Nefesimin kesilmesini umursamadan ağaçların arasından geçerek koşmaya devam ettim, bir kez gittiğim yolu ve büyükannemin anlatışını düşünerek. Birkaç dakikanın sonunda, ağaçların önünü kapatması sebebiyle tamamı görünmeyen nehir kenarındaki ev dikkatimi çektiğinde bacaklarıma biraz daha yüklendim.
"Balaccie!" seslenişlerimle kapının önünde durduğumda soluklanmak için kendime fırsat tanımadan bir elimi kapı açılana kadar çekmemek üzere zile bastırdım. Bağırışlarımın şiddeti, kapıya vuruşlarım ile aynı oranda artarken gözlerim pencerelerde geziniyordu. "Burada olman lazım." diye fısıldadım, geçen her saniye beni büyük bir umutsuzluk denizine atarken. Açılmayan kapıya vurmaktan acıyan elim, omuzlarımla birlikte düştü.
"Amacın zilimi bozmak ve kapımı kırmak değildir umarım?" diye mırıldanan ses, oldukça kısık çıkmasına rağmen irkilerek elimi zilden çekmeme sebep olmuştu. Hızla arkamı dönerken geçen seferki yaşlı teyzeyi görmeyi umsam da karşımdaki onun genç modeliydi. Gözleri, keskin yüz hatları, ince ve kemikli parmakları, boyu, her şeyi yaşlı teyzeye benziyordu, yüzünde bir tane bile kırışıklık olmaması dışında.
"Siz?.." ile başlayan sözlerimin devamını getiremedim. Bana yaklaşmasını sağlayan her adımda gözlerindeki altın hareler daha da ışıldıyordu. "Balaccie?"
"Ah... Demek beni tanıyorsun?"
"Yani... Gerçekten Balaccie misin? Tanrı'm! Eğer sen gerçeksen... Vampirler, kurt adamlar, elfler ve daha bir çoğu... Onlar da gerçek mi?"
"Buraya bunu sormak için gelmediğine eminim." derken yüzünde, daha önce hiç görmediğim kadar, zarif bir gülümseme vardı.
Silkelenip kendime gelmeye çalıştım. Aklımı bir an önce toplasam iyi olacaktı. "Yaklaşık bir ay önce geldiğimde..." şeklinde başladığım sözlerin devamını getiren o oldu.
"Çerçevenin süresi doldu. Sen de belki yeni bir çerçeve alarak belki de başka bir şekilde kızı geri getirmek istiyorsun." söyledikleri noktası noktasına doğruydu. Onu gördüğümden beri her saniye artan şaşkınlığımı gizleme gereği görmeden yuvalarından çıkmak üzere olan göz kürelerimi yok sayarak başımla onayladım onu. Birkaç dakika olduğum yerde beklememi söyleyip yanımdan geçerek eve girdi.
Son zamanlarda olduğu gibi olanları sorgulamayı ertelemeye çalıştığım sırada hafta sonuna kadar erteleyemediğim, yokluğu sebebiyle okuldan kaçmama sebep olan kızın bir kez daha aklımda taht kuruşuna izin verdim.
❛❛Okul çıkışı Hyunjin ile kitapçıya gitmek için yaptığımız plan, iki kişinin de eklenmesi üzerine sinemaya gitme planı olarak değişmişti. Öğretmenlerin, uyrukları sebebiyle, birbirlerine yönlendirmesi üzerine tanışan kuzenim Yukhei ve altı yaşından beri Kore'de yaşayan Yuqi, bizi yok sayarak film kavgasına girişmişlerdi gişenin önünde.
"Aksiyon filmine girmeliyiz diyorum sana!" derken işaret parmağı ile istediği filmi gösteren Yukhei, yerinde tepiniyordu.
Karşısındaki kız ise istediği filmin aksine büyük bir olgunluk göstererek kollarını önünde bağlamış, sinirle Yukhei'ye bakıyordu. "Asla! Olmaz! Ben aylardır bu filmin çıkmasını bekliyorum!"
"Beni bir çocuk filmine sokamazsın Yuqi! Hele ki utanmasalar 'dört yaş ve altı' uyarısı verecekleri bir çocuk filmine asla sokamazsın!"
"Hah! Sen de beni uyduruk bir aksiyon filmine sokamazsın!" derken oldukça sinirli görünüyordu Yuqi.
"İstersen girmeyebilirsin. Girmen için zorlayan yok." diyen Yukhei ise fazlasıyla mızmız görünüyordu.
İstedikleri filmler tam tersiymiş gibi hareket etmeleri kahkaha atmamak için kendimi kasmama sebep olsa da Hyunjin'in her saniye çatılan kaşları, bu çabamı yerle bir ediyor, yanağımın içini ısırmama sebep oluyordu. Derin bir nefes alıp bakışlarımı etrafta gezdirdim, tartışmayı dinlemeye devam ederken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
muse ❧ renjun ✅
Fanfiction❛❛O... Hayallerimden daha güzeldi.❜❜ Tüm hakları saklıdır. Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır.