Sırtımı banka yaslamış okulun leş kahvesinden içiyordum. Havalar soğuktu o yüzden kimse dışarı çıkmıyordu. Bahçe sessiz, sakin ve huzurluydu.
"Oturabilir miyim?" dedi Zişan. Benimki gibi olan kısacık saçlarını geriye taramış bir bandana takmıştı. Elinde mor bir termos vardı.
"Tabi." diye mırıldandım.
"Bunalımda gibisin?"
"Sınavlarım var ve benden bir bok olmuyor." diye bahane uydurdum.
"Yuşa ile derslerinden verim alamadın mı?"
"Sen onu nereden biliyorsun?"
"Bizim sınıfta çalıştınız salak."
"Evet doğru." dedim başımı sallayarak.
"Her neyse zaten artık onunla işim yok."
"Ben sana para karşılığı ders anlatırım." dedi sırıtarak.
"Bana falan yürümüyorsun değil mi?"
"Hadi ordan lan. Akranlarımın aksine benden küçüklere yürüyecek değilim. Ayrıca sevgilim var."
"Bende gayim zaten."
"Salak." dedi gülerek. "Yuşa'dan hoşlanıyorsun değil mi?"
"Nereden anladın bu büyük gizemi?"
"Saygısızlık etme ablana."
"Hani abla değildin?"
"İşime gelince istediğimi olurum."
İkimizinde sebepsizce kahkaha atmaya başladık.
"Sen Yuşa için katlandığım birisi demiştin ya. Ona üzülmüştüm. Hakketmediğini düşünmüştüm. Ama o böyle birisi galiba. Ne olduğu belli değil."
"Onu yine de seviyorum. Ama öyle. Karaktersiz desem ağır kaçar mı?"
"Kaçmaz. Kaçmaz. Benimle öpüştüğü günün akşamı sevgilisi yapmış birisi ya kendisi." dedim sinirle.
"Hassiktir." dedi Zişan birden. "O kadar yakınlaşmış mıydınız siz?"
"Evet o kadar." dedim bıkkınca.
"Oğuz'u sevmem. Çünkü bencil piçin tekidir. Yuşa'ya söyledim onunla olmamasını. O da zaten onunla olmak istemediğini söylemişti." derin bir nefes aldı. "Sonra bam sevgili oldular."
"Bunda normal bir taraf göremiyorum." diye devam etti.
"Yuşada normal bir taraf var mı ki?"
"Hangimizde normal bir taraf var ki?"
"Normal demişken. Arda ve bizim sınıftaki Semih'in meselesi ne biliyor musun?"
"Normalden aklına bu mu geldi?"
"Of ne bileyim zaten soracaktım sana."
"Şey Arda'dan da nefret ediyorum. Yani özel meselelerini bilecek konumda değilim."
"Senin sevdiğin birileri var mı ya?"
"Seçici bir insanım ben. Neyse gidio Semih'e sor. Hatta sonra bana anlat."
"Senle harika bir gıybet duosu olduk." dedim göz kırparak.
"Çak o zaman." diyerek elini kaldırdı. Gülerek eline vurdum.
"Neyse benim dersim seninki gibi boş değil." diyerek kalktım.
"Görüşürüz alt dönem."
"Bu arada cidden ders anlatacaksan bi sizin sınıfa uğrayabilirim."
"Öğle arası bana karam al gel anlatırım. Sınıfta birileri olabilir ama." diyerek gülümsedi.
"Olsunnn." diyip gittim.
Etrafımda olma demiştim. Ama ben onun etrafında olmayacağım diye bir kaide yoktu.
Ama önce şu merak ettiğim meseleyi öğrenmeliydim.
...
Gevşekliğim ve rahatlığım üst seviyelere ulaşmıştı. 12/B ye elimu kolumu sallaya sallaya girmiştim.
Yuşa öğretmen masasına oturmuştu. Sandalyede de Oğuz oturuyordu. Gülerek bir şey konuşuyolardı. Bakma Yiğit, bakma.
Gözleri bir anlığına beni buldu. Yüzü anında düşerken sırıtıp el salladım.
"Aaa Yiğit." dedi Oğuz el sallayarak. "Gelsene."
"Geliyim." Bir kaç adımda yanlarına ulaştım. Yuşa inatla bana bakmıyordu.
"En sevdiğim alt dönem be." dedi Oğuz yumruğunu uzatarak. Yapmacık bir şekilde gülümseyerek yumruğuna vurdum.
"Sizde benim en sevdiğim abilerimsiniz." sevimli gülümsememi sürdürerek kolunu Yuşa'nın omzuna attım. "Yuşa abimi hele çok severim."
"Sorun olmaz sana değil mi?" dedim Oğuz'a bakarak.
"Yok ne sorunu oğlum. Senden kıskanacak değilim."
Benden kıskanacak değilsin. Peki.
Yuşa'nın sert bakışlarına karşı elini ona uzatıp yanağından sıktı hafifçe.
"Söyledim ben ona bakma öyle." dedi şirin şirin. İçinde bulunduğum durumu düşünmesem neredeyse Oğuz ile ikisini shipleyecektim.
"Neden geldin sen?" dedi Yuşa bana bir bakış atıp.
"Haaa şey ya. Malum büyüklerim seviyor beni. Çağrılıyorum hep." diyerek sırıttım ve kolumu çektim. Arka sırada oturan Zişan'a el sallayıp onun yanına gittim.
