↳ t h i r t e e n

5K 468 28
                                    

"Bayan Kang! Bunu nereye-"

"SeoNeul! O buraya! Kızım orası guaj yeri!"

"Göremiyorum ki tuttuğum tuvalden!"

Saat çabucak 11 olmuştu ve ben kocaman sergi salonunda, güçsüz kollarımla boyumdan büyük tuvali taşımaya çalışıyordum. Ayrıca uslanmaz bir şekilde bir tek benim sevdiğim, başka kimsenin sevmediği resim öğretmenimiz Bayan Kang'a bağırıyordum.

"BU TOPÇU ÇOCUĞUN BURADA NE İŞİ VAR TANRI AŞKINA!"

Bayan Kang cırtlak sesiyle bağırdığında kafamı çevirerek arkama baktım. Mark, bana doğru ilerlerken öğretmenimizin bağırışıyla olduğu yerde kalmış, tüm gözler ona dönmüştü. Üzerinde siyah bir gömlek, aynı renk pantolon ve güzel siyah ayakkabılar vardı. Beline taktığı zincir sallanıyor ve ikiye ayırdığı saçlarıyla ilk defa gözümde pespaye bir basketbolcu değil, bir erkek gibi duruyordu.

"Aaa, ben... Şey... Eee..."

"Yardıma geldi Bayan Kang!" Diye atladım öfkeyle kızaran öğretmenimize bakıp gülümseyerek. "Bir kişi daha olursa iyi olur diye düşünmüştüm! Biliyorsunuz, Mark geçen sene de yardım etmişti!"

Batırmıştı ve ben düzeltmek zorunda kalmıştım, dedim içimden.

Dediklerim Bayan Kang'ı sakinleştirdi ve kafasını salladı. "Basketçilere asla tuvallerime el sürdürtmem ama sen diyorsan SeoNeul, öyle olsun."

Bayan Kang işine döndüğünde Mark yanımda bitti. Ona döndüm. "Burada ne arıyorsun?" Diye fısıldadım sinirle. "Daha 2 saat var!"

"Yapacak işim yoktu!" Mark benim zar zor taşıdığım taşıdığım tuvali tek eliyle kaldırdı. "Ve yardıma gelmek mi? Yardım ile ilgili bir şey dediğimi hatırlamıyorum."

"Kovulmak mı istiyorsun?" Dedim tuvali elinden almaya çalışıp ama o kolaylıkla havaya kaldırdı ve boyumun erişemeyeceğini bilerek sırıttı. "Yardım edeceğim ama daha sonra istediğim bir şeyi yapacaksın."

"Of tamam, Bayan Kang görmeden ver şunu."

"Alınca önünü bile göremiyorsun, ben taşırım."

Mark az önce koymaya çalıştığım guaj yerlerine gidince "Yanlış tarafa gidiyorsun," dedim ve anında diğer tarafa ilerledi. "Orası da değil."

"Gösterecek misin?"

Güldüm ve elime daha küçük bir tuvali aldım. "Üzgünüm," dedim elimdeki tuvali gösterip sırıtarak. "Elim dolu."

INSTAGRAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin