9. Karın İlk Düşüşü (Birinci Kısım)

275 21 9
                                    

Taehyung'un elleri Jungkook'unkileri sımsıkı ama bir o kadar da nazik tutuyordu. Jungkook Taehyung'un vücudunu saran suçluluk duygusunu ellerinin arasından bile hissediyordu. Onun içinden geçen duyguları bir kitapmış gibi okuyordu. Jungkook için hissettiği üzüntü ve müstakbel eşine karşı duyduğu öfke içinde karışıp kaçınılmaz bir girdap oluştururken Jungkook'un yapabileceği tek şey elini tutmaktı. Foyası ortaya çıkmıştı ve geri dönüşü yoktu.

Seokjin'in birkaç saat önce kavga ederken ağzından bir şeyler kaçırdığını söylediği mesajı aldığında hissettiği korku artık geri döndürülemezdi. Taehyung, Jungkook'un ilişkisi ile ilgili her şeyi öğrenecek ve kendini suçlayacaktı. Jungkook'u yine hayatından çıkarıp kaçmaya çalışacaktı. Bunun için çok geç olduğunu anlamayacaktı. Jungkook içine düştüğü tavşan deliğinde çok derinlerdeydi.

Seokjin'in evinde olması bile tehlike arz ederken Jungkook, Taehyung ile el ele tutuşuyordu. Jungkook'un, Taehyung'un ellerine ayrı bir zaafı vardı. O güzel ellerinden ayrı kaldığı yıllarda nasıl hayatta kaldığını bir tek kendisi biliyordu. Taehyung'un nazik dokunuşları, haylaz uzanışları rüyalarında onu hiç terk etmezken gerçekliğe döndüğündeki delirtici yalnızlığını hiçbir zaman unutacağını sanmıyordu.

Jungkook'un telefonunun çalması ile herkes gerilirken Taehyung'un çalışma arkadaşı, Jimin'i alıp mutfağa geçmişti. Böyle olması daha iyiydi. Seungwol ile konuşurken ne kadar az kişi dinlerse o kadar iyiydi. Seokjin ile göz göze geldiklerinde Jungkook'un gözlerindeki endişe Seokjin'e de yansımıştı.

Taehyung'un telefona uzanması ile bakışmaları kesilirken Jungkook hızlıca yerinden kalkıp Taehyung'dan uzaklaştı. Bileğini aniden çekmesinden ötürü şiddetlenen ağrısı Taehyung'un yüzündeki ifadeyi gördükten sonra önemsiz bir detaymış gibi kenara atılmıştı. Taehyung'un ilk defa kendisine bu kadar öfkeyle baktığını görüyordu. Bu öfke kendisine yönelik değildi. Ama yine de Jungkook'un canını yakıyordu.

Taehyung ayağa kalkıp yanına geldiğinde Jungkook çalan telefonu göğsüne çekmişti. Önüne geldiğinde Jungkook nefesini tutarken Taehyung alnını Jungkook'unkine yasladı. Dudaklarının arasından geçen nefesleri ikisini de sakinleştirirken Jungkook kendini geri çekip uyarı niteliğinde baktı. Kendini Taehyung'un yerine koyduğunda anlıyordu ama emeklerinin boşa gitmesine izin veremezdi.

Telefonu açıp kulağına götürürken Taehyung'un gözlerinin içine bakıyordu. Jungkook "Müdahale etme. Bunu kendim halledeceğim." dedikten sonra Taehyung ikilemde gibi baksa da Jungkook'un en az kendisi kadar inatçı olduğunu biliyordu.

"Jungkook."

Seungwol'ün sesi normalde olduğundan daha yumuşaktı. Kalın sesi nadiren yumuşar, çok seyrek olarak kendinden taviz verirdi. Duyan bir başkası suçluluk duyduğunu düşünebilirdi. Söz konusu bu adam olduğunda Jungkook neyin en olduğunu iyi biliyordu. Suçlu hissetmiyordu. Suçlu hissettiğini düşündürerek Jungkook'un yanına dönmesi ve affetmesi için manipüle etmek istiyordu.

Jungkook onun suçluluk duyup duymadığını önemsemiyordu. Onun Jungkook'a duyduğu ihtiyaçtan delirmesini istiyordu. Seungwol'ün ona karşı olan hislerinin çiçekler ve böcekler olmadığını öğreneli çok olmuştu. Duyduğu takıntılı bir bağımlılıktı ve Jungkook onun yanına geri dönmediği her saniye kendini tüketecekti. Ağlayacaktı belki.

"Jungkook, neredesin? Seokjin'le misin? Niye telefonlarıma şimdiye kadar dönmedin? Seni çok özledim bebeğim." derken sesi yalvarır gibi çıkıyordu. Paranoyak davranışları başlamıştı. Jungkook'un her an bir başkasına gideceği inancı onu kemirirken dayanamayıp sesini yükseltmişti.

"Jungkook cevap ver. Yalvarırım. Neredesin? Özür dilerim."

Jungkook, Seungwol'ün boş özürlerine daha fazla dayanamayıp sözünü kesti. "Bu haldeyken eve döneceğimi mi sanıyorsun?"

Affair / TaeKook / YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin