~5~

21 11 5
                                    

İbrahim ile yemeğe çıktık.Artık yemekhaneyi biliyordu. Oturduk,yemeklerimizi yedik ve dışarıya çıktık.

İbrahim'in köyünü,ailesini,hayatını anlatmasını bekledim.Biraz da olsa kafamı dağıtmak,buradan ayrılıp oralara gitmek ve kendi sessizliğimden kurtulmak istiyordum.Neden bugün çok sessizdi ? Geçen gün konuşurken neredeyse nefes almayı unutacakmış hissi veriyordu.Ona ne olmuştu bugün ? Belki profesör doktorun dediklerine takıldı.Şehirli çocukların bağışıklık sisteminin zayıflamasını ve hasta olmalarına üzülmüş olabilir.Belki de benim için üzüldü.Biraz daha sessizlik sürdü.Ama bu sessizlik o kadar anlamlıydı ki...Belki de bugün ben kendimi anlatmalıydım.Belki de bu kez hayattan uzaklaşmaya,ayrılmaya ihtiyacı olan oydu.O günü anlatmaya karar verdim.Kolumu ve hayattaki en değerli varlığımı nasıl gözlerimin önünde son nefesini verdiğini.
İbrahim'e önce beni dinlemeyi isteyip istemediğini sordum.O da 'Tabi ki dinlerim.'dedi.

Başlıyorum ilk defa içimi başka birisine dökecektim.Belki de kendimi tutamayıp ağlayabilirim."Sana söyleyeceğim konuyu daha dün düşündüm.O olay gözlerimin önündeydi.Kaza sonucu kolumu ve hayatta en değerli varlığım olan ablamı,sırdaşımı,dostumu,dert ortağımı kaybettim.Ablam son nefesini verirken hiçbir şey yapamadım,sadece bir kenarda hurdası çıkmış arabamızın içinden çıkarılıp ambulansa bindirilmesini izledim.Arabadan çıkarıldığında yaşıyordu,kalbi ambulansta durmuş ama tekrar atmaya başlamıştı.Durumu stabildi.Onun için kan merkezlerine haber verilmişti ve yeterince kan gelmişti.Acilen ameliyata aldılar.Doktor yanımıza geldi ve 'Yakınları siz misiniz ?'dedi.Evet dedik.Ameliyatın uzun sürebileceğini söyledi.Ameliyat başlamıştı.İki saat olmuştu ama ameliyat bitmedi.Ameliyathaneden bir hemşire çıktı.Ameliyatın iyi devam ettiğini söyledi. Gözlerimizde bir umut parladı.Beş saat oldu başka bir hemşire ameliyatın bittiğini ve iyi geçtiğini söyledi sadece ameliyat yerinin kapatılması kalmış.Sonra aniden bir telaş içinde ameliyathaneye giren çıkan belli olmadı.Koşuşturmalar ve sesler yükseldi.Ablamı o gün kaybettik.Doktora sorduğumuzda da kurtaramadık dedi geçti gitti.Halbuki ameliyat iyiydi.Doktor içeride yanlış bir müdahale yaptı bence.Ama bu olay örtbas olmuştu.En yakın arkadaşımı,sırdaşımı,dert ortağımı ve hayatta en değerli varlığım olan ablamı kaybettim.O olmayınca hayatın ne kadar da acımasız olduğunu öğrendim.O gün herkes geçer demişti.

İbrahim sözümü kesti ve 'Geçmez ama sen ablanın üzülmemesi için ağlamayacaksın onun için güçlü durup doktor olacaksın ve sen çok dikkatli,adaletli bir doktor olup hastalarına iyi bakacaksın ben buna inanıyorum.'dedi.Bir an göz göze geldik ve ben onun deniz gibi masmavi gözlerinin içinde kayboldum,boğulacaktım sanki.İlk defa birine anlatmıştım.İbrahim de aynı düşünüyordu işte.Gerçekten kalbinizdeki mühür koptuysa o yara ile yaşamayı alışacaktın ve bir olayda hemen savrulmayacaktın.Her acıda savrulsaydık bugün kimse iyi olamazdı.Ben konuşmama devam ettim.

"O gün çok ağlamıştım beni kayıtsız şartsız seven insanı kaybettim.Kolumu da kaybettim.Arkadaşlarım beni böyle kabul eder miydi bilmiyordum."
'Ben seni arkadaşım olarak böyle kabul ediyorum.Sen çok iyi ve masum bir kızsın sen en güvendiğim arkadaşımsın.Bu koca şehirde hapsolmuş kanadı kırılmış bir kuşsun ve hapsolduğun bu demirlerin içinden çıkamıyorsun.Ama sen de bir gün kurtulacaksın.Buna lütfen inan.'dedi.Ve zil çaldı.İbrahim ile ilk defa böyle konuşmuştuk ama ders vakti.Geç kalmamamız lazım.

Matematik dersimiz vardı.Nedenini bilmiyordum ama bir türlü matematik dersini sevemedim.İbrahim'in de matematik dersini sevip sevmediğini merak ettim.Daha cevabını vermeden açılan o kocaman gözlerinden cevabını almıştım aslında ama gene de onu dinledim.Çok seviyormuş matematik dersini.Sayılar onun için ayrı bir dünyaymış.O da bana sordu sevip sevmediğimi gözlerime baktığında o da almıştı cevabını ama gene de sevmediğimi söyledim.Sayıların kafamı karıştırdığını,var olmayan şeyleri anlamanın zor olduğunu söyledim.Oysa edebiyat öyle değildi.Belki duygular da gözle görülmüyordu ama birkaç kelime,birkaç sözcük ile seni alıp başka yerlere götürebildiğini söyledim.Yavaş adımlarla sınıfa doğru yürüdük.Yavaş yürüyordum çünkü onunla konuşabildiğim bir saniye bile benim için çok değerli olmuştu artık ama keşke bu kadar yavaş yürümeseymişiz.Çünkü derse geç kaldık.Hoca bizi kapıda karşıladı.Tatlı bir sitemle bir daha zamanında gelmemiz şartıyla bizi sınıfa aldı ve sıramıza geçtik.Denklemler konusunu işliyorduk.Ben ne kadar anlamak için kendimi zorlasam da anlamıyordum oysa İbrahim daha hoca soruyu yazmayı bitirmeden cevabı veriyordu.Hocanın ve sınıfın çok şaşırdığını fark ettim.Onun köyden gelmesine rağmen matematikte bu kadar başarılı olması bizi hayrete düşürmüştü.Dersin sonuna kadar neredeyse İbrahim hocanın sorduğu tüm sorulara cevap vermişti.Dersin sonunda tam ona bana matematik çalıştırıp çalıştırmayacağını soracak iken sınıfın gözdesi uzun boylu,zayıf,kahverengi uzun düz saçlı,yemyeşil gözlü olan sınıfın güzeli Buket benden önce davrandı.Tabi ki İbrahim onu kıramazdı.Hoca da İbrahim'in dersleri iyi olduğu için yanına oturabileceğini söyleyince Buket ısrar etti.İbrahim de bir kızı kıramadığından kabul etmek zorunda kaldı.Ama İbrahim benim yanımda oturmasına rağmen ben konuyu anlamadım.İbrahim konuyu anlatmak için Buket'in yanında oturdu.Teneffüste İbrahim yanıma geldi."Kusura bakma sen bana anlatıp anlatmayacağımı soracaktın ama Buket gelince soramadın galiba.İstersen teneffüslerde veya yarın öğle arası sana matematiği anlatabilirim.Eğer istersen."

İbrahim bana bunu dedi.Acaba konuyu anlayamadığıma rağmen anladım mı deseydim.Tam aslında anlayamadım anlatırsan sevinirim diyecekken ağzımdan anladım teşekkür ederim anlatmana gerek yok çıktı.Bunun sebebini kendime sordum niye böyle dedim diye düşündüm onu düşündüğümden mi tekrar bana anlatıp yorulmasını istemediğimden mi yoksa kıskandığımdan mı bunun cevabını kendime vermek istemedim.Duyacağım cevaptan korktum galiba o yüzden sadece kafamdan bu düşünceyi sildim.O gün akşama kadar İbrahim Buket ile oturdu.Bense yalnız sıramda.Son ders en sevdiğim ders olan edebiyat dersi olsa da gene de dersten zevk alamamıştım.Kabul etmek istemesem de galiba bu Buket olayına biraz üzülmüştüm.Hatta biraz kızmıştım belki de bu yüzden okul çıkışında İbrahim'e istemeden soğuk bir tavırla görüşürüz deyip hemen eve döndüm.

(İbrahim'in ağzından:)
"Yine aynısı olmuştu.Onca yaptığım şeyi görmüyor,anlamıyordu.Onunla konuşmak için elimden geleni yapıyorum.Onun o bebeksi yüzüne öylece dalıyorum ki nutkum tutuluyor adeta.Onunla vakit geçirmek için ders anlatayım dedim ama o bana adım atamıyor.Kendinde bir kusur var gibi hissediyor.Ama tanıdığım herkesten iyi,kusursuz...Kolunun olmaması sizce de kusur mu yoksa ???
....................................................................
Yorumlarınızı,oylarınızı ve önerilerinizi bekliyorum.Seviyorum sizi..💕💨

Last GoodbyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin