"B-buradayım"
"Hâlâ buradayım sevgilim. Hiçbir yere gitmedim"
Sesim kısık çıkıyordu artık. Nefesim kesiliyordu arada. Günler geçmişti ve ben su içip kardeşim Taehyung zoruyla birkaç lokma kuru ekmek yemek dışında bir şey yapmıyordum. Ölüyor gibi hissediyordum... O'na yaklaşıyor gibi.
Örtü almıştım yanıma bizi sıcak tutması için. Gerçeği, O hep şöyle derdi "Hyung yine buz gibisin" Sonra kaşlarını çatardı "Tenin nasıl bu kadar beyaz olabiliyor? Ama soluk tenli olmanı seviyorum~" Sen de farkındaydın işte sevdiğim. Soğuk olan bendim. Soluk tenli, beyaz olan bendim. Ölüm en çok bana yakışırdı. Orada olmayı hak etmiyorsun Jungkook. Soğuk olan bendim neden şimdi benden de soğuksun? Soluk tenli olmamı severdin... bana mı benzemek istedin sevgilim? Ben senin her daim sıcak olan tenine dokunmayı severdim. Neden böyle yaptın şimdi? Yanlış anlama bu da yakıştı sana. Sana her şey yakışıyor Jungkook. Sen çok güzelsin. Çok güzeldin
"Biliyorum sıkıldın bunu söylememden... ama seni özledim Jungkook. D-dayanamıyorum yokluğuna. B-ben dayanamıyorum, yapamıyorum"
Yanaklarım ıslanmaya başlamıştı yine. Kızamıyordum gözlerime. Ben bile kaldıramıyordum ki bu olanları, kirpiklerime nasıl ağır gelmesin onca şey
"S-seni görmeye ihtiyacım var. Seni görmeye ihtiyacım var! Ne olur bir mucize olsun. Jungkook beni duyuyorsun değil mi? Lütfen duyduğunu söyle. Bana sesini duyur sevgilim. Lütfen... Tanrım lütfen... yardım et"
"Lütfen..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carry Me |YoonKook ✓
Fiksi Penggemar[Tamamlandı] Siz hiç her şeyinizi adadığınız sevdiceğinizin mezarına gittiniz mi defalarca? Ben gittim. O kocaman gözlerini, gülerken bana sunduğu inci dişlerini, elimi her daim beline yakıştırdığım zarif bedeni... olur da son kez, son bir kez daha...