Küllerini yanına yolladım

424 66 34
                                    


Bugün Jungkook'tan izin almıştım. Evimize gidecektim. O'nsuz asla adım atmayacağım o eve son kez girecektim. Çoktan kaybettiğim anahtarı arama gereği duymadan her zaman gizlediğimiz çıkıntıya parmaklarımı soktum ve aradığımı bulduğumda beklemeden deliğe yerleştirip içeri girdim.

Her yerde O vardı... Her yerde biz vardık...

Şuan ilerlerlediğim bu kolidorda,

"Kaçma buraya gel!" Büyük olan küçüğün peşinden koşuyor onu yakalamaya çalışıyordu. "Hyung! Nolur bağışla beni~ söz ne dersen yapacağım yeter ki kovalama ve affet~" Yoongi adımlarını yavaşlatarak durdurdu. Küçük de anlayıp durmuştu ve ona baktı. "Ne dersem mi?" Tek kaşı kalkmış sırıtan sevgilisine bakınca yutkundu "Affedip kovalamayacaksan e-evet" Büyük olan sinsice yaklaştı ve küçüğün ellerini tuttu. "Gün boyu 'sevgilim' diye sesleneceksin bana". Küçüğün anında gözleri büyümüştü. Fakat itiraz edemezdi. Elleri ellerindeyken kaçmak imkansızdı.

solumdaki küçük mutfakta,

Büyük olan küçüğün yaptığı pasta kremasına parmağını daldırarak pembe dudaklarından içeri soktu. "Yah! Hep bunu yapıyorsun! Kremayı bitirme pastaya yetmiyor" Büyük olan omuz silkti. Bir parmak dolusu kremayı tekrar alıp bu kez küçüğün burnuna sürdü. "Yoongi!" Burnunun ucundaki kremaya bakmaya çalışırken ne kadar sevimli olduğundan bi haberdi tabi. "Kızma ama çok şirin duruyorsun. Burnunu ısırabilir miyim?" Ve bu söz üzerine Yoongi, Jungkook tarafından mutfaktan kovulmuştu.

İlk zamanlar tartıştığımız salonumuzda,

"Bugün en önemli dizim var!" Yoongi kaşlarını çatıp küçüğün elindeki kumandayı hızla kapmıştı "Basketbol maçını kaçıramam, tekrarını izlersin"

adımlarımı merdivenlere yönelttim ve yukarı çıktım. Önüme çıkan kapıyı araladığımda, odaya sinen tüm kokuyu ciğerlerime buyur ettim.

ve odamızda...

"Hey! Neden gözlerini kapatıyorsun?"
Küçük olan ellerini gözlerine siper etmişti. "Çü-çünkü çıplaksın!" Büyük olan bu duruma güldü. "Hadi ama Kook biz sevgiliyiz. Üstelik çıplak değilim, belimde havlu var" Jungkook birlikte olmalarına rağmen utanıyordu. Ellerini gözlerinden yavaşça çekti ve O'na baktı. Anında yutkunmuştu. Yoongi onu daha fazla utandırmak istemiyordu ama sevimliliğine dayanamamıştı. Yatağın kenarına oturdu ve elini küçüğün yanağına yerleştirdi. Jungkook ise gözlerini kocaman açmış, şaşkınca ona bakıyordu. Eğilip yanağından öptü onu Yoongi. Düşündü... 'nasıl olur da onun gibi tertemiz kalpli biri bu kirli dünyaya layık görülebilirdi? Bu Melek, nasıl olmuştu da cennetten buraya düşebilmişti?'

Kafamı iki yana sallayıp gözlerimin önünde oluşan anı bulutlarını toza dönüştürüp yok ettim. Çekmeceleri karıştırdım ve aradığım şeyi bulunca mutfağa yöneldim. Dolaptaki sojuyu çıkarıp her yere döktüm. Kibrit ile tutuşturup alev almasını bekledim. Daha sonra oradan çıkıp küçüğümün yanına yol aldım. Göz yaşlarım, arkamda kalan, yanan eve meydan okurcasına yanaklarıma dökülüyordu. Her şeye inat gülümsedim.

"Anılarımızı, evimizi, bize ait olan ne varsa her şeyin küllerini yanına yolladım sevgilim... merak etme yakında ben de geleceğim"

Carry Me |YoonKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin