3. parça "Ucube"

1.6K 65 4
                                    

-merhaba! bölümlerle birlikte dinleyebileceğiniz şarkıları sağ tarafa (medyaya) eklemeye başladım ^^

Jaleen aşağı inip kapıya yaklaşmıştı ama bunun normal bir ziyaret olmayacağını bütün ruhuyla hissediyordu. Ürkek adımlarla kapı koluna kadar geldi. Kapıdan tekrar tık tık sesleri geldi. Hemen yanındaki minik pencereye son derece dikkatli bir şekilde yaklaşıp perdeyi çok narin bir hareketle araladı ve sadece gözlerinin görünebileceği bir şekilde dışarıya baktı. Dışarıda kimsenin olmadığını gördüğü anda mutfaktan gelen sesle çığlık attı.

Mutfaktan salona yürüyen kişi Kai'den başkası değildi. Dizlerine kadar gelen deri montuyla bir moda defilesinde yürürmüşçesine ona yaklaşıyordu. Masmavi lensli gözleri karanlığa daha büyük bir gizem katmıştı ama Jaleen bu kadar derin düşünmeye vakit bulamamış, sadece bağırmakla yetiniyordu. 

"Cha! Senin adımlarını yönetmek konusunda çok iyiyim."

"Sen......" Onun giyinişini bakışını en ince ayrıntısına kadar incelemeye başlayan Jaleen için onu daha önce gördüğü hissine kapılmak kaçınılmaz olmuştu.

Kai ona yaklaştığında gülerek başını çevirdi. "Yerlerinde duramayan gözlerini çıkardığımda yüzümü unutman için herşeyi yapıcam."

Ayağına yapışıp avaz avaz bağıran Prens'i tek tekmeyle etkisiz bırakmıştı, ve Kai bir an önce bu evden çıkıp gitmek istercesine cebinden çıkardığı bıçağı havada döndürüp Jaleen'e saplamak üzere havaya kaldırdı! Jaleen ve Kai'nin gözlerinin buluştuğu ilk saniye, ikisi için de ürperticiydi. Kai onun gözlerine bakarken, kendi çocukluğunu, çocukken bir bebeği öldürüşünü görmüştü. Böyle birşey yaşanmamasına rağmen yaşanmış gibi hissediyordu. Bir bebeğin çığlıkları onu yapacağı işten tamamen alıkoymuştu.

Jaleen'in gözlerine bakarken izlediği bu görüntüler Kai'yi ona karşı etkisiz bırakmıştı. Jaleen ise kendi gözlerinden akan yaşlara aldırış etmeden Kai'nin yapacağı hareketi bekliyordu. Sanki ona karşı koyabilirmiş gibi planlar kurdu ama gerçekleşme ihtimalinin farkındaydı.

İkisi de ne birşey söyleyebiliyor ne yapabiliyordu. Kai sadece kendi davranışına ve gördüklerine anlam vermeye Jaleen ise hala onun ne yapacağını kestirmeye çalışıyordu. 

"ANNEEEEEEE!" 

Bu çığlık aralarındaki sessizliği Jaleen'in rahatsız eden ses tonuyla bölmüştü. Kai ise bıçağı elinde sıkmaktan başka birşey yapamıyordu, çünkü artık kendi 12 yaşındaki halinin ölümünü görüyordu. 2 saniyelik bir hareketle Jaleen'i kapıya yaslayıp koluyla boynunu sıkıştırdı. Onu oracıkta boğazlayıp öldürmeyi, sonra cesedini parçalara ayırmayı deliler gibi istiyordu. Gözlerini kan bürümüştü, fakat yapmak istediği hiç birşeyi yapabileceğine inanmıyordu. Jaleen'in ondan gözlerini kaçırmaması, onu hücrelerine kadar rahatsız etmişti. Kafasındaki bütün düşünceleri kenara bırakıp onu boynundan itip yere fırlattı ve kapıyı çekip gitti. 

MR'ın onu beklediği ormanlık bölgeye giderken kafasında binlerce senaryo kurdu. 

"Kai, daha iyisini yapabilirsin!!" Koştururken, kapkara saçlarını sinirle dağıttı ve kolunu aniden tutan şeye bir saniye bile tereddüt etmeden bıçağı saplamaya çalıştı. Bu MR'dı ve çoktan onun kolunu tutup bıçaktan kurtulmuştu.

"Gerizekalı mısın sen??!!" 

"Ödlek... Ne bok yemeye koşuyorsun böyle?! Buluşcağımızı söylediğim yer ne kadar geride farkında mısın?!"

Kai bir an tereddüt edip arkasına baktı. Elinin tersiyle dudaklarını silip etrafa bakındı. "Neyse ne."

Kai'nin ellerini tutup inceleyen MR hiç hoşnut değildi. "Ellerinde kan göremiyorum... Onu bulamadığını söylemezsin umarım. Ha Kai?"

Bir bahane çoktan tarihe karışmıştı. "Evi bulmakta sorun yaşamadım. Sadece...... Evden köpek sesleri geliyordu. Magnum yanımda olmadan girip onları öldürmek istemedim. Magnum köpek etini sever, bilirsin işte..." Söylediklerinin komikliğini kabul etmek istemiyordu Kai.

MR bir şey söylemeden etrafında yürümeye başlamıştı. "O kızı ölü istiyorum, ya bugün ya yarın. Şimdi söylediğin hiç birşey umrumda değil. Git ve onu yok et."

"O küçük beyninle bana emir verebilceğini mi sanıyosun gerçekten?" Kai en nefret dolu bakışlarını MR'a dikmişti. Rüzgarda dağılan saçlarını gözünden itti. "Ben... yapacağım şeyi istediğim zaman yaparım. Bana kimse emir veremez, buna cürret etmen bile ahmakça. Söylediğin bir iki şeyi uyguladığım için senin köpeğin olduğumu düşünme Mista, istersem seni bile köpeğim yaparım."

"Take it easy, Kai.." MR yanlarından geçip giden tavşanı izliyordu. "Aramızda usta-çırak ilişkisi yok sanıyordum."

"Yok. Ona göre davransan iyi edersin." Kai soğuktan kırmızıya dönen ellerini ceplerine sokup geri dönmüş, yürümeye başlamıştı bile. "Marketten senin için kahve ayırttım. Sen paranı üstünde taşımazsın."

Jaleen ertesi gece, sonraki gece ve ondan sonraki gece hep pencereden dışarı bakıyordu. Beladan ancak belayı başına çekerek kurtulabileceğine inanıyordu. Seslerin kesilmesi, beyninin içindeki seslerin de azalmasına neden olmuştu. Açarken koltuğa kırıntılarını düşürdüğü bisküvisi ile matematik ödevini tamamlıyordu. 

"Jallin."

Duyduğu bu buğulu sesle irkildi ve hemen yanıbaşındaki pencereye baktı. Hiç kimseyi göremedi. Yine garip sesler duyduğunu düşündü ve kalkıp mutfağa gitti. Çekmecede uyku ilaçlarını ararken arkasında düşen sürahi ile irkildi, ve hatta çığlık attı. Sürahiyi düşecek kadar yere yakın koymadığını biliyordu... İlacı yere atıp pencereye koştuğunda gördüğü yüz MR'a aitti. İşte şimdi gerçekten korkması gerektiğini hissetti. Pencereden geri geri yürüyerek uzaklaştı sehpaya çarpıp kumandayı yere düşürdü. Evde çıt çıkmazken şimdi yere düşen şeyler onun kulaklarını tırmalıyordu! Yere eğilip cama fırlatmak kumandaya uzandı. Kalktığında MR'ı çekip götüren birşeyi farketti ve kumandayı bırakıp kapıya koştu. Kilitleri hızlıca açıp dışarı baktı ama hiç kimseyi göremedi.

"Ki-kim var orda... Her kimseniz... bana ve evime yaklaşmamanız için sizi uyarıyorum.." Bekledi, bekledi... Hiç bir ses gelmedi.. Anahtarı alıp kapıyı çekti ve evin etrafında dolanmaya başladı Jaleen. Gelebilecek her türlü tehlikeyi düşünerek ilerliyordu. Ama onun Kai'nin herhangi bir davranışını tahmin etmesine imkan yoktu. Öyle de oldu, Kai onu çoktan kolundan yakalayıp evin içine götürmüştü. 

"Kilitle şu lanet kapıları, ucube!!! "

Jaleen'in kalbi yerinden çıkmak üzereydi ki, yaptığı hareketleri düşünemiyordu. Gidip kapıyı sıkıca kilitleyip arkasında döndüğünde Kai'nin koltukta oturduğunu gördü ve evin yeterince emniyetli olmadığını farketti.

"Kimsin sen, ne istiyorsun benden?! Günlerdir sizin salak oyununuzun bi parçası olmaktan bıktım, şimdi burdan defolup gitmezsen...... Başına gelebilecek hiç birşeyin sorumlusu ben değilim!!" O sırada elinde sıkıca tuttuğu şemsiyeyi o garip çocuğun başına geçirmeyi planlıyordu.

Kai ise kana bulanmış beyaz gömleğine bakıyordu. Ayaklarını sehpaya uzatıp gözlerini ona çevirdi. "Gerizekalı davranışlarına son ver ve konuş. Who the fuck are you?"

Bir seri katilin aşk defteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin