Dedektif Matthew olayı çözmüştü sanırım. Suratındaki anlamsız ifade yerini şaşkınlığa bırakmıştı çünkü. Ama ben de çözmüştüm. Korkudan elim titremeye başladı ve not elimden kayıp yatağın altına düştü. Johnson eğilip notu almaya çalışırken aklımdan Dedektif Matthew'e verdiğim ifadede söylediklerimi geçirdim.
"Dediğim gibi hava çok soğuktu Dedektif. Nora da havuzun başında titreyerek kollarını sarmaya çalışıyordu. Ona hırkamı verdim ve kısa süre sonra da beraber eve girdik. Ama inanır mısınız, arkadan tıpkı benim gibi görünüyordu. Sadece hırka biraz bol gelmişti. Bu yüzden biraz kıskanmıştım. Ben ona göre biraz daha kiloluyum sanırım."
"Asıl olaya dönebilir miyiz Nancy? Gereksiz ayrıntılarla vakit harcamayalım."
"Peki. İşte sonra eve girdik. Salonda oyun oynanıyordu. Ben de onu odama götürdüm. Fazla yorgundu ve uyuması gerekiyordu. Belli ki götürmemeliymişim. Sonra partiye döndüm. Johnson son anda gelip sürpriz yaptı. Johnson'la beraber odama gidecektik. Ben orada Nora'nın uyuduğunu söyledim ama Johnson odaya daldı. Sonrasını biliyorsunuz zaten."
İfademde söylediklerimi düşündükten sonra her şeyi tam olarak çözdüm. Benim hırkam katili şaşırtmıştı. Nora'nın hırkamı giymesi, saçını topuz yapması. Odamın camının önünde telefonuyla uğraşması. Tıpkı benim gibiydi. Katil onu ben sanmıştı.
"Nancy" diye seslendi Dedektif ve bir süre bekledikten sonra devamını getirdi. "Kısa ve net bir şekilde söylüyorum. Peşinde bir katil vardı ve katil Nora'yla seni karıştırdı. Ona hırkanı verdiğini söylemiştin ve tıpkı senin gibi göründüğü söylemiştin, değil mi?" dedi uzun uzun ve sanki ben çözmemişim gibi açıklayarak.
Lily'nin verdiği tepki aklıma geldi.
"Partim nasıl Lily? Ayrıca Frank neden gelmedi?"
Lily büyük bir çığlık kopardı.
"Ne oluyor Lily?"
"Şey... Seni orada sanıyordum." dedi ve yatak odamın camını gösterdi. Işık yanıyordu ve Nora camın önünde arkasını dönmüş bir şekilde telefonunun şarjını camın oradaki prize takmaya çalışıyordu. Yüksek sesle bir kahkaha attım.
"Ya o Nora! Ona hırkamı verdim. Ve hastalanıyordu sanırım ve uykusu vardı. Bu yüzden odama gitmesini söyledim."
"Bir cümlede iki kere ve kullanamazsın."
"Kullandım bile!" dedim ve tekrar bir kahkaha attım.
Dedektif Matthew'e baktım. Gözlerim bulanıklaşıyordu. Şu son 3-4 saat içinde yaşadıklarım benim için çok çok fazlaydı. "Evet" dedim. "Aynı benim gibiydi."
Hırkamı Nora'ya vermiştim ve tokamı çıkarıp topuzumu bozmuştum. Sanki rolleri değişmiş gibiydik. Bu durumda dünyanın en şanslı insanı mı en kötü insanı mı oluyordum, bilemedim. Onun benim gibi görünmesi beni ölümden kurtarmıştı. Ama aynı zamanda benim yüzümden bir insan hayatını kaybetmişti.
"Daha fazla dayanamayacağım." dedim ve elimdeki anahtarları çantamın içine attım. Aynamın önünden de arabamın anahtarını aldıktan sonra evi terk etmek için odamın kapısına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Dedektif Matthew bir adım attı ve önümü kesti.
"Olmaz! Hiçbir yere gitmiyorsun Nancy."
Arkamı döndüm ve Johnson'a baktım. Sonra tekrar Dedektif'e döndüm.
"Gidemezsin Nancy. Çünkü peşinde bir katil var."
"Varmış." diye düzelttim. "Katil beni öldürdüğünü sanıyor." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hedef
Mystery / ThrillerGerçekten ölmüştü. Ne bir nefes vardı, ne bir kalp atışı. Yaşama dair herhangi bir ufak belirti yoktu. Gördüklerim fazlasıyla korkunçtu. Yatağımda kanlar içinde bir ölü yatıyordu. Yanı başımdaysa bir tehdit notu. Her şey yeni başlıyordu. Hedef tahta...