"Yani bu beş tuvali sen yaptın?"
"Evet, onuncu kere soruyorsun ve tekrar cevap veriyorum, evet Mork. Ben yaptım."
"Benim adım-"
"Mork."
Mark arkamda sinirden kudururken benim için ayrılan köşeye tuvallerimi dizmeye çalışıyordum.
"Sence bunu üste koyunca mı daha iyi duruyor yoksa altta mı kalsaydı?" Elimdeki tuvali hem alta hem üste koyup dururken sol elimle başka bir tuvali aldım. "Yada bu sağda mı dursa? Yoksa bunu da mı yukarıya koysam?"
"SeoNeul," dedi Mark elimden tuvalleri alıp. Gözlerime kahverengi gözleriyle bakıp yay kaşlarını kaldırdı. "Hepsi güzel, tamam mı? Nereye koyarsan koy güzel duruyorlar."
Tuvallerimi eski yerlerine koydu ve ellerini silkeledi. Yüzümü buruşturdum. "Hayır, çok çirkin olmuşlar. Hele ilk yaptığıma bak! Tanrım, o çocuğun ağzı ne öyle?"
"Hayır. Çok güzel. Ben çöp adam çizemiyorum."
"Sen yeteneksizin tekisin," dedim omuzlarımı silkip. "Ama harika basketbol oynuyorsun."
Mark o bilindik kahkahasını attı, yuvarlak dişleri ortaya çıktı ve gülüşü arasında konuştu: "Sen beni mi dikizliyorsun?"
"Kes sesini Mork," dedim ve onu görmezden gelerek tuvallerimi düzenlemeye devam ettim.
Mark keyifle kalçasını önümdeki masaya yasladı ve yüzüme bakmaya devam etti. Ben de onu görmezden gelmeye devam ettim.
Fakat kısa bir süre sonra Mark bakışlarını benden çekti ve giriş kapısına yönlendirdi. Yüzü hızla düşerken kaşları çatıldığında merak ettim. "Ne oldu?"
Kafamı çevirmek için hamle yaptığım sırada her şey yavaş çekimde ilerledi. Mark sağ elini sol yanağıma koydu ve oraya bakmamamı sağladı. Tam tekrar soru soracak iken diğer elini bel kıvrımıma koyup beni önüne çekti. O masaya yaslanırken kalbim küt küt atmaya başladı. Yüzünü hızla yaklaştırdı ve gözlerini yumarak sıcak dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
➱ INSTAGRAM SERIES ⋆ 1 marklee: gerçekten aptal eyfel kulesi kılıklıdan mı hoşlanıyorsun? yüzünü görebildiğine emin misin sen? marklee: yah, park seoneul. marklee: çocuk senin iki katın! parkseo yazıyor... parkseo: herkesin iki katı. parkseo: ve dos...