Her günüm birbirinin aynısı.Sanki aynı güne hapsolmuş gibiyim.
Her gün sabah beni uyandıran korna sesleri,yatağımın altında dün akşamdan hazırlanıp koyulan pembe terlikler,aynaya baktığımda her gün aynı yüz.
Salona girdiğimde her gün aynı manzara köşede koltuğunda oturan elinde günün gazetesiyle babam aynı köşede aynı sehpanın üstünde aynı kupada dumanı üstünde tüten bir çay
Sonra birden o bilindik soru 'Erken kalkmışsın kızım'Bunu soran benim her sabah üstünde mor puantiyeli sabahlığıyla dağınık topuz saçlarıyla her gün aynı telaş içinde kahvaltıyı hazırlayan annem.
Bunlar her gün yaşanan o bilindik sahneler.Bu hikayenin devamını biliyorum sanmıştım ama bu sabah böyle olmadı.
Her gün sabah olduğu gibi kahvaltımızı yaptıktan sonra babamla telaş içinde evden çıktık.
Yine olduğu gibi sekiz numarada oturan emekli öğretmen Ethem Bey'in samimiyetsiz günaydınıyla ve dışarıdan gelen o bilindik tartışma sesleriyle evden çıktık.
Zaten hiçbir zaman insanların konuşup anlaşmak yerine kavga etmeyi seçmesini anlayamamışımdır.Herhalde şehrin getirdiği kalabalık,stres,insanların sabırsızlığı ve son sözü söyleme çabası
Kafamdaki bu düşüncelerle arabaya bindim.
Dışarıdaki tüm huzursuzluğa rağmen içeride çalan şarkı sözlerindeki sevgi ve huzur beni rahatlattı.Beni bir an bu şehirden alıp huzurun ve mutluluğun olduğu bir yere götürdü.Ben bu huzurun verdiği mutlulukla yolculuğuma devam ederken bir gürültüyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Kafamı sese doğru çevirdim.Bir servis devrilmişti.Etrafta çığlıklar,ağlamalar ve ambulans sesleri vardı.
Şehir belki kazalara alışmıştı ama çocuğu ölen aileler daha bu acıyı tatmamıştı.
Bir an oradan geçen bütün aileler kendi çocuklarını düşündü.Güvenle verdikleri çocuklarının sırf insanların aceleciliği yüzünden hayattan kopmasının ne kadar zor olduğunu fark ettiler.Ben ise sadece alışılmışlık hissettim.Ne kadar da acı,şehir insanlara bunu yapıyordu.Aslında yaşaması ne kadar da zor olan duyguları basitleştiriyordu.Bencileştiriyordu bizleri.Başkalarının hayatlarının bir değeri yokmuş,dünyada sadece biz varmışız gibi davranmamıza neden oluyordu.
Bunun canlı örneğini de bugün görmüştüm.Herkes ambulansa yol verirken yan tarafımızdaki siyah lüks araba ambulansa yol vermeye çalışmadı.Onun o rahat tavırlarını ve bencilliğini hissedebiliyordum.O da biliyordu suçlu olduğunu ama sırf parası olduğu için hiçbir ceza almadan bu işten sıyrılabileceğini de biliyordu.Belki de ambulanstaki o masum çocuk onun oğluydu.Acaba böyle olduğunu bilse yol verir miydi?
Bunu belki de hiçbir zaman bilemeyeceğim ama bildiğim bir şey varsa o da şehrin insanların ruhunu,vicdanını ve duygularını yok ettiği.Bu düşüncelerle yola devam ettik......................................................................
Takip et moruq
.....................................................................Gelmişken oy verip görüşlerinizi bildirin canlar😉😘
.....................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Goodbye
RomanceGenç kız hissettiklerinin aşk olduğunu anlayacak mıydı? Kızın kalbindeki mührü iyileştirecek mi yoksa o mührü kopartıp kanatacak mı? Yoksa o duyguyu kendine haram mı etti? Hayallerini başa mı sarıyor yoksa hayal etmemesi mi gerekiyor???