Oysa bu sabah evden ne kadar da mutlu çıkmıştım.Sanki evden ne kadar mutlu çıktıysam eve de o kadar mutsuz girmiştim.
Annem bu halimi görünce neyim olduğunu sordu ona sadece anlam dolu bir 'hiiç'le geçiştirmeye çalıştım ama annem ısrar etti.Sanki daha farklı bir şey yaşadığımı anlamıştı.Gene de ona söylemedim hem ne söyleyecektim ki söylesem bile beni alamayacağını düşünüyordum.
Zaten bu dünyada beni anlayan tek biri vardı,o da artık yok.Ama ileride neden ablasız kaldığımı neden bu dünyada beni tek anlayabilen insanı kaybettiğimi doktor olup araştıracaktım.O yüzden şimdilik sadece yazıyorum.Aslında bu yazdığım yazılar ablama hiç gönderemediğim mektuplar.Eğer beni izliyorsa ona derdimi anlattığım yazılar.
O yüzden bugün gene yazdım.Olan biten her şeyi, hissettiğim her şeyi gene yazdım.
Akşam yemeğine kadar odamdan çıkmadım yatağıma uzanıp hayaller kurdum.
En son annem yemeğe çağırınca yatağımdan kalkıp salona geçtim.Salonda televizyon açıktı haber saatiydi.Haberlerde iki gün önce okulumuza gelen profesör doktor vardı.Anlattığı konu ise okulumuzda anlattığı konu ile aynıydı:Bağışıklık Sistemi.
Ama haberlerde okulumuzda anlattığından daha ayrıntılı anlatıyordu:daha acımasız
Profesör doktor vücudumuzda öğrenebilme, düşünebilme ve hafızada saklama kapasitesinde iki tane sistem olduğunu söyledi.Biri beyin diğeri ise bağışıklık sistemi.
Bağışıklık sistemi;genetik olarak var olan,atalarımızdan aktarılan bilgilerimizi kullanıp karşılaşılan bir mikroba,yabancıya karşı bu bilgiyi işleyip işledikten sonra sadece mikrobun olduğu bölgeye odaklanarak savaşan, yok oluncaya kadar yılmadan uğraşan ve bu deneyimini unutmayıp saklayan,her yeni durum için bu denyimini de kullanarak yeni bir kayıt üretebilen bir sistem olduğunu söyledi.Doktorlar bağışıklık sisteminizi dikkat edin deyince ben hiç umursamazdım.Oysaki bağışıklık sistemi öyle hafife alınacak bir şey değilmiş.
Bağışıklık sitemi insanın özünü koruyormuş.Vücüdumuzun içinde bağışıklık sistemi hücrelerimizin toplam sayısının en az 30,kimi çalışmalara göre hatta 100 katı mikrop yaşarmış.Tıpkı beyin gibi bağışıklık sistemimiz de öğrenme yetkisine sahipmiş.
Deneyim olarak hafızasında saklar gerektiği zaman hatırlayarak bu bilgileri kullanırmış.Bu sistemin amacı zararlı yabancıya karşı savaşarak kendini korumakmış.Bu savaşı verirken de kendine karşı tamamen zararsız veya en az zararlı olan savaşı sonlandırmak üzere programlanmış.Normal zamanlarda ben haberleri dinlemez,bakmaz ilgilenmezdim fakat bu konu benim ilgimi çekti ve haberi sonuna kadar izlemeye karar verdim.Profesör doktor haberin en sonunda bir örgütün köylü çocukların,şehirli çocuklara oranla bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu için sağlık taraması var diyerek birer tüp kanlarını alıp şehirli zengin ailelerin çocuklarına naklederek zengin çocukların bağışıklık sistemini güçlendirip köylü çocuklarınkini de çökerttikleri belirlenmiş.
Ve tabi bunları da belirli bir ücret karşılığında yapıyorlarmış.Zenginler her işin üstesinden gerekirse para karşılığında yaptırarak durumu olmayanların savunmaları onlar için hiç olduğundan dolayı köylüleri seçiyorlarmış.
Bu haberi dinleyince ben biraz üzüldüm.Belki de çok.İşte insanların sebep olduğu şehir havasındaki kirli gazlar,egzoz gazları,filtresiz fabrikaların kirli dumanları şehirde yaşayan çocukların bağışıklık sisteminn çökmesine ve yine kendi çocuklarından başka diğer ailelerin çocuklarını düşünmeyen bencil insanların köylerdeki masum çocukları kendi hırs ve istekleri için kullanmaları doğrultusunda onların da bağışıklık sistemlerinin çökmesine neden olmaları beni oldukça üzmüştü.
Galiba içimde yaşadığımı zannettiğim bu ağır duygular yüzüme de yansımıştı ve babam da bunu fark etmiş.'Kızım yüzün asıldı.İyi misin ?Bir şey mi oldu ?Haberleri sen pek dinlemezdin,bu habere mi üzüldün?İstersen üye olduğum yardım kuruluşlarından bu konuyla alakalı bir çalışma yapmalarını rica edebilirim.'
Babamın bu sözleri beni oldukça şaşırttı.Belki ben üzüldüğüm için böyle bir şey gelmişti aklına.Neyse geldi ya.Annem de mutfaktaki işini bitirip yanımıza geldi.Babamın bu teklifini duyunca ilk başta çok heyecanlandım.Annem de duyunca çok sevindi.Belki de bu gece onlar birine iyilik yapmak istedikleri için rahat bir uyku çekerler.
-Eğer bunu yapabileceksen beni çok mutlu edersin.
-Elbette yaparım canıım
Ben de büyük bir heyecanla oturduğum yerden kalkıp babama kocaman sarıldım.Anneme de sarıldım.Büyük bir mutlulukla 'İyi geceler' deyip yatağıma yattım.Bugünü kafamda değerlendirip yarın İbrahim'i daha önce hiç kimseyi götürmediğim sadece yalnız iken gittiğim iki tarafı çam ağaçlarıyla kaplı olan kafamı dinleyebileceğim patika yola götürmeye karar verdim.Güzel bir duyguyla uyudum.
Uyuşuk uyuşuk yatağımdan kalkıp ayrı uyur yarı uyanır vaziyette salona doğru yürüdüm.Bugün benim gözümde herkes başka güzeldi.Babamın her sabah dumanı üstünde tütençay kupası ve oturduğu neredeyse yayları çıkan köşedeki koltuğu bile benim gözümde harikaydılar.
-Ben uyandırmaya gelirdim kızım
Sonra birden üzerindeki sabahlık dikkatimi çekti.Yeni miydi neydi ?
-Üzerindeki sabahlık yeni mi ?
Annem şaşkın bir gülüşle
-Olur mu kızım sen istersen biraz daha yat daha uyanamamışsın.En az beş yıllık sabahlığım bu üzerimdeki.Sonra elime yüzüme soğuk su çarptım.Kahvaltımızı yapıp babamla evden çıktık.Okula yaklaşmıştık.İşte bugün İbrahim ile gelmeyi planladığım patika yola gelmiştik.
İbrahim'e burayı göstermek için çok heyecanlıydım.Buraya geldiğimizi düşünürken dalmışım okula nasıl geldiğimizi anlamadım Hemen sınıfa İbrahim'in yanına çıktım.Ama sınıfta onu göremedim.Bugün evden erken çıkmışız derse on dakika daha vardı.Sırama oturup İbrahim'i beklemeye başladım.Dersin bir iki dakika kalmasına rağmen o turuncu saçları hala kapıdan bir mutluluk saçarak gelmiyordu.Bugün gelmeyeceğini düşünmeye başladım.Çünkü normalde geç kalmazdı.İlk dersi onu düşünerek geçirdim.Teneffüs olmuştu ama ben hala onu düşündüğümden zili duymadım.Ders zili çalmış.Ben kafamı sıraya yaslamıştım.Sonra birden onun etrafa saçtığı mutluluk gibi bir his dağıldı.
Kimin İbrahim gibi böyle bir mutluluk saçtığını merak ettim ve kafamı sıradan kaldırdım.Yanımda biri oturuyordu.Kafasını aniden çevirdi.İbrahim'in tıpatıp aynısıydı.Galiba biraz fazla onu düşündüm.Hayal görmeye başladım.Ancak onun gerçek olduğunu bana'Günaydın' dediğinde idrak ettim.Gelmesine çok mutlu olmuştum.
Buket olayından sonra onu görür görmez vakit kaybetmeden öğle arası onu bir yere götüreceğimi söyledim.İşte İbrahim farkında olmadan zamanı iyi değerlendirmem gerektiriğimin farkına varmamı sağladı.İbrahim de 'Tabi olur.Nereye gideceğimizi çok merak ettim.'Ona benim için çok önemli bir yer olduğunu kendimi dinleyebildiğim ve ablamla olan anılarımızı orada düşündüğüm bir yer olduğunu söyledim.
İkimiz de büyük bir heyecanla öğle arasının olmasını bekledik.İbrahim bana öğle yemeğini yemememizi,bana bir sürprizi olduğunu söyledi.Ne kadar garip bir gündü.İkimizin de birbirimize sürprizi vardı.Öğle arasına bir ders kalmıştı.İkimiz de çok heyecanlıydık.Öğle arası oldu ve ilk o geldi yanıma.Hep suskun,utangaç,çekingen çocuk.
-Gidelim mi ?
-Gidelim
dedim sadece .Ben önde,o arkamda beni takip ediyor.Oraya yaklaştığımızda o havayı içine çekişini duydum.O kadar sevecen o kadar doğayı sevdiği belli oluyordu ki.Belki de kendi köyü aklına geldi.Belki de burada da köy havası vardı.Doğal,samimi,içten...Çam ağaçlarının arasındaki patikadan geçerken 'Burası çok güzel'dedi.O da sevmişti.İşte benim sevdiğim yere geldik oturduk.Çantasında bir şey aramaya başladı.Neydi o ?Ve bulmuş ki bana bir tebessüm ederek elindekinden bana da verdi.Annesi kendi yaptığı ekmeğin arasına bir şeyler koymuş ve İbrahim'e vermiş.O kadar yumuşak ve tazeydi ki,kendisinin yaptığı belli oluyordu.Bilmiyorum öyle mi ama bizim buralardan aldıklarımızın içine katkı maddeleri koyuyorlarmış.Buralarda çocuklar beğensin diye gıda boyası ve şekerlendirici vb.sağlığa zararlı maddeler koyuyorlar.Ama oralarda her şey doğal.Kendileri yapıyor ve çamur toprak oynayıp doyasıya koşuyorlar dolayısıyla bağışıklık sistemleri de güçlü oluyor.Bu eğlence ile kazanılan çocukların sağlığı başka çocukların iyi olması için feda ediliyor.
Koruyabilecekleri de muamma.
.....................................................................
Okuyanlardan en azından oy bekliyorum.✨
....................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Goodbye
RomanceGenç kız hissettiklerinin aşk olduğunu anlayacak mıydı? Kızın kalbindeki mührü iyileştirecek mi yoksa o mührü kopartıp kanatacak mı? Yoksa o duyguyu kendine haram mı etti? Hayallerini başa mı sarıyor yoksa hayal etmemesi mi gerekiyor???