UZUN BOYLU YARATIK

116 45 25
                                    

Büyük bir gürültüye ve sağ tarafımda hissettiğim acıyla uyandım. Yine yataktan düşmüştüm. Yatağa ve hayata söverek ayağa kalktım. Odadan çıkıp koşarak lavaboya gittim. Tüm işlerimi hızlıca halledip yine koşarak odama gittim. Odaya girince kendi kendime düşündüm. Seslice tabi ki.
"Ya Afra sen neyin kafasını yaşıyorsun yavrum."
"Hoop yavrum falan mesafeyi koruyalım!"
"Mesafeyi geç de sen niye koşuyorsun acaba. Okula gidiyon ne bu heyecan?"
"Çok mantıklı lan ben okula gittiğimi unuttum"
"Bak yine aklıma geldi. Kim lan bu öğrencilere erken kalkma zulmünü yaşatan vicdansız?"

Aşağıdan annemin sesi geldi.
"Kendinle kavga etmeyi bırak da hazırlanıp kahvaltıya yetiş küçük hanım!"
Üzerimi giyip çantamı da alıp merdivenden kayarak aşağı indim.
"Herkeşe günaydınlar efenim. Ve iyi günler!"
Masadan ağzıma bir salatalık atıp evden çıktım. WhatsApp'a girip bizimkilere mesaj attım
Afra: Nerdesiniz lo?
Alp:çıktım geliyorum.
Leyla:yoldayım.
Selim: Annemden kurtulabilirsem eğer 10 dakikaya yanınızdayım.
Mete:Ben çoktan geldim. Hadi çabuk olun.
Çağrı: Ya affınıza sığınarak bir şey soracam biz nereye gidiyoz?
Mete: Oğlum mal mısın okula gidiyoz ya.
Çağrı: Ne okulu oğlum bugün pazar değil miydi?
Afra: Çağrı knk üç haftadır her sabah o günün Pazar olduğunu iddia ettiğinin farkında mısın?
Çağrı: Ya ben pazar gününden sonraki günlere zor geçiyorum.
Alp:Tamam hadi hazırlan çabuk. Geç kalacağız.
Çağrı:beni beklemeyin. Ben yaralıyım sizi yavaşlatırım siz devam edin dostlarım!
Selim:Oğlum hadi ya senle mi uğraşalım ben de evden çıktım hepimiz bekliyoruz. Eğer yok yazılırsak sana türlü işkenceler yaparım.
Çağrı:tamam hazırlanıyorum Selim Reiz.

Buluşacağımız parka mesajlaşarak anca gelebildim. Her zaman toplandığımız çardağa gidecekken gördüklerime şoka uğradım. Ne bir adım ileri ne de bir adım geri atabiliyordum. Sonunda kendimi toparlayıp arkamı döndüm. Dönmemle karşıma Alp ve Selim çıktı. Şokla onların yüzüne baktım. Görmemeliydiler bu manzarayı.
"Bu-burdan gidelim mi?"deyip koşarak uzaklaştım. Onlarda arkamdan koşuyorlardı. Çağrıların evinin köşesine gelince durdum. O sırada Çağrı geldi.
"Noluyo lan? Sen niye nefes nefesesin. Biri mi kovalıyor? Afra cevap ver bak kıllanıyorum. Ne oldu niye nefes nefesesin?"
Çağrı beni soru yağmuruna tutarken Alp ve Selim de geldi.
"Afra niye koşuyon kızım? Ne oldu?"
"Yok bir şey ya hadi okula gidelim. Geç kalıyoruz." Deyip hızlı hızlı yürümeye başladım. Ama birden havalanıp eski yerime getirildim. Üç tarafımda sarılıydı kaçacak yerim yoktu. Arkadan hızla gelen Mete ve Leyla'yı görünce dikkatlerini dağıtmak için "Oha ama bu kadar da olmaz"dememle hepsi arkasını döndü. Bende fırsattan istifade koşmaya başladım.

Okula gelince hızla kızlar tuvaletine girdim. Klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum. Şimdi ben nasıl onları öyle gördükten sonra yüzlerine bakacaktım hiçbir şey olmamış gibi.
Off ya! Niye bunlar hep benim başıma geliyor ki? Tuvaletin kapısına vurulunca irkildim. Ardından  Leyla'nın sesi geldi
"Afra napıyorsun orda? Çıksana!"
" Sen git ben birazdan gelirim. Motoru bozmuşum da."
"Tamam peki. Geç kalma ama ders fizik. Adam hiç affetmez yok yazar."
"Tamam sen git!" Deyip onu gönderdim. Ders zili çalınca koşarak nöbetçi öğrencinin yanına gittim. Daha önce bu okulda görmediğim bir çocuktu. Okulun neredeyse tamamını tanıyordum ama bunu hiç görmemiştim. Küçük de değildi. Benden büyük duruyordu. Gerçi dokuzlarda benden büyük duruyordu orası ayrı bir şey. Hızlıca yanına gittim. Bir sürü kağıtla uğraşıyordu.sesimi kısarak çağırmaya çalıştım.
" Pişşt!" dedim dönmedi.
"Hişşt!"
"Hey!"
"Lan!"
Kafasını kağıtlardan kaldırıp sonunda bana dönebildi. İşaret parmağımla ' gel' işareti yaptım. Çağırmamı bekliyormuş gibi ayağa kalktı ve yanıma geldi. Bu çocuk niye sırıtıyor. Yanıma gelince anladım ki aramızda baya bir boy farkı var.
'oha oğlum bu boy ne? Kaç metresin sen?' diyen iç sesimi
'sus kız sanki hiç boylu Poslu birini görmedin' deyip susturdum.
"1.94" deyince "hı" dedim. Ne diyor la bu?
" Hani dedin ya 'Oha oğlum bu boy ne? Boyun kaç senin?' diye boyumu söyledim ben de. 1.94"
"Ha onu diyon sen. Aman boşver şimdi boyu falan. Senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Seninle sevgili olmamı mı isteyeceksin?"
"Ne alaka be? Ben seninle niye sevgili olayım?"
"Seni de anlıyorum benim gibi yakışıklı çocuğu görünce sevgili olmak istedin? Eh sende fena değilsin. Olabilir. Biraz boyun kısa onu da topuklu ayakkabıyla hallederiz."
"Bana bak oğlum. Sen neyin kafasını yaşıyorsun? Ne sevgilisi ne topuklusu! Seni çok pis benzetirim bak! Yardım isteyek dedik. Yardıma muhtaç birine denk geldik. Senin psikolojik desteğe ihtiyacın var. Tanıdığım doktorlar var istersen senin için konuşabilirim!"
" Senin gittiğin doktor olursa çok memnun olurum!"
" Ya oğlum ben nereden bulaştım sana ya? Git tamam bir şey istemiyom!"  Deyip arkamı döndüm arkamı dönmemle ayağımın kayması ve o muhteşem düşmemek için çırpınma hareketi başladı. Düşeceğimi anlayınca gözlerimi kapattım ve gelecek acıyı bekledim.

Bir dakika ya niye hala düşmedim. Gözümün tekini yavaşça açtım ve karşımda bir adet sırıtan uzun boylu yaratık. Ondan kurtulayım derken bu sefer ikimizde yalpalamaya başladık ve sonunda olan oldu. O altta ben üstte yere düştük. Ard arda ismimin tekrarlanmasıyla kafamı kaldırdım ve karşımda dört adet sinirli ve bir adet şaşkın göz gördüm. Ayağa kalkmaya çalıştıkça daha beter düşüyordum. En sonunda biri ceketimin kapşonundan tuttu ve beni çekiştirerek ayağa kaldırdı. Kim diye baktığımda sinirli bir Mete'yle karşılaştım.
"Eyvallah karşim" deyip bir adım attım ama tekrar geri çekildim. Gözüyle yerden kalkan uzunu işaret etti. Bende bilmem gibi bir işaret yaptım. Bu sefer kaslarını çatıp gösterdi.
"Tamam anlatacağım" dedim. Şimdi herkesin içinde söyleyemezdim buraya neden geldiğimi. Bir yalan uydurmam gerekti.
"Şey ya bizim bir durum şeyi vardı. Ben de o durumu şey etmek için buraya gelmiş bulundum. Daha sonra giderken ne olduysa birden şey oldu ve son durum bu." Dedim.
Selim konuşunca ona döndüm.
"Ne durumunuz vardı sizin. Üstelik bizim bilmediğimiz!"
Uzun boylu yaratık atladı araya
"Pardon da siz kimsiniz ki bu kızın üstüne bu kadar geliyorsunuz?" İşte onu demeyecektin. Alp yavaş yavaş çocuğa yaklaşıp elini sertçe omzuna attı.
" Biz kimiz demek?" Çağrı da yanına gelip diğer omzuna sertçe elini attı.
"Biz soralım o soruyu sen kimsin de bu kızı bize savunmaya kalkışıyorsun."
Bu olaya bir el atmam gerekti. Çocuk hiç suçu yokken benim yüzümden hırpalanacaktı.
" Ya hadi derse gidelim!" Dedim dikkatlerini dağıtmak için ama aynı anda gelen dört adet "sen sus!" Uyarısıyla çenemi kapattım.
" Ya ama.."diyecekken yine aynı şekilde susturuldum. En sonunda dayanamayıp kapşonumu Mert'den kurtarıp yanlarına gittim.
"Eeh yeter be! O benim sevgilim" diyiverdim bir hışımla. Ne dedim lan ben!!!  Bana bakan kötü ve şaşkın bakışlarla
" Yani o benim sevgilim mi acaba ki siz bu kadar üsteliyorsunuz? Alt tarafı çarpıştık. Beraber Yere düştük. Abartılacak bir şey yok ki" dedim masumca.
Selim atladı lafa
"Alt tarafı mi?"ardından Mete
"Tabi canım alt tarafı burun buruna yere düştünüz!" Dedi sonunu vurgulayarak. Ardından Alp
"Alt tarafı böyleyse üst tarafını düşünemiyorum ben."
" Benim aklıma geliyor da düşünürsem bu dallamaya dalarım ben."
Uzun atladı tabi hemen. Bu çocuk niye her halta atlıyor ki bu bir sussun ben halledeceğim.
" Dallama falan ayıp oluyor ama gençler. Ayrıca şu ellerinizi de çekin " deyip omzundaki ellerden kurtuldu.
Koridorun başından gelen
"Noluyo lan burada!" Sesiyle hepimiz o tarafa döndük. İki çocuk bize doğru geliyorlardı. Yanımıza gelip uzunun yanına geçtiler.
"Hayırdır bir sorun mu var?" Dedi sağındaki yeşil gözlü çocuk.
" Varsa söyleyin halledelim!"dedi solundaki fazla kaslı çocuk. Oha ya bu nasıl bir grup. Hepsi sırık gibi. Biri fazla kaslı. Öbürü onun kadar olmasa da o da kaslı. Uzun zaten boydan avantajlı ama çelimsiz birisi de değil. O üçü ve bizim dörtlü birbirlerine iyice yaklaştılar. Hepsi birbirine çok sinirli bakıyorlardı. Kesin kavga edecek bunlar. Bari müdür görmese. Benim arkamdan gelen yüksek voltajlı bir adet müdür sesiyle içimden kendime çok güzel bir küfür savurdum ve yavaşça arkamı döndüm.
"Noluyo evladım burada?"
Bizim grup birbirine işte şimdi sı*tık bakışı atmaya başladı. Bu durum olayın daha da vahim olduğunun göstergesi.
"Çabuk odama!" Diye bağırınca hepimiz el mecbur müdürün odasına doğru yol aldık. O sırada içimden geçen tek şey
"Allah'ım ne olur annemin haberi olmasın!" Duasıydı. Amin deyin kız. Yoksa vallahi sıkı yönetim başlar. İşte o zaman zor görürsünüz eğlenceyi.

Oylamayı unutmayın Cankuşlar 😘😘😘

SAÇMALIK(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin