#4 London Bridge

406 47 85
                                    

"Londra Köprüsü, çöküyor, çöküyor, çöküyor..." Tak, tak.

"Londra Köprüsü çöküyor, benim güzel leydim..."

Saat gecenin geç saatlerini göstermeye başlamış, Carmen'ın bulunduğu odadaki küçük pencere parlak gökyüzünü söndürerek onu karanlığa hapsetmişti. Carmen ne hissetmesi gerektiğini bilmiyor, anlayamıyordu. Korkmuş, aç ve susuzdu. Kafası cevapsız soruların her biri ile dolup taşarak karmakarışık iken, kalbi anlamlandıramadığı bir acı ile büzülmüş gibiydi.

Karanlıkta parıldayan gözlerini yumarak boş ve ürkütücü bakışlarını kendi kilitlediği kapalı kapıya çevirdi Carmen. Ardından parmakları tanıdık ritmi tutmaya, kuru sesi şarkıyı mırıldanmaya devam etti.

"Onu sopa ve taşlarla inşa edin,
Sopa ve taşlarla, sopa ve taşlarla,"

"Onu sopa ve taşlarla inşa edin,
Benim güzel leydim."

Carmen tırnaklarını iki kere parkeye vurarak ritim tuttuğu sırada Shawn, dibinde oturduğu kapıya sertçe vurmuş, genç kızın gözünden akmak üzere olan yaşın hızlıca süzülmesine neden olmuştu.

"Kes artık sesini." Shawn sinirle ayağa kalkarak başını iki yana esnetti ve gergin bir nefes aldı. Saatlerdir Mallory oradaydı ve ara sıra söylediği Londra Köprüsü mırıldanmaları hariç, tamamen sessizdi.

Mallory ise içeride, soğuk ve tozlanmış parkenin üzerine uzanmış iken tamamen kaybolmuş bir hissiyat bedenini kaplamıştı. Cevaplarını alamadığı bütün sorular onu ve beynini yorarken, kapıda onu bekleyen ve öldürecek kişinin varlığı ile titremeye başlamıştı. Doğru cevabı bulmaya, bir çıkış yolu veya açıklama yaratmaya her çalıştığında mantıksız bir duruma sürüklüyordu düşüncelerini. Bu da saatlerdir boş midesi ve kuruyan boğazından kaynaklanıyor olmalıydı.

"Çık şu odadan artık." Dedi Shawn tekrardan sinirle kapıya doğru yaklaşırken. Kilitli kapı kolunu sertçe aşağı indirdiği sırada Carmen korkuyla titremesinde ani bir çıkış izledi ve ardından tekrardan bulanık görünen bakışları ile soğuk odanın tabanına baktı.

Kirpikleri ona itaatı keserek titredi ve göz kapağı bir anda dünyanın en ağır yüküymüş gibi ağırlaştı. Carmen'ın kendini ayık tutmak ile ilgili çabaları tamamen başarısız olurken vücudundaki tüm kanın resmen vakumlandığını hisseti, gözleri karanlığa büründü.

Shawn kapıya daha fazla vurmayı keserek tekrardan kapıya yaslandı ve kabuk bağlayan kafasındaki yaraya elini götürdü. Dokunuşu ile yüzünü buruştururken elini hemen geri çekti ve bulaşan kuru kana baktı. Sonra gözü etrafa saçılmış vazo parçalarında gezdi. Başını yavaşça kapıya yaslarken gözlerini yumdu.

"Açıkmış ve susamış olman gerekiyor." Dedi sakince. Ardından derin bir iç çekişi yankılandı boş ve sessiz evin içinde.

"Orada kalmaya devam edersen gerçekten öleceksin Mallory." Shawn dediğinin saçma olduğunun farkındaydı. Sadece, üç hafta sonra yaşlı bir taksi şoförü hariç ilk defa biri ile sohbet ediyordu. O kişinin de öldürmeye çalıştığı bir insan olduğunun da, ettiği sohbetlerin tek taraflı olduğunun da farkındaydı.

"İlk defa sakalım biraz uzadı." Dedi Shawn uzun parmakları çenesinin altını kaşırken. Ardından eli yerini ezberlediği, yanağının üzerindeki yaraya gitti ve hafifçe gülümsedi. Babasının traş bıçağı ile yara yaptıktan sonra, Aaliyah Shawn ile alay etmesin diye fondöten sürerek minik yarayı kapatmaya çalışmıştı. Fakat daha kötüsü Aaliyah onu fondöten sürerken yakalamış ve bir sonraki haftasonuna kadar Shawn ile alay etmişti.

Death / Shawn Mendes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin