3. bölüm

7K 269 4
                                    

Saat epey ilerlemiş gece yarısı olmuştu. İlk kez memleketinden çok uzak bir köyde, ailesinden çok uzaklardaydı. Konaktakiler sayesinde ayrılığın acısını çok fazla hissetmemişti. Herkes o kadar misafirperver bir o kadar da candan davranmıştı ki, neredeyse yabancı bir köyde olduğunu bile unutmuştu. Saatler sonra dinlenmek için odasına çekildiğinde, yatağını hiç bozmadı. Uykusu yoktu. Balkona çıktı. Divana oturarak ayaklarını toplayıp, sırtını geriye yasladı. Bakışları gökyüzüne uzandı, parlak yıldızlarda gezindi gözleri. Bir de kocaman bir ay doğmuş, geceyi gündüze çevirmişti sanki. Gözlerini yavaşça kapattı. Köyü dinledi. Ne bir gürültü, ne araba, ne insan sesi vardı. İstanbul'un keşmekeşinden sonra burası adeta cennet gibi gelmişti Mahir'e. Gözleri kapalı iken bugün köprünün altında gördüğü o kızın silüeti geldi hayaline. Genç kızın yüzünü ve gözlerini anımsadı. O güzel anı tekrar yaşadı. Kızın çimen yeşili gözlerindeki masum bakışları hayalinde gezinirken, dudağına bir tebessüm düştü ve o anda kalbini bir kıvılcım sardı.  Bir bakışıyla yüreğine kor düşüren o kızla tekrar karşılaşmayı canı gönülden diledi.

Sabaha karşı uykuya dalan gözlerini yaklaşık üç saat sonra açmıştı Mahir. Sabah güneşi odasının penceresinden içeri süzülüp, aydınlatmıştı odayı. Yatağından doğruldu, duvarda asılı duran saate baktı. Saat sekizi çeyrek geçiyordu. Yorganı üzerinden atıp yatağından indi. Pencereye doğru ilerledi. Pencereyi açarak tertemiz köy havasını derince soluyup bıraktı nefesini. Birkaç kez tekrarladı bunu. Kulağına gelen sesler ile başını camdan aşağı doğru hafiften eğip, avluyu gözlemledi. Havva servis tabaklarını teker teker masaya yerleştirirken;  Kadir Ağa ve hanımı masada oturuyordu. Mahir hazırlanıp odasından çıktı. İnce bir holden yürüyüp merdivenlerden aşağı indi. Avluya çıkmadan evvel kapıda Havva ile karşılaştı. Havva: "Günaydın Mahir Öğretmen," diyerek hal hatır sordu. Daha sonra Kadir Ağa ile hanımının konağın avlusunda olduğunu söyledi. Mahir Havva'ya teşekkür ederek açık olan kapıdan avluya çıktı. Kapıdan çıkar çıkmaz Mahir'i fark eden Kadir Ağa oturduğu sandalyede vücudunu hafifçe çevirip, kendisine doğru yaklaşmakta olan genç adama: "Hayırlı sabahlar delikanlı!" dedi. Mahir de: "Hayırlı sabahlar Kadir Bey," diyerek karşılık verdi.

 "Dün iyi uyudun mu delikanlı? Odayı beğenmediysen başka bir oda hazırlatayım sana." 

"Estağfurullah Kadir Bey. İlgi ve alakanıza çok teşekkür ederim." 

Kadir Ağa ile Mahir konuşurken, Sümbül Hatun ayaklanıp başını konağın mutfağına doğru çevirdi. Havva'nın orada olduğunu düşünerek seslendi. "Havva! Nurgül'ün odasına çık, kahvaltının hazır olduğunu söyle." 

Mutfakta iş gören Havva Sümbül Hatun'un sesini duyar duymaz, "Tamam Sümbül Hanım çıkıyorum hemen," diye ses verdikten sonra işini bırakarak yukarı çıktı. Odaya girmeden evvel elini kaldırıp kapıya iki kez vurdu. Nurgül'ün, "Gel!" diyen sesini işittiğinde; kapıyı açıp başını içeri uzatarak, "Günaydın," dedi. Nurgül makyaj aynasının karşısında saçlarını yapıyordu. Aynanın aksinden kapıda dikilen Havva'ya, "Günaydın Havva," diyerek gülümsedi. Havva'nın içeri girmesiyle yönünü oturduğu yerde ona döndü. Nurgül sabah sabah pek bir keyifli görünüyor, durmadan tebessüm ediyordu. Özellikle de sabah saatlerinde Nurgül'ün böyle neşeli hallerine alışık olmayan Havva bu neşeyi Mahir'in gelişine bağladı:

"Pek bir neşeli gördüm seni bu sabah, yüzün gülüyor kız," dedi samimi bir tavırla.

"Aşk olsun Havva. Duyan da yüzüm hep asık geziyorum zanneder."

"Ben onu bunu bilmem, bugün başka bir yüz var sende."

"Biraz makyaj yaptım, ondandır belki!" dedi Nurgül şakacı bir tavırla.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜZ KALBİMDE YARADIR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin