"Hey Daisy." Carmen tahta sandalyeye oturup saçlarını ceketinden kurtararak içerideki kalabalığa hafif bir göz attı. Toronto bugün soğuktu, yine.
"Ah, hey Carmen. Nasıl gidiyor?" Carmen omuz silkerek boynundaki atkıyı çıkarttı. Ardından ellerine hafifçe üfledi. "O yaşlı patronundan nefret ediyorum." Dedi kızgınca. En sevdiği kahveci burasıydı fakat içeriyi ısıtacak herhangi bir şeyin olmaması onu sinir ediyordu. Daisy gülerek karton bardağa kahve döküp Carmen'a uzattı.
"Dün gece de mi uyumadın?" Diye sordu başka müşterinin kahvesi ile uğraşırken. Carmen hafif kararmış göz altlarını ovarak kafasını iki yana salladı. "Onu dinledim." Dedi sessizce.
"Hadi ama Carmen. Uyku saatlerini bile ona ayırarak sana iyi geldiğini söyleyemezsin." Carmen parmaklarını kahve bardağına yavaşça sarıp ritim tutmaya başladı. "Geliyor, Daisy." Daisy hafifçe gülümseyip küçük kafedeki pencereye baktı.
"Bazen sırf onun için Toronto'ya geldiğini düşünüyorum." Carmen kahvesinden bir yudum alıp kızarmış burnunun buhar ile hafifçe ısınmasını sağladı.
"Zaten onun için geldim." Dedi kuru sesi ile. Daisy şaşkınca ona bakarak kaşlarını çattı.
"Onunla yaşıtsın Carmen. Ergen fanlar gibi davranman pek mantıklı değil." Carmen, başını eğerek gülümsedi.
"Ben onun fanı falan değilim." Daisy elindeki bezle parlak zemini hızla sildi. Tehditkar bakışlarını önündeki Carmen'a yolladı.
"Benimle alay falan mı ediyorsun? Kolunda onun yaptığı şu gitar dövmesinin aynısı var." Carmen yavaşça kazağını çekti ve gitar dövmesinde parmaklarını gezdirdi.
Derin bir nefes alıp geri verdi. Aklı o geceye, o klübe gidip dururken gözleri yüzüne yerleşen yumuşak tebessüm ile hafifçe kısıldı.
"Ailem yoktu Daisy. Kimse yoktu." Carmen derin bir nefes aldı. "Yetimhaneden kaçalı sadece bir kaç gün olmuştu. Evim yoktu. Param yoktu. Okulum yoktu." Daisy bezi tezgaha bırakarak onu dinlemeye başladı.
"Cebimde kalan son para ile rüküş bir yerde oturmuş adını bilmediğim bir şeyi içiyordum. O gece oradaydı. İkimiz de on beş yaşındaydık. Ben tamamen kimsesiz sokakta kalmış bir kız ve o da hayallerinin peşinden koşan, para almadan o gece orada gitar çalan çocuktu." Carmen dolan gözlerini gülerek gizledi.
"Kimse onu dinlemiyordu. Ama gözlerimi kapatmış ölmeyi dilerken bütün o insanların içinden duyduğum tek ses onunkiydi." Carmen derin bir nefes alarak soğuyan kahvesine gözünü dikti.
"Hevesli, ince ve güçlü bir sesi vardı, benim sesim günlerce ağlamaktan ve sokakta soğuğa maruz kalmaktan kısılmıştı." Bir kaç saniye durdu ve öylece baktı Carmen.
"Sonra?" Dedi Daisy sessizce. Carmen başını kaldırarak ona baktı. "Günlerce söylediği şarkıyı mırıldandım. Sonra arama motoruna şarkının en çok geçen kelimesini yazdım, My Time." Daisy kaşlarını çattı.
"Böyle bir şarkısı var mıydı?" Carmen hafifçe güldü. "Bu onun yazdığı ilk şarkı." Ardından devam etti Carmen.
"Ama şarkı internette çıkmadı. O küçük çocuk, o şarkıyı kendisi yazmıştı. Fakat o da resmen yok olmuştu, ne ismini ne yüzünü ne de kim olduğunu biliyordum." Carmen büyük bir yudumu alarak soğuk kahveyi içti.
"Ta ki, o Shawn Mendes olana kadar, kimdi bilmiyordum."
Gerisi basitti aslında, Carmen tamamen yalnızdı. Ama her insan gibi ona ağırlık yapan sevgisini birisine vermek istemişti.
Ama ne bir sevgili bunu hak ederdi, ne her an onu üzecek bir arkadaş ne de olmayan anne ve babası. Çünkü onun yıllardır biriktirdiği sevgisi çok ağırlaşmıştı. Artık taşıyamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death / Shawn Mendes
Fanfiction"Ünlü şarkıcı ve söz yazarı Shawn Mendes, evinde aşırı dozdan dolayı ölü bulundu. Ekipler şuan cesedini almak için evine girmiş bulunmakta. İntihar mı kaza mı olduğu bilinmiyor."