Dudaklarım morarmış, bedenim olabilirmişcesine daha da beyazlamış, gözlerimi açmak gün geçtikçe daha da zor bir hâl almıştı. Son günlerde soluduğum tek şey Jungkook'a ait olan toprağın kokusuydu. Bedenim buz kesmişti. Artık hiçbir şey yemiyor, öleceğim günü bekliyordum. Kavuşacağımız ânı bekliyordum. Yapabildiğim tek şey beklemekti. Ah.. bir de son günlerde zihnimin bana oynadığı oyunlar vardı."K-kahkahalarını duyuyorum Jeon..."
Çok isterdim halüsinasyon görmeyi. Lâkin Tanrı en azından sesini bana bağışlıyordu. Bunun için bile minnettardım O'na. Sesine kavuşmuştum. Yalnızca kahkahaları bile olsa duyuyordum. Taehyung delirdiğimi iddia ediyor, beni bir psikoloğa götürmek istediğinden bahsediyordu.
Yanılıyordu sevgilim. Delirmedim. Sadece Tanrı bana bir hediye vermişti.
"H-hatırlıyor musun? İlk gülüşünden öptüğümde nasıl da utanmıştın..."
"Benimle gün sonuna kadar konuşmamış, kaçmışt-"
"..."
"Jungkook?"
"Jungkook orda mısın!?"
Duyduğum kuvvetli kahkaha ile ayağa kalkmış etrafıma bakıyordum. Hayır... hayır bu sefer gerçekten duydum. B-bu seferki çok gerçekçiydi!
"SEVGİLİM??"
Tanrım... Bu sefer bağışlamış ol onu bana. Lütfen bu seferki gerçek olsun! Yalvarıyorum... Lütfen.
"JEON! Tekrar gül, benim için"
Kahkahası tekrar kulaklarıma ulaşınca sevinçten ben de gülüyordum. Beni duymuştu! Duyduğum yöne doğru koşuyordum
"Neredesin? Bulamıyorum seni Meleğim. Görün bana!"
Yorulmuştum ve bedenim bana meydan okuyarak istemesemde durmamı sağlamıştı. Ellerimi dizlerime koydum ve soluklandım. Aynı zamanda etrafa bakmaya çalışıyordum. Onun mezarının olduğu taraftan duyduğum düşük kuvvetli bir kahkaha ile yanına koştum. Ama yoktu. Çöktüm tekrar aynı yere
"Neden Kook? Neden benimle oynuyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carry Me |YoonKook ✓
Fanfic[Tamamlandı] Siz hiç her şeyinizi adadığınız sevdiceğinizin mezarına gittiniz mi defalarca? Ben gittim. O kocaman gözlerini, gülerken bana sunduğu inci dişlerini, elimi her daim beline yakıştırdığım zarif bedeni... olur da son kez, son bir kez daha...