cennetin karanlık yüzü

1. Bölüm

Soo yun: eun sun! Yeter artık!
Eun sun: neden olmasın ki? Şehire 2 saatlik yol. Hem kafamı toplamış olurum.
Soo yun: pişman olacaksın. Ne işin var dağ başında? Üstelik işin ne olacak?
Sun: 1. Dağ başı değil. 2. Ben homeoffice bir çalışanım. Çizimlerimi temiz havada daha iyi yaparım.
Yun: hadi ama sun. Eski sevgilini bu şekilde unutamazsın.
Sun: o piç umrumda değil.
Yun: ne yani kararın kesin mi? Orada tek başına olacaksın. Ben burdaki gibi her gün yanında olmayacağım.
Sun: ev hazır bile.
Yun: ne yapsam vazgeçmeyeceksin!
Sun: yeni evim için sevinemez misin?
Üstelik hafta sonları tam parti yapmalık.
Yun: sadece ikimizin olduğu bir parti.
Sun: en azından son ses müzik. Şikayet etmeyen komşular.
Yun: komşun yok ki.
Bir anda gülüştüm. Doğru ya ne komşusu.
Yun: gülme. Senin için endişeliyim.
Sun: telefonum çekiyor endişelenme.
Yun: buna sevinmeli miyim? Şaka gibi.
Sun: insanları görmek istemiyorum.
Yun: sana vahşi hayvanlarla iyi eğlenceler o halde.
Sun: emlakçı öyle demiyor. Sadece kurt çıkabilirmiş.
Yun: kurt adamlar s*ksin seni. Kaçık deli!
Yun ayağa kalkıp yürümeye başladı.
Sun: hey! Nereye gidiyorsun? Eşyalarımı toplamama yardım et bari!
Yun: bu saçma kararın için kılımı bile kıpırdatmam.
Dedi ve odasına gitti.
Sun: off! Ne iyi arkadaş.
Bilgisayarımın karşısında oturmuş evim için mobilyalara bakıyorum. Bu fiyatlar ne böyle. Yer yatağında yatacağım anlaşılan! Bütün paramı eve verdim. Duvarlara sarılır uyurum artık.
Sun: soo yun! Borç ver bana! Param bitti!
Yun: git böbreklerini sat! Umrumda değil!
Öbür odadan gelen boğuk sesle güldüm. Ev arkadaşımı sadece hafta sonları görecek olmam beni üzsede bu şehirde nefes alamıyorum.
Sun: yarın gideceğim. yerde yattığımı görünce kalbin sızlar ama!
Yun: vereceğim para kadar acıtmaz!
Sun: cimri!
Yun: paran hesabında! Ne? Cimri mi? Hey!!
Sun: seviliyorsun deli kız!
Yun: iyi geceler uyuyorum ben. Çok ses yapma.
Sun: merak etme bu son gecem.
Dedim fısıldayarak. Hoşuma giden mobilyaları sipariş ettikten sonra bavulumu hazırladım. Odamda birkaç fotoğraf çerçevesi dışında birşey kalmamıştı. Kolileri ve bavulu arabaya yerleştirip boş odamdaki yatağa uzandım. Ancak bu şekilde mutlu olacağım. Adıma attığım sokaklar onu hatırlatacak. Hem zaten temelli gitmiyorum ki. Sadece birkaç yıl.
Gözümü açtığımda saatin 11 olduğunu gördüm. Üzerimi degiştirdikten sonra masaya birkaç atıştırmalık koyup kahvaltımı yaptım.
Soo yun işe gitmişti çoktan. Bende bulaşıkları topladıktan sonra yavaşca evden çıktım. Arabama binip emniyet kemerimi taktıktan sonra müzik açtım ve yola koyuldum. Yol üzerinde bir markete uğrayıp mutfak alışverişi yaptım. Uzun bir yolculuğun ardından eve gelmiştim. Yeni evim çok şık olmasada iki katlı 7-8 odalı bir evdi. Büyük olmasına rağmen ucuza kiralamış olmam başlarda aklımı karıştırsada evin eski olması sebep bulmamı sağlıyordu. Eşyalarla birlikte kiralamıştım. Onlarda eskiydi. Mutfak olduğunu düşündüğüm odaya gitmiştim. Eski buzdolabının fişini takıp içine sebzeleri ve diğer aldığım atıştırmalıkları koydum. Evdeki kullanmayacağım diğer eşyaların üzerindeki beyaz örtüyü kaldırmadan boş bir odaya taşıdım ve kapısını kilitledim. Duvarların köşesinde duran örümcek ağlarından anlamıştım temizliğin uzun süreceğini. Temizliği bitirip bir duvara yaslanmış yerde oturuyordum. Kapının çalmasıyla ayağa kalktım. Mobilyalar gelmiş olmalıydı. İstediğim şekilde yerleştirdikten sonra yukarı çıkmış, eşya ve kıyafetleri dolaplara yerleştirmiştim. Temiz çarşaflarıda serdikten sonra aşağı inip kapıyı kilitledim. pencereleri kontrol ettikten sonra soo yun'u aradım. Telefon çekmiyordu. Her neyse sorun değil yorgundum zaten uyumak daha iyi. Odama çıkıp yatağa girdim.
Gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuştu. Güzel bir uyku çekmiştim. Yatağından çıktığımda esen rüzgarla ürpermiştim. Etrafına baktığımda perdenin uçuştuğunu gördüm. Pencereleri kontrol ettiğimi hatırlıyorum. Dalğınlığıma söylenerek pencereyi kapatmış ve aşağı inmiştim. Kahvaltımı hazırladıktan sonra bir tepsiye koyup Bahçedeki masaya doğru yürüdüm.