6

176 17 5
                                    

Selamlar. Biliyorum çok çok çok çok çok çok çok geciktim. Özür diliyorum hepinizden. O zaman hemen başlayalım.

Bazen insan silinmek istiyor. Yok olmak... Ve geri dönmemek.

Şu an olduğu gibi. Midemdekileri boşaltırken ne yapabileceğimi düşünüyordum.

Sonunda içimde bir şey kalmayınca doğrulmak zorunda kaldım. Ne yapacaktım şimdi? Önüme uzatılan peçeteyi alıp ağzımı sildim.

Şimdi ona dönmeli ve neden arabaya bindiğimi açıklamalıydım.

Ama nasıl?

Düzensiz attığım bir adım yüzünden düşecek gibi oldum. Son anda dengemi sağlayıp doğruldum. Derin bir nefes alıp arkamı döndüm. Tam da tahmin ettiğim gibi sinir küpüne dönüşmüş bir Emir'le karşılaştım.

"Dinliyorum."dedi sinirli görüntüsüne tezat olarak sakin bir ses tonuyla. Derin bir nefes daha aldım. Gözlerimi gereksizce etrafta dolaştırıp konuştum.

"Babamı son kez görmem gerekiyor. Ona söylemek istediklerim var. Lütfen beni eve gönderme. Bende gelmek istiyorum." Konuşmamı bitirince rahatsız edici bir şekilde sessiz geçen bir dakikanın sonunda şaşkın şaşkın bakacağım o cevabı verdi.

"Bin!"

...

Gerçekten kızmamıştı. Sessizce arabaya binmiş Konya'ya gidiyorduk. Tek kelimeyle inanılmazdı.

Tedirgin bir şekilde ona döndüm. Dikkatle yola bakıyordu. Bunun sebebini sormalıydım. Yoksa içim içimi yiyecekti. Boğazımı temizledim.

"Emir?" Karşılık vermesini bekledim. Vermedi. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Sor!"

"Şey... Hani ben arabaya izinsiz bindim ya... Sen, neden kızmadın?"

"Kızmadım diye mi suçluyum şimdide!"

"Hayır, ama sorumun cevabı bu değil."

"Çok merak iyi bir şey değil."

"Emir merak ediyorum. Lütfen! Kafandakini bana da söyle!"

"Kızmadım çünkü bu fırsat benim elime geçmiş olsaydı bende kullanırdım!" Haklıydı. Yine haklıydı. Bu fırsat benim elime bir daha geçmeyebilirdi. Onun annesinin cenazesi geldi aklıma. Muhtemelen onunda aklına gelmişti. Çünkü soluk bakıyordu. Bu soruyu sormamam gerekiyordu. Uyuyorken daha iyi bir yolculuk olduğuna kanaat ederek başımı cama yasladım.

...

Gözlerimi açıp kafamı camdan kaldırdım. Hala yoldaydık. Hava kararmıştı. Emir'e döndüm. Gözlerinden uyku akıyordu.

"Hiç durduk mu?"

"İki kere."

"Keşke beni uyandıraydın." Ben uyumuştum ama o uyumamıştı ve çok uykulu görünüyordu. Aklıma gelen bir fikirle aniden konuştum. "İstersen ben kullanayım." İki saniye kadar bana bakıp tekrar önüne döndü. Şaka yapmıyordum ama. "Ben ciddiyim."

"Ben ölmeye hevesli değilim."

"Araba kullanmayı bil,yorum. Ayrıca uykulusun ve şu durumda senin sürmen daha tehlikeli." Sessizlik... "Emir bir kerede enim dediğimi yap. Çok uykun var."

"Sana ne bundan Mislina! Otur oturduğun yerde!"

"Ama ben sana ne demiyorum."

"Aynı şey mi?"

HAYALLERİNİ ARAYAN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin