1 hafta sonra...
|Sarp Özer|
Okuldan dönüşte ilk kedileri beslemeye gittim. Biraz orada oyalandıktan sonra Fırına gidip taze ekmek aldım.
Eve giderken telefonum çaldı. Arayan melek'ti. Şaşırdım. Bir kaç hafta olmuştu ayrılalı. Ve beni al aldatmıştı tabii.
Ne diyeceğini aşırı merak etsem de; telefonu açmadım.
Bir kaç kez sahile gittim. Meleğin beni aldattığını öğrendiğim gün orada okulun popüler kızı Sura vardı. Ertesi gün de.ve sonraki gün. Ben öylece orada dururdum, o da eşlik ederdi. Susarak bir dil oluşturmuştuk. Ama bir haftadır gelmez oldu. Nedenini bilmiyorum ama öylece orada benimle durması hoşuma gitmişti.
Arkadaşlarına sorduğumda okula da gelmediğini öğrendim. Kimse haber alamıyormuş. Açıkçası endişeliyim. Evet hakkında tek bildiğim adı ama... Bilmiyorum.
Çok güzel bir kız. Sayılı günde ona alışmıştım. Ve özlemiştim de.
Yemeğimi yedikten sonra odama geçtim. Biraz ders çalıştım. Tam o sıra yine telefonum çaldı, numara kayitli değildi. Açtım.
"Efendim?" karşıdan bir süre ses gelmedi. Ardından sanki yorgun ve çatlamış bir ses "merhaba s-sarp ben... Aslında... Şuranın a-annesiyim sana bir adres versem gelebilir misin? Lütfen b-bu çok önemli."
Onun adını duyunca farkında olmadan gülümsemeye başladım. Ardından korktum. "Şey tabii gelirim."
---
Attıkları adrese gittim. Çok şık bir evdi. Kapıyı çaldığımda hizmetçi olduğunu tahmin ettiğim bir kadın açtı kapıyı "buyurun sizi salonda bekliyorlar." kafamı ağır ağır salladım. İçeri girdiğimde beni bir kadın ve adam karşıladı muhtemelen anne ve babasıydı. Benim aklımda ise şura'nın nerede oluğu sorusu dolanıyordu. Belki bu kez onunla konuşabilirdim.
Her ikisinin de yüzü çok solgundu. Adam âdeta bayılmamak için çaba sarf ediyordu.
Kadın "geldiğin için sana minnettarız... Ben cansu. O da eşim doğu Ömer."Gülümseyip ellerini sıktım "memnun oldum efendim. A şey konu neydi acaba?"
Ömer beyin gözleri dolmuştu. Yanlış bir şey mi dedim ben?
Cansu hanım nasıl başlayacağını bilmezmiş gibi ağzını açıp kapattı bir kaç kez "Sarp... Şurayı tanıyor musun?"
Aslında onu tanımayan yoktur. Baya ünlüdür okulda. "Yani evet sayılır. Hiç konuşmadım ama..." kadın başını salladı ve hafifçe gülümsedi. Acı dolu. Daha fazla dayanamadım "ne oldu anlatın lütfen."
Bu kez adam konuştu "bak oğlum aslında biz daha erken söyleyecektik ama... Yapamadık." devam etmesi için kafamı salladım.
"Şura... Benim güzel ve akıllı kızım... O her zaman için enerji,hayat dolu biriydi. Her koşulda mutlu olacak bir şeyler bulurdu. İki yıl öncesine kadar." iki yıl... Ne olmuş olabilir di? Aklımda tahminler yürüttüm. Aklımı sikeyim bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olan 'tecavüz' geldi aklıma. Ama bunun benle ne âlâkası olurdu ki?
Derin nefes aldı " ilk pek umursamadık ergenliğe bağladık... Gün geçtikçe kötüleşti psikoloğa defalarca götürdük,binlerce kez onunla konuştuk ama sonuç hep aynı oldu; bize ne olduğunu anlatmadı. Sonra cansu odasında bir mektup buldu. Sana yazılmış."
Şaşkınlıkla ağzım aralanmıştı. Bana mektup yazmıştı... Peki neden? Ne yazıyordu? Tüm sorularıma cevap verdi adam. Daha sormadan.
"Şura... Aşık olmuş. Sana. Meğer bir anda tepe taklak olmasının nedeni senmişsin. Onunla konuştuk tabii,bu kadar üzüleceğine çocuğa anlat dedik... Ama beni sevmez dedi sadece. Korkmuş onu sevmemen den."
Ben... Algılayamadım. O... O güzel,narin ve nadide kız bana aşık mı olmuştu? Ah şura... Özür dilerim seni nasıl fark etmedim? Buradan çıkar çıkmaz onunla konuşacağım. Hiç tanımadan hoşlanmıştım...
"Sana mektup yazmaya devam etti. En sonunda onları sana vermeye ikna ettik..." annesi ağlamaya başladı. Ben mi? Öylece duruyordum, sadece dinliyordum.
"Kabul etti. Bir h-hafta önce g-gelecekti. O sana mektuplarını getirecekti... Kaza geçirdi."
Bir anda ayağa kalktım "n-asıl? ne? Şimdi nasıl? Hastane de mi? B-ben onun yanına gitmeliyim. Ömer bey.. Bir şey diyim o nasıl?"
Gözlerim dolmuştu. Cansu hanım oturmamı herşeyi anlatacağını söyledi.
"O... Allah'ım ne olur bize dayanma gücü ver... Allah'ım lütfen."
Annesi sanki son gücüyle konuştu "o öldü... Kızım öldü. Şura karaymir öldü."
Gözlerimde tutmaya çalıştığım yaşlar bir bir döküldü "efendim ben... B-başınız sağ olsun ben yani... Bilmiyordum...
Adam yanındaki masanın üstüne duran kutuyu bana uzattı. Yıpranmış, yırtılnaya yüz tutmuş bir kutu.
İçini açtığımda mektuplar vardı. Şuranın gizli mektupları...
Çift odadan çıktı. Gözlerimi sildim. Yine ağladım.yine sildim. Yaklaşık bir saat kendimi toplamaya çalıştım.
En sonunda tek tek defalarca hepsini okudum.
Ben ömrüm boyunca böyle güzel seven birini ne görmüş, ne de işitmiştim.
Kendimi suçlamaktan alı koyamadım. Nasıl olur da bu kasae kör olurum... Nasıl ona bu kadar acı çektiririm. Aptal Sarp. Aptal.
Beni koşulsuz kartsız sevecek tek insanı kaybettim.
Hiç kazanmadan.
Şimdi kalbimde koca bir ağırlık var. Canım çok yanıyor. Belki de en az şura kadar.
Beni çok kıskanmış. Beni hâlâ gördüğünü biliyorum. Bir daha onu üzecek bir şey yapmayacağım.
Ben,Sarp Özer şerefim ve sahip olduğum her şeyin üstüne yemin ederim ki Şura karaymir'i dokunmadan,görmeden,hissetmeden de olsa seveceğim.
Her ne olursa olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Mektuplar
Short Story"Beni gördüğünde gülümsedin,yemin ederim o an ölmek istedim." -ŞURA. Merkür.