Bölüm 6

7 1 0
                                    

Bölüm Sözü: Sen dağıttın bak, ben topluyorum beni.
Bölüm Şarkısı :Anıl Bektaş- Sevdiğim Kadın

Hayatta bazı anlar vardır. Hayatın derdini, tasasını, tüm yaşanmışlıkları geride bıraktıran, zamanı durduran, tüm hayat enerjinizi yeniden depolamanızı sağlayan...
Ve bir de tam tersi olur bazen. Hayat tam o anda biter senin için. Hani bir söz vardı. "Çoğu insan 25'inde ölür, ama gömülmek için 75'ini bekler" Şu an ölmüşüm ama ağlayanım yok moodundaydım. Hayatımda ilk defa birini sevmiştim. İlk defa ne olduğunu, ne olacağını, canımın nasıl yanacağını umursamadan bir adım atmıştım. Güvenimi kırarlar, canımı yakarlar, incitirler diye kimseyle konuşmayan ben, hayatımda ilk defa birinin canımı yakmasına izin vermiştim ve o da sonuna kadar kullanmıştı bu fırsatı. Mine bana sevdiğinin olmadığına dair hiç bir şey söylememişti, doğru. Ama sebepsizce umutlanmıştım. Aşk buydu işte. Bunca zaman kaçındığım şey buydu. Yasin Aydın bir şarkısında "Sevdiğim kadının sevdiği adam ona iyi bak olur mu?" diyordu. Ben onu seviyordum, ama o başkasını. Ben kendimi onda bulurken onu başkasında buluyordum ve bu acı katlanılmazdı. Elimde olmadan gözlerim dolmuştu. Gözlerimi gökyüzüne dikmek için başımı kaldırmıştım ki bir damla yağmur damladı yüzüme. Saçlarım ıslanmaya başlamıştı ve düzleşiyordu. Kalkmak istemiyordum. Oturduğum yerden kalkmadım. Telefonumu elime alıp Mine isminin üzerine tıkladım ve mesaj yazmaya başladım.
Ufuk: Hayır, hayır. Boş konuşmadın. Biraz işim vardı da, hemen cevap veremedim. Sevgilin olduğunu da bilmiyordum. Sevindim senin adına. (Yalan, külliyen yalan)

Mine: Ah, çok teşekkür ederim. Seni de meşgul ediyorum.

Ufuk: Saçmalıyorsun Mine. Ben seninle konuşmaktan keyif alıyorum. Umarım sen de öylesindir.

Mine: Tabi ki...
Mine: Ee, neler yapıyorsun?

Ufuk: Hiç, oturuyorum, düşünüyorum.

Mine: Ne düşünüyorsun?

Ufuk: Yeni oyun çıkmış da, bir çok beğenen bir de hiç beğenmeyen kesim var. Alsam mı karar veremedim. (Seni diyecektin herhalde)

Mine: Ben de beni düşünüyorsun sanmıştım ;)

Boğazıma bir şey kaçmışçasına öksürmeye başlamıştım. Gelen mesajla kendimi durdurarak okumaya çalıştım.

Mine: Yalnızca şakaydı.

Ufuk: Su kaçtı boğazıma. (Sözlerin kaçtı diyecektin)

Mine: LoL oynayalım mı?

Normalde hiç düşünmeden, hatta Mine daha cümlesini bitirmeden atlayacağım bu fikir şu an hiç cazip gelmiyordu.

Ufuk: Pek havamda değilim Mine.

Mine: Ufuk, iyi olduğuna emin misin? Yani ne bileyim. Tamam çok iyi oynayamıyorum ama sen asla oyuna hayır demezsin.

Ufuk: Konuşacak halde değilim. Yorgunum da biraz. Daha sonra?

Mine: Peki sen bilirsin. Ama anlatmak istersen...

Ufuk : Teşekkür ederim. İyi geceler....

Mine: İyi geceler canım.

Ne demişti o? Canım mı? Can, ım, benim, canım? Sus Ufuk sus. Kızın sevgilisi var. Arkadaşım diyor sana. Saçmalama. Kafamdaki düşünceleri azıcık da olsa dağıttıktan sonra sırılsıklam olmuş halde aşağıya indim. Üzerimi değiştirip yatağıma uzandım ve kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Düşüncelerimi kafamdan atmam sabah 5'i bulmuştu ve uykuya zar zor dalmıştım. Sabah saat 8 civarıydı ve ben yeni uyanmıştım. Her tarafım ağrıyor, nefes bile alamıyordum. Gözlerimi tekrar kapatmak üzereydim ki biri kırarcasına kapıya vuruyordu. Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecektim ki Miray' ın rahatsız edici tiz sesini duydum. "Abi! Ya saat kaç oldu hadi uyan dışarı çıkalım!" ben burada ölüyordum o ise dışarı çıkma derdindeydi. "Miray içeri gir abicim" dedim zar zor çıkan sesimle. Kapıyı aralayıp içeri girdi ve zıplaya zıplaya yanıma geldi. "Ya abi hâlâ kalkmadın mı?" sinirle oflayıp kaldırabildiğim kadarıyla ona dönerek "Miray, abicim senin işin yok mu ha? Bir sal beni ya. Uğraşma benimle. Kalkacak halim yok." deyip kafamı yastığa geri koydum. Miray düşünen gözlerle bana bakıp elini alnıma uzattı. "Abi sen yanıyorsun. Hasta mısın?" dedi. Son derece rahat tavrımla "Yok bir şeyim. Biraz uyuyayım geçer."
"Abi saat 8 buçuk. Seni uyu diye rahat bıraktığımda akşam ondu. Yeterince uyumadın mı?"
"Sabah 5'te yatabildim ancak. Dün yağmur yağarken terasta oturmuştu da biraz ondan olmuştur." onaylamayan gözlerle bana bakıp odadan çıktı. Fazla üstelemeden uyumaya çalıştım. İki dakika geçmemişti ki Miray geri geldi. "Doktoru aradım. 10 dakikaya burada olurmuş. Hem Mine ye de mesaj attım. Gelir belki." dedi. Doktor kısmına sesim çıkmamıştı ama son söylediğine gözlerim büyüdü ve sinirle Miray'a döndüm. "Ne yaptın, ne yaptın?"
"Abi kızma ya. Sana iyi gelecek tek şey Mine şu anda." dedi. Doğru söylüyordu ama ne bileyim. Şu an onu görmeye dayanamazdım. "Miray, telefonumu şarja takar mısın fıstığım?" dedim yorgun bir sesle. Miray uzanıp yanımdan telefonu aldı ve hemen ilerideki prize şarj aletini takıp telefonu da komedinin üzerine bıraktı. Tam o sırada zil çalınca Miray "Mine geldiii" diye bağırarak kapıya koştu. Belli etmemeye çalışsam da heyecanlanmıştım. Karşıdaki dolabımın üzerindeki aynadan kendime baktım. Gözaltılarım uykusuzluk ve yorgunluktan ve belki ağlamaktan morarmış ve şişmiş, dudaklarım ateşten dolayı hafif pembeleşmiş ve şişmişti. Saçlarımı elimle düzeltip hafifçe oturur pozisyona geçtim. Kafamı kapıya çevirdiğimde Miray'ın üzgün yüzü ve doktorun ciddi bakışlarıyla karşılaştım. Doktor muayene ettikten ve ilaçları yazdıktan sonra çıkmıştı. Tam doktor çıktı diye rahatlayıp eski rahat pozisyonumu almış saçlarımı da elimle karıştırmıştım. Kapıdan giren Miray'ı görünce gülmemi tutanamış ve haykırmıştım. "Abicim daha yaşlı doktor bulamadın mı, bu çok gençti." dedim alaylı bir şekilde. Miray da gülmesini durdurabildiğinde "Ya abi ya, bir kere çok başarılı bir doktor. Hem o kadar da yaşlı değil sadece 82 yaşında." söyledikleriyle gözlerim büyürken "Yok canım ne yaşlısı. Adam çıkışta mezarına gidecek o kadar anasını satayım" söylediklerimden sonra Miraya bakmak için kafamı çevirmiştim ki Mine elleriyle ağzını kapatmış gülmemek için zor duruyordu. Nasıl yanii? Kafamı hızla aynaya çevirip baktım ve gördüğüm görüntüyle aynaya tiksinç bakışlar atıp yorganı kafama çektim. Bir el yorganı kafamdan yavaşça çektiğinde Mineyle gözgöze gelmiştik. Kendimi toparlayıp "Hoşgeldin Mine. Yorulmasaydın keşke buraya kadar." dedim gözlerimi kaçırarak. "Yok ya, zaten canım sıkılıyordu. Ee böylr bütün gün oturacak mıyız? Hadi film izleyelim." dedi. Boş boş bakmaya devam ediyordum. Acaba kaç kere sevgilisi hasta olduğunda gidip ona baktı, onunla da film izledi mi? Binlerce soru dolanıyordu beynimde. Miray Mine'nin sorusunu onaylayınca odamdaki genelde ps oynadığım televizyondan bir bilim-kurgu açmışlardı ve izliyorduk. Filmin ortalarındaydık ve Mine yiyecek bir şeyler getirmek için mutfağa gitmişti. Mine'nin telefonuna gelen mesajla dikkatim dağılmıştı. Normalde asla yapmayacak olsam da şu an dayanamayıp bakışlarımı telefonuna çevirdim. Ekranda 'Berk' yazısını görünce sevgilisinin adı olduğunu hatırladım. İyice sinirlerim bozulmuştu. Ben her an yanında olmak için can atarken o Mineyle buluşmak istemiyordu. Onu hak etmiyordu.
Mine: Berk bu aralar beni ne kadar boşladığının farkında mısın?

Berk: Ya işlerim var biliyorsun canım

Mine :İşlerin mi var? İki haftadır arkadaşlarında tatildesin ve beni bir kez aramak için bile zamanın yok mu? Gerçekten mi?

Berk: Ya amma naz yaptın sen de. İşim var benim.

Mine'nin yüzündeki hüznü görebiliyordum. Onu böyle üzmeye hakkı yoktu. Olaya müdahale etmek istemiyordum ama mine'yi öyle gördükçe içim içimi yiyordu. Mine bana bakınca görmemiş gibi yapmak istemiştim ama çok geçti sanırım.

"Beni çok üzüyor ama ayrı kalamıyorum."

Tam bir şeyler söyleyecektim ki Mine nin telefonu tekrar titreşti. Ekran kilidini açtığında bilinmeyen bir numaradan geldiğini gördü. Gördüğü fotoğrafla Mine hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Görebilmem için fotoğrafı bana çevirdiğinde ağzım açık bir şekilde kalmıştım. Berk denen çocuk plajda bir kızla sarmaş dolaştı. Hiç bir şey söyleyemiyordum. Aynı numaradan bir de video gelmişti. Videoyu oynattığında aynı kızla Berk bu sefer de öpüşüyordu. Minenin ağlaması hızlanınca elimi omzuna atıp kendime çektim. Sevdiğim kadın sevdiği adam için omzumda ağlıyordu. Bu nasıl bir andı. Derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim, mavi gözlerine gözlerimi dikip bir damla gözyaşını gözümden uğurladım....

Ruhum Ellerinde SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin