-Medya, Baht Tanrıçası Tike-
/ / / Nico / / /
''Eee, şimdi ne yapacağız?'' dedi Connor kafasını kaşıyarak.
Tike'nin dükkanında bayağı bir zaman harcamıştık ve hava da iyice kararmıştı. Teresa oflayarak boynundaki kartlara baktı ve,
''O yüzbaşı giysisi çok güzeldi ama!'' dedi sinirle ayağını yere vurarak.
''Sana güzel görünmesi çok normal, çünkü o senin hayalindi'' dedi Travis göz devirerek. ''Her neyse, şimdi nereden ve nasıl başlayacağız?''
Bir avuç okul gezisinden kaçmış sonra da kaybolmuş fakat bunu kabul edemeyecek kadar asiymiş gibi davranan liseli grubu gibi anlamsızca sağa sola bakındığımızı itiraf etmek durumundaydım. Teresa da tıpkı bizim gibi bir süre sessizce gökyüzüne baktı, ardından sanki Guns N Roses grubu onunla Rock of Fame'de sahne almayı teklif etmiş gibi sırıttı.
''Eğer bir tanrı ya da tanrıça sana yardım etmişse, her zaman karşılık bekler. Çünkü cidden, eğer içlerinden birine adak konusunda geçiştirirseniz sizi fazla pişman ediyorlar. Tike'ye adakta bulunmamız lazım. Böylece, belki de tanrılar bize bir başlangıç gösterir''
''Yaaaa bilemiyorum'' dedi Connor ergen bir kız edasıyla ve gözlerini devirdi. ''Tanrılar, özellikle gıcık olanları, göreve çıkmış melezleri sevmez pek''
Fakat Teresa, Connor'un sözlerine pek kulak asmayarak Tike'nin falcı dükkanının çevresinde yürümeye başladı. Kısa, küçük ve yuvarlak çalılıklardan ve bir menekşe tarhından yeni tomurcuklanmış çiçekleri ezmemeye özen göstererek geçip binanın arkasında durdu. Sonra tekrar ilerlemeye başladı.
''Evreka!''
''Ne oldu?'' diye sordu Leanna ve Teresa'ya doğru ilerlemeye başladı.
Bizde Leanna'nın peşine takıldık ve beraber binanın arkasındaki meşe ağacının önünde, küçük bir sunağa benzeyen bir yapının önünde dikilmiş sırıtan Teresa'nın yanına gittik.
''Tike'nin bir sunağı var ve ben gerçekten bir adak adamakta kararlıyım. Kahramanlar hep böyle yapmıştı. Theseus, Maraton Boğası'nı kurban etmişti. Hippomenes ve Minos ise adaklarını unuttukları için cezalandırıldılar. Ben de adakta bulunmak istiyorum. Benimle olan?'' dedi Teresa elini havaya kaldırıp.
''Hermes aşkına adayacak neyin var senin Teresa?'' dedi Travis.
''Şey...''
Teresa durup düşündü. Ardından meşe ağacının kovuğuna baktı ve gözleri parladı. Kız hiç tereddüte kapılmadan kovuğa elini soktu ve uyumakta olan parlak tüylü bir sincabı sıkıca tutup çıkardı. Sincap anında ciyaklamaya başladı.
''Ahh hayır...'' Skylar başını geriye attı. ''Hayır, hayır, hayır Tess hayır... O masum bir sincapcık...''
''Neden sokağın ilerisindeki Mc Donald's ya da burittocudan bir şeyler almıyoruz?'' dedim Skylar'ın sincap için bu kadar üzüldüğünü fark ettiğimde.
''Çocuklar, Antik Yunan'da kahramanlar görevleri başarılı geçsin diye boğa, sığır felan kurban ediyorlardı. Tanrılar aşkına ne burittosu yahu? Oyunu kuralına göre oynayın!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|
FanfictionHermes'in Kızı Serisi, İlk Kitap |Kayıp Tanrıça| Aslında normal bir kız var elimizde. Michael Jackson hayranı, sessiz, hep surat asan, ukala, aklına ilk geleni yapan, kendi halinde, zaman zaman kendi içinde çelişen, patavazsız ve kısmen kaba. Tek eğ...