Karşımızdaki uzun boylu, geniş omuzlu ve sert görünüşlü takım elbiseli bir adamdı.Jungkook'a benzer bir yan aramıştım ama yoktu. Oldukça esmer bir yüzü vardı. O kadar keskin bakıyordu ki tüylerim ürperiyordu.
Jungkook'un annesi güzel olmalıydı.
"KİM BAŞLATTI LAN BU KARGAŞAYI?"
Ağzından tükürükler saça saça konuşmaya başladığında Jungkook'un kolumdaki ve belimdeki eli sertleşti.
Beni hızla çekip babasının önüne doğru yürüdüğünde ne yapmaya çalıştığını anlamaya başlamıştım.
"Bizdik."
Adamın sinirden kıpkırmızı olmuş yüzü kasılıp kasılıp gevşiyordu.
Yüzünün sol tarafında derin bir yara izi vardı.
Bize doğru hışımla döndüğünde gözlerini şaşkınca açtı. Tanımıştı.
"J-Jungkook?"
Jungkook'un kolumu tutan eli daha da sıkılaştığında ona baktım. Aşırı gergin görünüyordu. Gergin ve sinirli.
Şimdi gidip adama bir yumruk atsa etrafındakilere oğlu olduğunu açıklayamadan öldürülürdü. Umarım bunun farkındadır diye düşündüm.
Donup kalan adam kalabalığı hızla yarıp yanımıza geldiğinde etrafındakilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan Jungkook'a yumruk attı.
"Küçücük velet nasıl gelip benim mekanımda sorun çıkartırsın?"
Şaşkınlıkla yerdeki Jungkook'a baktım.
Ciddi bir şok geçiriyordum.
Dudağındaki kanı silip ayağa kalkan Jungkook ise ifadesiz ama çaresiz gözüküyordu.
"Bunları alın ve bodruma götürün. Birazdan görüşmeye geleceğim. Yaş sınırı yok mu buranın? Uç kurularına düşkün ergenler."
Bizden bahsediyordu.
İki adam kollarımdan tuttuğunda Jungkook önde ben arkada bodruma fırlatıldık.
Soğuk zemin çıplak bacaklarımın donmasına neden oluyordu. Sessizce duvara yaslandım.
Karanlıktı ama gözüm alıştıkça Jungkook'u görebilmeye başlamıştım.
Ağlamıyor gibi gözüküyordu. Sakince duvara yaslanmış oturuyordu.
Gözlerimiz buluştuğunda bakışlarımı ayaklarıma doğru çektim.
"Bana kızgın mısın?"
Başımı onaylar anlamında aşağı yukarı salladım.
"Özür dilesem geçer mi?"
Gözlerim dolmuştu.
Aşırı yoğun bir duygu karmaşası yaşıyordum. Benden özür diliyordu böyle bir durumda.
Özür dilemesi gerekiyordu elbet ama sanki şu an düşünmesi gereken en son kişi benmişim gibi geliyordu.
Başımı iki yana sallarken ağzımdan çıkabilecek bir hıçkırığı engellemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Neden ağlıyorsun? Seni asla o adamlara bırakmazdım. Plandı. Hepsi plandı yemin ederim. Senin o adamı döveceğini biliyordum ki sen dövmesen ben döverdim. Amacım sadece karışıklık çıkarmaktı. Babam böylelikle gelicekti."
Ellerimle göz yaşlarımı sildim.
"Geleceğinden nasıl bu kadar emin oldun?"
"Daha önce buraya Namjoon ile geldiğimi söylemiştim ya. Babamı görmeye gelmiştik. Konuşmaya çalıştık ama kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu. Kötü bir olay çıkmadıkça gelmez dediler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friend | JJK
Fanfiction"Bu işe tamamen girmeden çıkamazdın ama bir kere girersen zaten çıkama ihtimalin yoktu." Dikkat! Smut, fluff, dark romantizm, güzel anlar, şiddet, küfür ve duygusallık içerir. Eğer 18 yaşından küçükseniz lütfen okumayınız. Kitabın telif hakkı geçerl...