Omuz silktikten sonra kahkaha attı Natsu. "İyi miyim?" Alayla gülmüştü. "Sabah abimle kavga ettim ve ondan özür dilemedim, sonra da saçma bir partide kustum ve kayboldum ama çok iyiyim hemde mükemmelim!"
Lucy'in omzundaki elini ittirirken "Çünkü senin gibi güzel bir kız benimle konuşuyor." demişti biraz kırgın bir ifadeyle. "Hemde Jack gibi olduğum zaman. Muhtemelen kendimde olsam yüzüme bile bakmazdın."
Lucy hafif bir gülümsemeyle "Kafan güzel senin." demişti. "Hem de cidden güzel. Ne içtin? Esrar? Kokain?"
Parmağını dudağına götürüp "Shh." dedikten sonra kaşlarını çatmıştı Natsu. "Ben iyi bir çocuğum, öyle şeylerle işim olmaz." Sakince "Sadece bitki çayı içip, kek yedim." dediğinde kahkahayı basmıştı Lucy.
"Ah, safım benim. Beş çayı mı sandın burasını?Gerçekten çok tatlısın."
Natsu'nun kafası hala allak bullaktı ve Lucy de bunun farkındaydı. "O kek ve çayın neyden yapıldığını sana anlatmaya çalışsam da bu kafayla anlayabileceğini pek sanmıyorum."
"O zaman anlatma, zaten bizimkileri bulmam gerek." Çapkınca gülüp Lucy'e yaklaştıktan sonra "Tabii oynamak istiyorsan orası başka." demişti.
Onu göğsünden ittirirken "Jack kim bilmiyorum ama ona benzeyen halin hiç hoş değil." dedikten sonra gülmüştü Lucy. "Kendin olduğun bir zamanda oynayalım."
"Tsch" Göz devirip etrafa bakınmaya başlamıştı genç adam, Lucy ise onun gidişini izlerken dudaklarını ısırmıştı... Hoş bir çocuktu ve gerçekten çok tatlıydı. Muhtemelen dediği gibi isteyerek bir şey kullanmamıştı.
Lucy onun için endişelenmişti çünkü çocuk ilgisini çekmişti. Peşine düşmemesi gerekirdi belki ama dayanamamıştı işte. Babasının kızıydı o, merakının peşinden giderdi hep.
Tabii merakının peşinden gitmesi gözden kaybettiği çocuğu bulmak söz konusuysa biraz zordu ama denemeye değerdi. Kolay pes eden tiplerden değildi ne de olsa.
...
Natsu sonunda karavanı gördüğünde Jackal ve arkadaşlarını bulduğu için kocaman bir kahkaha atıp "Burdasınız!" demişti. Sonra da endişeyle ağrıyan başını tutup "Her şey ters gidiyor sanırım bir haltı beceremiyorum. Az önce dünyalar güzeli bir kızı tersledim." diye söylenmişti büyümüş gözbebekleriyle.
Jack gülerek ona bir bardak çay uzattı ve onu sakinleştireceği söyledi, zihnini bulandıracağını söylememişti ama. Ve Natsu da hala arkadaşına güvenmeye devam ediyordu boş bir ümitle.
Natsu fiziksel olarak fazlasıyla enerjik hissetmişti başlarda ama şimdiyse halsizleşen bir hali vardı. Jackal kolunu onun omzuna atıp "Biraz sessiz bir yerde konuşalım." dediğinde bir kaç arkadaşıyla birlikte sahilin ıssız bir köşesine çekmişlerdi Natsu'yu.
Gülmüştü Jackal Natsu'nun bu kafası güzel haline. "Seni benden uzak tutmaya çalışan abin bu halini görse ne yapardı acaba? Düşünmesi bile müthiş eğlenceli!"
Bir kaç kahkaha sesi yükselirken Natsu çocukluk arkadaşından karnına bir yumruk yediyse de ağzından akan kana bir anlam veremeyip söylenenleri algılayamayacak durumdaydı.
"Senin o lanet olası abin ve kıçı kırık patronun yüzünden mal satamıyoruz burda!" Bir yumruk daha yemişti ama bu sefer yüzüne. "Belki bu onlara bir uyarı niteliğindeki olur ne dersin?!"
Doğrulup saçma bir şekilde boşluğa bir yumruk salladoğında iki adam onu kollarından tutmuşlardı ve bu sefer bir tekme yemişti göğüs kafesine. "Gittiğimiz her yer bizim çöplüğümüzdür! Bu düzeni değiştirmeye çalışan abin gibilere tahammülümüz yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lipstick (TAMAMLANDI)
أدب الهواةGizemli bir kızdan aşk mektubu alan Natsu, ona mektubu yazan bu kızı bulmaya çalışırken geçmişteki küçük bir anının kapısını aralayacaktır. Hatırlamadığı o küçük öpücüğün sırrı mektubu yazan gizemli kız ile birlikte açığa çıktığında Natsu işlerin hi...