi Onurla evden çıktık parktan çocuklarıda alıp okula gittik . Sınıfa girdiğimizde yapılmış burnu ile müdür bizi bekliyor du .
" kaçın "
" Buraya gelin , sizi sinir harplerinde çok öldürdüğüm ve delirttigim öğrencilerim . Şimdide öldürürüm ama duruyorum işte . "
Baran , " Eeee hocam " diyince müdür ayaga kalkıp odama gelin deyip hızla yanımızdan geçti .
Müdürün Odasına girip koltukta oturan müdürün karşısına dizildik .
" Hiç lafı uzatmıyorum dünkü yaptığınızın cezası , Çanakkale Zaferini amma günü hakkında sizden bir şeyler bekliyorum ne yapmak isterseniz yapın . "
Onur, " Tek bizimi ? " dediginde müdür ayaga kalkarak " kaymakam gelecek ve bizim okuldan bir kaç sınıf daha birşeyler hazırlayacak sizin sınıftan da siz " dedi ve sakince yerine oturdu.
Onur da bu esnada müdürün duymayacagı bir şekilde " suzun sunuftanda suz " diye dudaklarını one toplayarak söyleyince kahkaha atmadan duramadım .
Bu esnada müdür bana yan bi bakış atıp " çıka bilirsiniz " dedi ve çıktık .
Sınıftan çıktığımızda Baran, " lan ben yine togaletleri temizlettilir diye bekliyordum . "
Hasan, " Bende beden dersi yasağı " dedi ve sınıfımıza geçtik .
Tarih derside de bir güzel uyku çektikten sonra teneffüste kantine inip şalgamla kendimize gelmeye çalıştık . Coğrafya dersi sonrasındada sıkılıp baranla isim şehir oynadık.
Son sıradaki ebru göz ucuyla bize bakarken salak ebruyu incelemeyi ihmal etmedim herzamankiği gibi AVM ye yemek yemeye gelmiş gibi giyinen Ebru ona baktığımı görünce bana burnunu kıvırarak önüne döndü. Ebru kendi kendine gülerken içimden onun bu haline biraz olsun açıdım .
Baran isim şehiri tamamen bitirmiş ben daha isim bile yazmayınca kafama elindeki kalemi geçirdi ." Ne vuruyon lan "
" Aşıklar gibi davranma sende " dedi ve kendimi Ebruya aşık gibi düşününce midem bulanınca S ile başlayan isim düşündüm hımmmm...
buldum sümeyra yazdım .
Bütün dersi böyle geçirmiştik hatta bütün günü .
Okul çıkışı Hasanlara maç izlemek için geçtik sıkıçı günün ardından koltuklara dagılıp maçın keyfini çıkardık yine Fenerbahçe ve Beşiktaşın maçı vardı çakışmalı bir maçtı acaba bu sefer fener yenilirmi yenilmezmi derken
onur, " öncekinde dersini almıştır dedi elindeki portakalı soymaya çalışırken.
Baran ağzına tıkabasa doldurduğu çubuklar ile içeri girerken kapı çaldı Hasan annemdir derken kapıyı açmak için ayaga kalktı .
Baranında gol ile çubuklar boğazına dizilince agzındakileri halıya çıkardı .
Baran ile Onur halının üzerinde tepişirlerken kapı bakmadan daha gelemeyen Hasana bakmak için kapıya yöneldigimde kapıdan Hülya nın sesini duydum .
Sakince kapıya yaklaşıp konuşmalarını dinledim Hülya gidiyorum dediginde üzülmüştüm Hülya için degil Hasan için Hasan Hülya yı seviyordu ama bana taptıkları yüzünden ayrılmışlardı.
Hülya elindeki zarfı Hasana mutlaka oku diyerek uzatınca Hasan yere attı okumak istemediği her halinden belliydi . Zarf yere düştü ama ikisinin bile umrumda degildi Hülya Hasana sımsıkı sarılıp uzun bir öpüçük kondurdu . Hasanın inmesi ile Hülya geri çekilip gitti anladığım kadarı ile Hülya ablası ile eskişehire anne ve babasının yanında kalmaya gidiyorlar mış . Hülya nın annesi bazen İstanbula gelirdi ama asıl yaşadıkları yer Eskişehir oldugu için Hasan la ayrıldıkları için tamamen gidiyordu .
Hülya gidince Hasan kapıda bekleyen beni görünce " arkadaşlar herşeyden önemli " dedi ve gülümsedi baranın kafama yastık atması ile Hasanla içeri girdik .
Maç bitti ve iki iki berabere kalmışlardı . Onur baran ben evden çıkınca gözüm Hülya nın Hasana verdiği mektuba gitti . Hasan almazdı kesin kimse görmeden mektubu montumun çekine sıkıştırıp yoluma devam ettim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Yapraklı Yonca 2
Jugendliteraturortalığı biraz karıştırmaya varmısın veyada maçlara gitmeye özlemişsinizdir belki muslerayı .