Karanlık odamda, yatağımda yatıyordum, saat gece yarısına geliyordu ve ben yastığıma sarılmış bir şekilde açık balkonumdan dışarıyı izliyordum. Bugün gördüklerim aklımdan bir türlü çıkmıyordu.
Gözlerimi dolduğu anda kapadım ve göz yaşlarımı geri yollamaya çalıştım. Ağlamamalıydım, o aptallar için göz yaşlarıma değmezdi. Hiçbiri hak etmiyordu, özellikle de Haneul.
Yanımdaki telefonum ding sesiyle öttüğünde bir süre karanlıkta uzanmaya devam ettim, ardından telefonumu elime alıp Instagram'dan gelen mesajlara tıkladım.
marklee: hey,
marklee: bok gibi hissetmene rağmen iyiyim diyeceğine eminim o yüzden nasılsın diye sormayacaktım ama,
marklee: nasılsın?
parkseo yazıyor...
parkseo: iyiyim.
marklee: yalancı.
marklee: konuşmak ister misin?
parkseo: hayır, değmez bile.
marklee: haneul arkadaşın, değil mi?
parkseo: arkadaşımdı, bunu yaptığına göre sanırım artık beni arkadaşı olarak görmüyor.
parkseo: neyse, boşversene.
parkseo: umarım mutlu olurlar.
marklee: onlara sövüp beddua etmen gerekmiyor mu?
parkseo: değmez mark, cidden değmez.
marklee yazıyor...
parkseo: uyumak istiyorum.
parkseo: iyi geceler Mork. yarın konuşuruz.
parkseo offline.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
➱ INSTAGRAM SERIES ⋆ 1 marklee: gerçekten aptal eyfel kulesi kılıklıdan mı hoşlanıyorsun? yüzünü görebildiğine emin misin sen? marklee: yah, park seoneul. marklee: çocuk senin iki katın! parkseo yazıyor... parkseo: herkesin iki katı. parkseo: ve dos...