Servise başımı yaslayarak saniyeleri sayıyordum. Yuşa şerefsizi yoktu ve mesajlarıma cevap dahi vermemişti. Sinirliydim.
Okula vardığımızda son bir umut tekrar arasamda yine cevap vermemişti. Bulunca dövmeliydim. İnsanlar sorarsa dönemciliğe karşı direndiğimi söylerdim. Evet aşırı mantıklıydı.
Sınıfa girip yerime oturduğumda bile hala somurtuyordum. Semih yanıma gelip omzuma dokundu.
"Sana da selam. Hani 15 gündür görüşmüyorduk ya ben de özledim seni."
"Git ya Semih sanki telefonda konuşmadık."
"Kanki ya ne bu şiddet bu celal sabah sabah. Sen sınıfa milleti kusturan espriler yaparak girerdin?"
"Benim kusasım var bu sabah."
"Noldu? Aldatıldın falan mı?"
"Deme öyle şeyler len. Sadece görüşemedik işte Yuşa ile bayadır. Servise gelmedi cevap bile vermiyor telefona. Sinirimi bozdu."
"Kız tribi at sende."
"Kız tribi ne amınakoyim? Cinsiyetçi konuşma."
"Ya ne bakıyorsun bana ağız alışkanlığı işte."
"Hep o Oğuzla takıldığından oldu ya neyse."
"Hala mı sevmiyorsun aq? Biz evli mutlu çocukluyuz artık. Tamam belki daha sevgili bile olamadık ama olsun."
"Kindar biriyim. Yuşa'ya atar yapayım bari bak iyi aklıma geldi."
"Sen cidden gerizekalısın. Kendi haline bırakıyorum ben seni." diye homurdanıp yanımdan kalktı ve yerine gitti.
...
2.dersin daha başlarındaydık ama ben şimdiden yılmıştım. Yeter tamam kapatalım okulu modundaydım. Kapı tıklatılıp biri içeri girdiğinde bakmaya gerek bile duymadım.
"Selam hocam." dedi tanıdık ses. "Müdür Yiğit Alp Karcı'yı çağırdı da."
Hala oturduğum yerden Yuşa'yı izleme karşın hoca "Kalsana oğlum." dedi bana doğru.
"Ha tamam." diyip kalktım.
Sınıftan çıkarken kapıyı kapatıp duvara yaslanmış sevgilimin yanına doğru gittim. Şuan sarılmaktan başka bir şey düşünmüyordum.
O ise bir şey demeden yürümeye başladı. Peşinden giderken gerçekten müdür mü çağırdı diye düşünmeden edememiştim.
Bir anda bir sınıfın kapısıni açıp içeri daldı düşünmeden peşinden girdim. Kapıyı hızla kapatıp bir anda sarıldı.
"Müdür burada mıymış?" diye fısıldadım.
"Evet disiplinlikmişsin."
"Harbi misin?"
"Yok sen cidden gerizekalısın." diye mırıldandı ardından dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Özlediğim dudakların sıcaklığı ile titredim. Hemen geri çekilmişti. Yine de kısa ama etkili bir öpücüktü.
"Kusura bakma uyuyakalmışım telefonumun da sarjı %1 falandı bakamadım. Okula gelip sarja takınca gördüm."
"Seni özledim." dedim bütün dediklerine cevap olarak.
"Ben de seni." diye fısıldayıp yanağımdan öptü bu kez.
"Traş olmuşsun." dedim elimi yanaklarında gezdirerek.
"Sorma." dedi. "Annem at hırsızı gibi gezip durma dedi."
Kahkaha attım. "Haklı ama."
"Gidelim mi buradan?" dedi birden.
"Nereye?"
"Fark etmez. Nereye olursa."
"Çantam sınıfta ama."
"Git al sonra gidelim."
"Hemen mi gidiyoruz?"
"Başka işin mi var?" dedi gözlerini kısarak.
"Evet, okul."
"Benim umrumda değilse senin hiç değildir yeme beni." diyerek beni dışarı sürükledi. Ağzımı açıp bir şey bile diyememiştim. Olaylar cok hızlı gelişmişti ve ben sadece başımı sallıyordum.
"Git çantanı al. Ben de alıp çıkıyorum dışarı." diye fısıldayıp kendi sınıfının olduğu yöne gitti.
Ben de yüzümde aptal bir gülümsemeyle sınıfa döndüm.
...
Bundan sonraki bölüm final olabilir ama olmayadabilir bende bilmiyom
Tek bildiğim yazamadığım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALEYDOSKOP ( BOYXBOY // TEXTING )
Storie breviYiğit'in mizah seviyesi epey düşüktü. Yuşa ise alt dönemlerle muhattab olmaktan hiç hoşlanmıyordu.