BÖLÜM 2

1.2K 137 32
                                    

Hafta sonu bugünden itibaren bitmişti. Herkes istemeye istemeye polarlarına sarılarak okula doğru gelirken yaptığım tek şeyin kızların grup hakkında konuşmalarını büyük bir sessizlikle dinlemekti.

"Ya acaba sevdiklerimiz burada derken neyi kast etmişlerdi?"

Kübra kendi kendine düşünürken, Ebrar'ın aklına bir şey gelmiş gibi sinirle bana döndü. Birisi şuna kaşlarını çattığında maymun gibi göründüğünü söylesin.

Bana bakışlarından rahatsız olmuştum. Ayaklarımı masanın üzerine koydum ve ellerimi de cebime koydum. Bende kaşlarımı çatarak ona baktım.

Biraz daha öyle bakmaya devam ederse kafasını koparacaktım.

"Neden kavga ediyorsun? Bizi rezil ediyorsun Gizem. Adam akıllı dursana."

Sıkıntıyla nefesimi verdim ve gözlerimi kıstım. Aynı şekilde Gizem'de konuşurken sinirle yanlarından kalktım. İki yüzlü oluyor oluşları midemi gerçekten bulandırıyordu.

"Ne bok yediğiniz umrumda değil. Gruptan çıktığım için, götünüz arşa değecek. Merak etmeyin."

Bende olan bakışları umursamadım ve paramı alarak kantine doğru ilerledim.

Kızların sevgili merakı beni öldürüyordu. Neden elde etme çabasına giriyorlardı ki? Ya da neden sürekli flört döneminden istiyorlardı. Ulan aşk zaten uzaktan sevmek değil miydi? Neden bu kadar samimiyetsizlerdi?

Ben uzaktan seviyordum, Gökhan'ı.

İçimde ki yangın daha da büyürken, kantinci Resul abiden ülker çikolatalı gofret aldım ve bulduğum boş bir masaya oturdum.

Kantinden bir hayvanı andırır gibi gülüşme sesleri gelirken, gözlerimi oraya çevirdim. Emirhan ve Enes beni görür görmez masama doğru geldiler. Doğruldum ve onlara 'amaç?' Der gibi baktım.

"Neden gruptan çıktın?"

Enes'in sorduğu soruyla beraber kısa bir bakış attıktan sonra buraya doğru Eylül ile gelen Gökhan'a baktım. Heyecanlanmaya başlayan bedenime cimcik atarak rahatladım ve derin bir nefes verdim.

Buranın havası kaçmıştı. Ayağa kalkacak vakit birinin kolumla tutmasıyla geri yerime oturdum.

"Hiçbir yere gitmek yok, küçük hanım."

Enes kolumdan tuttuğunda gözlerimi Gökhan'a çevirdim. İlk başta kolumda ki ele bakan Gökhan, yalandan bir gülümsemeyle bana baktı.

Güzel gülme, ulan.

Sinirle olduğum yere otururken gözleri tekrardan gözlerime çıktı. Derin bir nefes verdim ve kolumu Enes'ten sertçe çektim. Bu ne hayvanlık? Yoksa ben mi çok zayıftım lan?

"Sizinle aynı ortamda dahi bulunmak istemiyorum."

Arkadan bizim kızlar da gelmeye başlarken, sinirle nefesimi verdim ve tekrardan masaya oturdum. Sırf beni istemedikleri için burada oturacaktım.

Şerefsizlik yine üstümdeydi.

Kaşarlık da Eylül'de.

"Selam."

Kübra elinde ki su şişesini dikkat çekmek amaçlı basket atarak çöpe gönderirken erkeklerin seslerine maruz da kalmıştı. İstediği de bu değil miydi?

"Ee?" Dedi kıvırcık Enes. Devamında da Emirhan konuştu.

"Derse girmiyoruz?"

Onaylatmak amacı bizim kızlara bakarken yan bir bakışla, Emirhan'a baktım.

"Ben giriyorum. Sizin gibi boş adam değilim."

Benimle beraber Eylül'de konuşurken, ona bakmamak için yumruklarımı sıktım. Şimdi dalabilirdim, ona.

"Komik."

Eylül'le Gökhan tam karşıma otururken Emirhan ve Enes'te iki yanıma oturmuşlardı. İki sandalye daha çekilip oturan Ebrar ve Kübra ikilisiydi.

"Komik bir şey mi var?"

Gözlerim keskince Eylül'ü bulurken, Eylül ise gülümseyerek dirseklerini masaya koymuştu. Bu kendini ne sanıyordu? Sapsarı dişleriyle midemi kaldırmaya yetmişti.

"Sen neden bu kadar asisin? Böyle olmanı tetikleyen amaç? Bu sana zarar verir güzelim."

Gözlerimi kıstım ve sandalyeye yayıldım. Hoş bir gülümseme sunmazken tüm bakışların bende olduğunu biliyordum.

"Yapım bu. Sana ne?"

Dediğim gibi ben böyle bir insan değildim. Herkese adam gibi cevap vermemin yanında saygımı da korurdum. Ama bu benim sevdiğim çocuğun sevgilisi. Nasıl davranmamı bekleyebilirdiniz ki?

"Yapını yesinler." Diyen Emirhan'a dönen bakışlarla, kısa bir şekilde yutkundu. Direkt gözleri beni bulurken telaşla gülümsedi.

"Ya öylesine dedim."

Gökhan sıkıntıyla nefesini verdiğinde, gözleri bana döndü. Kaşlarını çatarak bana bakarken bende boş bir surat ifadesiyle ona baktım.

Bakışları hafiften yumuşarken -ya da sadece benim kuruntumdu- Eylül'ün onun yanağından öpmesiyle bende olan bakışları direkt ona kaydı. Gökhan sonra gülümsedi.

Ve ben o an sadece o gülüşün bana özel olsun istedim. Yemin ederim o kadar istedim ki, gerçekleşmesi için dua ettim.

"Canım?" Dedi, sarı Eylül. Canına koysunlar.

Ayağa kalktım ve Emirhan'ın ayağını ezerek kantinden dışarı doğru fırladım. Bu kadar görüntü yeterdi. Midemi bulandırmaya yetmişti. Sinirle tuvalete doğru ilerlerken aldığım nefesi sinirle verdim.

Derse girmemek için bir yalan uydurmaya başlarken, aklıma bizim sıska müdür geldi. Ben onun bir numaralı adamıydım. Şimdi gidip, saçma sapan bir görevi isterdim o da verirdi. Bu sayede dersten 'müdür çağırdı' diye ayrılabilirdim.

Ellerimi yıkar yıkamaz çıkarken, erkekler tuvaletinden Gökhan çıkmıştı. Göz göze geldiğimizde yutkundum.

Yanıma yaklaşıp omuz atarken yangın merdivenlerinden diğer tarafa gittiğini gördüm. Omzumu ovalayarak çıkarken, neden böyle bir şey yaptığına anlam verememiştim.

***

Okul çıkışı eve doğru ilerlerken, taktığım kulaklıkla rüya alemine doğru ilerliyordum. Rüya aleminde, instagram'dan bir mesaj gelmişti.

Kızılseven: Garip.

Kızılseven: Gördüğüm güzel şeyleri seninle karşılaştırıp, sonucunda seni seçiyor olmam çok garip.

Kızılseven: Ya da,

Kızılseven: Bahçe de gözümün sadece seni görmesi,

Kızılseven: Çok garip.

Sadecegizem: Anlamadım?

Kızılseven: Senden tek bir ricam var.

Sadecegizem: Ne gibi?

Kızılseven: Lütfen şapkanı tak.

Kızılseven: Saçlarını kimse görmesin.

Kızılseven: Mümkünse gülme veya konuşma.

Kızılseven: Ben seni böyle sevdim, onlar sevmesin.

******

Bölüm gecikmesi için çook kızgın bir tayfa ve Yaprak gideeer. 💞

SENSİZLİĞİ BANA SOR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin