Bugün buradaki ilk günümüz ve ben yeni evimize taşınmak için sabırsızlanıyorum. Ev için bizim uğraşmamıza gerek kalmadı çünkü babamın arkadaşı her şeyi hallettiğini söyledi. Umarım yeni evi ve yeni arkadaşlarımı sevebilirim.
Uçak iniş yaptığında anons sesiyle beraber sırayla karaya inmeye başladık. İndikten sonra hemen bir taksi durdurup valizlerimizi koymasını istedik ve yeni evin adresini verdik. Yolculuk esnasında hep dışarıyı izliyordum. Burası çok güzel bir yerdi. Taksinin birden durmasıyla başımı camdan içeriye doğru çevirdim. Gelmiş olmalıydık. İnip valizlerimizi de çıkardıktan sonra bir miktar ücret ödedik. Önüme döndükten sonra kapı üzerinde yazan isme odaklandım "Watson". Herhalde sitenin adı olmalıydı. Mi Cha'nın beni dürtmesiyle kendime gelip, valizimi sürüklemeye başladım. İçeriye tam girecekken birisi seslendi.
Güvenlik: Pardon, ne için gelmiştiniz?
Seul Min: Biz buraya yeni taşındık. Haberiniz var sanıyorum.
Güvenlik: Ah, evet peki buyrun içeri geçin yeni eviniz hayırlı olsun.
Eun Jin: Sağolun.
Konuşmalarını bitirdikten sonra tekrardan yürümeye başladık. "C" bloğunda oturacaktık. Biraz etrafa bakınırken gözüme havuz ve az daha ilerisindeki oyun parkı çarptı. Fazla çocuk yoktu. Olanlar da parkta değil, yeşil çimlerin üzerinde futbol oynuyorlardı. Herhalde yemek saati olduğu için çocuklar evlerine gitmişlerdir diye geçirdim içimden.
"C" yazan tabelayı gördükten sonra Eun Jin'e baktım o da bana bakıp gülümsedi. Zaman kaybetmeden asansöre binmek için ilk merdivenleri çıktık. Valizlerle geldik ama zaten fazla ağır değillerdi. Sonuçta burada geçireceğimiz bir çok sene var ve kendimize yük etmek istemedik.Asansörün kapısı açıldığında Mi Cha ve Eun Jin bindiler. Yanlarında bir kaç kutu olduğundan fazla ağırlık yapmak istememiştik. Diğer asansöre de ben ve Seul Min bindik. Aynı şekilde bizim de yanımızda birkaç kutu vardı. Asansör durduğunda dönüp dijital ekrana baktım "7". Evet kat numaramız 7'ydi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve içimden bi karışıklık çıkmaması için dua ettim. Seul Min valizleri aldı, ben de kutuları taşımaya başladım. Ben kutuları onlara verdikten sonra son kutuyu almak için asansörün önüne kadar gittim. Kutuyu elime aldığımda sağlam olmadığını farkettim. Herhalde buraya getirirlerken yolculuk esnasında altı zarar görmüş olmalı. Kutunun üzerindeki bant da yırtılmıştı. Biraz aralayınca Mi Cha'nın değerli eşyaları(günlük,kolye v.s) olduğunu gördüm ve geri kapattım. Eşyalar alttan dökülmesin diye elimi biraz altına koydum ve kaldıracakken arkamdan bir bedenin bana çarpmasıyla sarsıldım. Ayağı kalkıp arkamı döndüğümde yüzünde maske ve güneş gözlüğü, başında bir cap, siyahlar içerisinde ve de bir erkek olduğunu anladım. Tam 'biraz dikkatlu olur musunuz' diyecekken hiç durmadan yoluna devam etti. Arkasından bakıyordum asansör yerine merdivenlerden iniyordu. Ben de önüme dönüp tekrardan kutuyu kaldırmaya çalıştım. Eve girdiğimde hepsinin bana baktıklarını hissettim. Dönüp konuşmaya girdim:
Soohyun: Noldu ya niye hepiniz bana bakıyosunuz?
Seul Min: İki saattir kendi kendine konuştuğundan olabilir mi?
Soohyun: Ben mi? Ne konuşması ya ben konuşmuyodum ki.
Mi Cha: Durmadan 'ben böyle odun birisi görmedim, şuna bak insan bi yardım eder' diyen Eun Jin'di herhalde.
Eun Jin: Aynen aynen. Bi de her zamanki küfrü yok mu. *gülmeye başlar*
Bunu dedikten sonra diğerleri de hemen kahkaya boğulmuşlardı.
Soohyun: Ne gülüyosunuz be hiç komik değil bence.
Seul Min: İyi tamam tamam. Hadi bugün ilk günümüz çok işimiz var.
Eun Jin: Bence de bir an önce temizliğe başlayalım. Ben şimdiden açıktım zaten.
Mi Cha: E yuh ama en çok yiyen sendin şimdi biz değil de sen mi acıktın?
Soohyun: Valla ben de çok acıktım.
Seul Min: Ya bari önce biraz silelim. Baksanıza her yer toz burada mı yemek yicez?
Mi Cha: Haklısın hadi başlayalım.
Temizliğe başladık. O oda bu oda derken iyice yorulmuştuk. Hepimiz salona geçtikten sonra bi koltuğa yayıldık. Tam gözlerimi kapattım, dinlenecekken,
Eun Jin: Hadi kalkın yemek yapın.
Soohyun: Bizene ya sen yap biz senin yemeklerini çok beğeniyoruz zaten en iyisi sensin *göz kırpıp dil çıkarır*
Eun Jin: Bak küçük, bu laflarına inanmıyorum artık. Eskiden beni kandırıyodunuz zaten seviyoruz yemeklerini diye. Artık yok öyle kalkın biraz da siz yemek yapın ya.
Mi Cha: Eun Jin bence o yastığa yatmak yerine kendini korumak için elinde tut.
Eun Jin: Neden ki *Soohyun'a döner*
Soohyun: Sen daha yeni bana 'küçük' mü dedin?
Aslında en küçükleri benim ama gruptaki en olgun üye de sayılırım. Fazla bi fark yok zaten aramızda sadece ay olarak büyükler benden.
Eun Jin: Ne alaka ya ben sana demedim onu.
Soohyun: Öyle mi *iyice Eun Jin'e yaklaşır*
Seul Min: Ağzından kaçırdı yani.
Birden Eun Jin'i gıdıklamaya başladım. O kahkahalara boğulurken diğerleri de bize gülüyorlardı. Tam o sırada kapı zili çalmıştı. Gıdıklamayı bırakıp onlara döndüm. Benim açmamı bekledikleri belliydi. Ben de göz devirip kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda karşımda....