LUCY
Bir kaç gündür garip bir şekilde moralim bozuktu ve etrafta ruh gibi geziyordum. Her ne kadar kabul etmek istemesem de aslında içten içe bunun sebebinin Natsu'nun aldığı aşk mektubu olduğunu biliyordum.
Onunla konuşmak istiyordum ama hayatına birini alırsa bu pek de mümkün olmazdı ben ve cesaretim için. Çok atılgan biri değildim, çok popüler de sayılmazdım ama en azından çocuğun tekine 'Tanışalım!' diyecek kadar özgüvenim olmadığından emindim.
Dışarı çıkıp boş bir çardak bulmaya çalıştım ama hepsi doluydu. Kalabalık gruplar hiçbir fırsatı kaçırmıyordu sağolsunlar. Biz yalnızlar ölelim zaten dimi?
Sinirle içeri girmek üzereyken bana seslenen Lisanna'yı duydum. "Lucy!" Demişti güler yüzle. "Burdayız."
Ah, evet. Ordalardı gerçekten. O ve Natsu. Üçüncüye ne düştüğünü herkes bilirdi, beni neden çağırıyordu ki buna rağmen?
Mektubu yazanın o olduğunu düşünüyordum ama emin değildim, gerçi öyle bile olsa arkadaşıma bu yüzden düşman olacak değildim o yüzden içeri girmek istemediğimi fark edip "Geliyorum." dedim çağrısına karşılık.
Ben Lis'in yanına oturup "Her yer dumanlı hava sahası resmen, güya hava almaya çıkmıştım." diye şikayet ederken "Hiç sorma." diyip suratında bir gülümsemeyle bana eşlik eden kişi Natsu olmuştu.
"Zaten tanışmıştınız, Natsu'yla."
"Evet..." Sesim cılız çıkmıştı çünkü Natsu'yla ikinci tanışmam olmasına rağmen sil baştan almak zorunda kalmıştım her şeyi.
"Uykusuz kalmış gibisin." Natsu'nun benimle ilgileniyor oluşuna şaşırarak "Evet, sa-sayılır." dedim heyecandan biraz takılarak. "Not çıkarmaya çalışıyorum, biraz tutuştum da şu sıralar."
Lis "O hissi bilirim." dedikten sonra farkında olmadan Natsu ve ben aynı anda "Ölüm gibi bir şeydir ama kimse ölmez." demiştik.
Göz göze geldiğimizdeyse anın şaşkınlığını atlatıp utanarak ikimizde başka yere odaklanmıştık. Bu kes gülen Lis olmuştu.
"Gerçekten öyle sanırım. Özellikle son haftaya bıraktığım zaman fazla geriliyorum. Hani öldürseler daha iyi."
Lis'in de bize katılmasıyla tüm öğrenci camiasının ortak derdinden şikayet etmiştik bir süre. Konuşma arasında Natsu "Hangi ders?" diye sorduğunda omuz silkip "Sosyoloji." dedim.
Suratına yayılan kocaman gülümsemeye karşılık "Lütfen bana hayatımı kurtarmak üzere olduğunu söyle." diye atladım sonra da.
Parmağını şıklatıp "Ah, aynen öyle." dedi gözlerinin içi parlarken. "Hayatını kurtarmak üzereyim."
"Sen bir harikasın, Natsu Dragneel! Dile benden ne dilersen."
"Haha, bunun üzerinde biraz düşünmem gerek."
"Çok adisin, insan azıcık kolaylık yapar."
"O dersi uzaktan eğitim olarak aldım, tüm dönemin notları var elimde. Bundan daha fazla kolaylığı dersin hocası bile yapmaz."
Ben yalandan surat asarken arkasına yaslanan Lisanna "Haklı." demişti onuz silkip. "Bir ödülü hak etti bence."
"Siz iki pislik arkadaşa küçük bir hatırlatma yapayım; iyilik karşılıksız yapılan şeye denir."
"Ben sana iyilik yapacağımı hiçbir zaman söylemedim ki." Gözlerimi kısıp Natsu'nun gülümseyen suratına baktım. "Bu çok adice bir numaraydı." Sonra güldüm ve "Ama bunu sevdim." diye de ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lipstick (TAMAMLANDI)
FanficGizemli bir kızdan aşk mektubu alan Natsu, ona mektubu yazan bu kızı bulmaya çalışırken geçmişteki küçük bir anının kapısını aralayacaktır. Hatırlamadığı o küçük öpücüğün sırrı mektubu yazan gizemli kız ile birlikte açığa çıktığında Natsu işlerin hi...